—Güçlerine kavuşman ne güzel artık boş yere ağlamazsın dedi Ernest.
Gözlerimi ona çevirirken sarhoş olduğumuzda ağlamamdan bahsettiğini anladım.
—Hâlâ seninle uyumak istiyorum. Yorgunum dedim ayağa kalkıp ona yaklaşırken.
—Sanırım ben de oldukça yorgunum. Dedi beni kucağına alıp yatağıma taşırken.
Yorganı büyüyle açarken ıkimizde yattık. Beni kollarının arasına alırken bu geniş yatağa rağmen küçücük bir yer kaplıyorduk.
Soğuk yorgan yüzünden iyice ona sokuldum.
—Güçlerinin olması nasıl bir şey diye sordu.
—Hayati oldukça kolaylaştırıyor diyebilirim. Normal bir hayat yaşıyorsan. Ama benim hayatım için oldukça zor. Dedim.
—Neler atlattığını az uz biliyorum babam sayesinde dedi.
—Güçlerini uyandırmamı ister misin? Diye sordum.
—Bunu yapabilir misin ki? Dedi ellerini saçlarımda gezdirirken. Bu beni daha da mayistiriyordu.
—Elbette sonuç olarak bir melezsin. Insan tarafın daha baskın olabilir ama bu gücün olmadığı anlamına gelmiyor.
—Küçükken böyle bir hayata özeniyordum açıkçası. Babamın bir şeyleri uçurması ya da başka şeyler o kadar ilgi çekiciydi ki. Ama büyüdükçe bazı şeyler daha iyi anlaşılıyor. Bilmiyorum insanlara göre daha acımasız bir hayatınız var. Öldürürken şüphe duymuyorsunuz.
Haklıydı. Ancak onun da hep bunu istediğini farketmedigimi mi sanıyordu? Güç istiyordu. Ezmek yıkmak.
—Sana bu gücü verebilirim. Dedim boynuna doğru fısıldarken.
—Babamdan daha güçlü yapabilir misin beni?
—Baban ne ki? Seni en güçlü erkek cadı yapabilirim. Ama unutma benim üzerimde bir güç yok dedim.
—Seni seviyorum dedi saçımı öperken.
Gülümsedim yavaşça.
—Ben de seni seviyorum Ernest.
—Bence uyumamalıyız. Dedi.
—Kimden intikam almak istiyorsun diye sordum.
Elini boynumda gezdirdi.
—Bu yara geçmiş olabilir ama benim sinirimi bozuyor.
—Şöyleki Ernest güçlerim olduğu sürece yaralanmıycağımı bilmelisin.
Kollarının arasından çıkarken uyuyamiycagimizi tahmin etmiştim zaten.
Birden odanın ortasında beliren Caba ile anında yataktan kalktım.
—Çok naziksiniz efendim dedim gülümseyerek.
—Madelaine şöyle ki 100 yılda bir düzenlenen ayin yapılacak. Ancak buna öncülük eden tanrıça ne yazık ki senin sayende aramızda değil. Bu yüzden kendi gücünü bizim için severek harcayacağını düşünüyoruz.
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.
—Elbette caba hepimizi aya ışınlar ve ayini yaptırırım hiç sorun değil dedim yalandan gülümseyerek.
Yorgunluktan Ölücektim.
—Red etme şansın yoktu zaten. Teşekkürler.
—Ne demek bir sonraki yüzyılda umarım yeni bir tanrıça bulunur.
—Bulunur merak etme dedi ve yok oldu.
—Nasıl bir ayin? Diye sordu Ernest.
—Açıkçası ben de ilk defa bu ayine katılıcam ve ben yapicam. Aslında güçlerimiz icin bir şükür amaçlı ayriyetten günah çıkarma olarak yapılıyor. Tanrıçanın da üstündeki tanrıdan af dilemek içindi.
—Eğer güçlerim olursa buna ben de katılıcak miyim?
—Elbette tüm cadılar katılmak zorunda. Tanrı affetmiyor.
—Güçlerimi uyandır ay ışığım.
—Sen yeter ki iste sevgilim.
Elimi göğsüne koyarken aniden astral bedeni dışarı fırladı. Kendine şokla bakarken elimi alnına koydum.
3. Gözü açılırken Amentia'nin yıkım enerjisinin sadece birazını ona verdim. Bu latinceyi öğrenmesine gerek kalmadan büyü yapmasını sağlayacaktı.
Zaman o kadar farklı ilerliyordu ki daha bedeni yere bile düşmemişti.
Ernest'ın kendi gücü de kırmızıydı. Ateş kırmızısıydı. Amentia'nin gücü kesinlikle garip durmuycakti. Kendi gücünü açığa çıkarması birazdan yapacağımız meditasyonla birlikte aşırı kolay olucaktı. Keşke benim de böyle avantajlarım olsaydı.
3. Gözünü açıp gücünü uyandirsigimda aniden bedenine döndü. Düşmek üzere olan bedenini gümüş enerjimle tuttum.
Bedenindeki degisiklik yüzünden acı çekerken dizlerinin üstüne çöktü. Acısına engel olamazdım.
Kafasını kaldırdığında kıpkırmızı gözleriyle karşılaştım. Teni hafifçe beyazladı. Çok belli bile olmuyordu. Saçlarının arasındaki kırmızı renklere gülümsedim.
—Şimdi ufacık bir meditasyonla güçlerine hakim olucaksın. Bak normalde bu aşamalar bu kadar kolay değildir. Kendi gücümü sana yardım etmek için inan çok fazla kullanıyorum. Normal cadı senin olduğun aşamaya gelmek için senelerce uğraşıyor. Çoğusu başaramadan ölüyor. Inan ben de çok fazla şey yaşadım. Güçlerimi kolay elde ettim mirasçı olduğum için. Ama bunun çok fazla sonucunu yaşadım. Bu kadar kolaylığın altında illaki bir lanet çıkıcaktır. Ve ben bile bunun ne olduğunu henüz bilmiyorum.
Gözlerimin içine bakarken birden dudaklarıma yapıştı.
Yatağa doğru gerilirken beni yatağa itmeden önce dudaklarımdan ayrılıp yavaşça fısıldadı.
—Sen yanımda olduğun sürece ölmeye bile razıyım tanrıçam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madelaine Blackpearl (Tamamlandı)
ФэнтезиHer birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları. Bizse sevilmeyeniz.