Bay Rudolph'un başka bir kolejine aynı düzende transfer olmuştuk. Hiç bir şey olmamış gibi devam ediyordu.
Vincent'ın yanına oturdum. Güçlerimin geri gelmemesi sinirimi günden güne daha da bozuyordu.
Parmaklarımı sıraya vurmaya başladım. Tırnaklarımın çıkardığı ses gerginliğimin belirtisiydi.
Kulağıma kulaklık takılmasıyla soluma döndüm. Vincent kulaklığını takmıştı. Adını bilmediğim bir slow Şarkı çalıyordu.
—Bu seni sakinleştirir diye umuyorum.
Bakışlarımı karşıya çevirdiğimde Maria'yla göz göze geldik.
"Tenefüste gel" şeklinde dudaklarını sinirle oynattığında yavaşça kafamı salladım. Bu sefer kesinlikle alttan almıycaktım.
Karşısında nasıl biri olduğunu bilmeliydi.
"Öğle arasında"
Kafasını salladı sinirle. Kabul etmekten başka seçeneği yoktu.
Saatler sonra öğle arası geldiğinde sıradan Vincent bir şey demeden kalkıp merdivenlerden inmeye başladım.
Sonunda spor salonuna geldim.
Duvara yaslanıp onu beklerken kapının açılma sesi doldu kulaklarıma. Sinirlerim daha şimdiden artarken karşı a geçti.
—Aynı kulaklıktan şarkı dinlemekte ne oluyor? Kızım ben seni uyarmadım mı?
Boynundan tuttuğum gibi yerlerimizi değiştirip onu duvara yasladım. Boynunu sıkarken tırnaklarını elime geçiriyordu. Buna rağmen sinirim ondan daha üstündü.
—Bir daha bana karışırsan, bir daha yanıma gelirsen, bir daha gözlerime dik dik bakarsan...
Her bit sözcüğümde tırnaklarını boynuna batırıyordum. Kanlar şimdiden akarken benim Elim ve onun boynu lanamaya başlamıştı.
—Seni öldürürüm. Hiç acımadan, gözümü dahi kırpmadan yaparım anlıyor musun Maria?
Gözlerini açıp kapattı.
Elimi boynundan çekerken yere çöküp boynunu tuttu. Tırnaklarının çizdiği elimi umursamadan spor salonundan çıktım.
Sadece kanlı olan sağ elimi suyun altına tutup temizlenmesini bekledim.
Yaralar bir kaç güne hiç bir iz bırakmadan kaybolurlardı.
Sınıfa gittim. Sanırsızlıkla müdürün beni çağırmasını bekliyordum. Zil çaldı.
Vincent kabaca yer isterken sadece sıradan kalkıp ona yer verdim. Hala çağırmamıştı müdür. Elim yine masada ritim tutmaya başlamıştı.
—Eline ne oldu?
—Öğrenirsin.
Öğretmen derse girdi. Dersi anlattı. Herkes Maria'nın nerde olduğunu merak ederken sınıfa bir öğrenci girdi.
—Sonunda diye mırıldandım. Vincent bana dönerken ben öğrencinin ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordum.
—Müdür Madelaine Blackpearl'ü çağrıyor. Acilmiş.
—Gidebilirsin.
Sabırsızlıkla sıradan kalktığımda arkamdan Vincent'ın kalktığını duydum.
Sınıftan hızlıca çıkarken öğretmene hiç bir açıklama yapmadan peşimden geldiğini tahmin etmek zor değildi.
Merdivenlerden hızla inip sağa döndüm. Kapıyı tıklayarak açtığımda boynu sarılı Maria ve müdür vardı. Kapıyı kapatarak ilerledim. Hemen arkamdan kapı tekrar açıldığında Vincent gelmişti.
—Sınıfına dön Stephen.
—Burda kalıcam.
Babası oğluna sert gözlerle bakıp bana döndü.
—Bu ne demek oluyor Madelaine.
—Sinirimi bozdu. Sürekli beni tehdit etmesinden, oraya buraya sürüklemsinden ve bana zarar vermesinden bıktım. Karşısında kim olduğunu bilmesi gerekiyordu.
—Okuldan atılman gerekiyor farkındasın değil mi?
—Zaten açıklamamı yaptım. Bundan sonrası size kalmış.
—Özür mektubu yazıcaksın.
—Pardon?
—Dediğim gibi okuldan atılmak istemiyorsan özür mektubu yazmalısın. İki sayfa.
Kafamı salladım. Arkamı dönüp odasına çıkarken Vincent oda da kalmıştı.
Sesler geliyordu ama çok da net değildi. Tartışıyor olma ihtimalleri vardı ama umrumda değildi.
Koridorda ilerlemeye başlarken dışarı çıktılar. Kolumdan tutulmamla geriye döndüm.
Tam karşımda Maria ve Vincent vardı.
—Özür dile Maria. Dedi Vincent.
Dudağım alayla yukarı kıvrılırken Maria'ya baktım.
Kolunu sertçe Vincent'tan kurtarırken sertçe konuştu.
—Seni seviyor olabilirim ancak asla bu kızdan özür dilemem. Dedi.
—Ben de öyle tahmin etmiştim. Şimdi kolumu bırakırsan ben de gitmek istiyorum dedim.
Elini bileğimden çekerken koridorda yürümeye devam ettim. Peşimden gelen Vincent'in ayak seslerini duyabiliyordum.
—Sırrın ne? Diye sordu.
—Öğrenmek ister misin? Diye sordum. Okuldan çıkarken.
Taksiye binerken gideceğimiz yeri söyledim.
Ormana geldiğimizde konuşmaya başladım ilerlerken.
—Bak Vincent ister inan ister inanma ben bir cadıyım. Saçım falan boya değil dedim gülerek.
—Inaniyorum sonuçta benim bile bu şekilde saçma bir yeteneğim varsa senin neden olmasın dedi omuz silkerek.
—Buna sevindim. Uçurum kenarına geldiğimizde sonuna kadar yürüdüm.
—Bak bir şekilde lanetlendim. Güçlerini kullanamıyorum. Ama tehlikede olduğunda defalarca kez beni kurtardılar. Şimdi de bu şekilde ortaya çıkacağını düşünüyorum dedim gözlerine bakarken.
Uçurum arkamda o karşımdaydı.
—Beni tutabilmen münkün değil değil mi?
![](https://img.wattpad.com/cover/186256743-288-k671266.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madelaine Blackpearl (Tamamlandı)
FantasyHer birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları. Bizse sevilmeyeniz.