Uyandığımda hep birlikte kahvaltı masasına oturduk. Başımızdaki öğretmen erkenden kaldırmıştı bizi.
Herkes başını ve gözlerini ovarken ben gayet dinçtim. Ormandaydım sonuçta değil mi?Önümdeki yemeklere baktım. Yemeğe başladım.
—Sen yemek yer miydin ya?
—Yiyorum merak etme.
—Dün gece çok ilginçti. Dedi Rose.
—Kesinlikle baya ilginçti. Diye onayladım.
—Peki ruh gerçekten geldi mi yoksa biri oyun mu oynadı?
—Bir insan eşyaları hareket ettirebilir mi? Çok saçma düşünceler içerisindesiniz. Ayrıca el ele tutuşmak ve bir ateş etrafında toplanmakla ruh falan çağrılmaz. Dedim onlara.
—Oyundu yani hepsi.
—Benim bir insan olmam kadar gerçekti. Dedim.
Güldüm. Gerçekti. Baya gerçekti.
—Madelaine falıma bak lütfen diyerek elini uzattı Rose.
Gülümseyerek elini tuttum tam karşımda oturan Rose'un.
—Ne bilmek istediğini söyle?
—Sevdiğim kişi beni seviyor mu?
Eline bakmaya başladım. Aslında daha gözlerine bakarken ne olduğunu anlamıştım ama biraz inandırıcılık katmam gerekiyordu.
—Sevdiğin kişi seni sevmiyor. Ama sana çok aşık ve kalbi kırık bir çocuk var. Çok yakın arkadaşsınız.
Gözleri anında Jack'i bulduğunda şaşkınlıkla baktı.
—Kahverengi gözleri var. Aynı zamanda sırtında bir doğum lekesi. Daha sonrasında anneni bir aramalısın. Durumu çok iyi değil gibi. Seni özlüyor. Biriyle kavga etmiş. Ama sevmediği biriyle.
—Tamam yeterli.
—Zaten gerisi için başka çeşit bakmam gerekiyor diyerek omuz silktim ve elimi geri çektim.
—Ellerin çok soğuk.
—Evet bugün daha soğuk nedense. Üşüyor ama alışığım.
Kafasını salladı.
Tabağımı bitirip masadan kalktım.
Heyecanla ormanın içine daldım. Elimle anında bir enerji topu yaparken gülümsedim.
—Anne baba yaşıyorum. Ama lanetlendim. Güçlerim yok. Asanın enerjisini kullanıyorum. Lütfen bir yol gösterin. Ares'i bana gönderin. Enerji topumu ona verin. O kedi formunda olan bir cin. Enerji topu onu bana getiricektir.
Elimi toprağa koydum. Enerji topu oldukça hızlı bir şekilde toprağın altından ilerlemeye başladı. Uzaklaştığında enerjini kaybettim.
Arkamı döndüğümde Vincent'a gördüm.
—Bir ağacı yerinden sökebilir misin?
—Eğer kökleri çok uzun değilse evet.
—Hımm o zaman şu ağacı sök. Kökleri çürümüş. Ölüyor. Rahatlıkla çıkıcaktır tabi ağırlığını kaldırabilirsen.
Ağaca bakmaya başladı. Ağaç sallandığında gerçekten ne ara bu kadar güçlenmişti onu merak etmiştim.
Ağacı topraktan sökemeyince kafasını eğip kaşlarını çattı. Sonunda ağaç yerinden çıktığında öylece havada duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madelaine Blackpearl (Tamamlandı)
ФэнтезиHer birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları. Bizse sevilmeyeniz.