Uyandığımız da kahvaltı yaptık. Hepimiz sessizdik. Çünkü saat daha çok erkendi ve üçümüzünde uykusu vardı.
Kafamın aşağıya kayıp masaya çarpmamla aniden kaldırdım. Herkes bana bakıp gülerken bende kendi halime gülmüştüm.
Kafamı gülerek iki yana salladım ve tabağımdaki son peyniri de ağzıma attım.
Masadan kalkıp başımdaki rahatsız tacı düzelttim. Saçlarımı elimle tarayıp salondan çıktım. Ardından büyük kapıdan bahçeye çıkıp gerindim.
Küçük göletin oraya gittim. Kimse yoktu. Elimi yavaşça suya değdirdim.
Çok temizdi. Dibi bile gözüküyordu. Yinede derin olduğunu emindim.Elimle yavaşça bir kelebek gönderdim dibe doğru. Tam da tahmin ettiğim gibi oldukça derindi. Saflık bana göre değildi. Yine de burada yaşayabilirdim sanırım.
—Bayan Madelaine, Bayan Casandra sizi bekliyor.
Kafamı kaldırmamla mini periyi görüp gülümsedim. Kanadını her çırpışında bıraktığı ışıltılı tozlar çok hoştu.
Kafamı sallayıp oturduğum yerden kalktım. Onları gördüğümde minik peri gitmişti.
Yanlarına gittim.—Madelaine suyun altına gidiceksin. Karanlık sulara. Hiç bir saf varlığın gidemediği yere. Aradığını bulduğunda yukarı çıkma bir sonraki görevine git. Burdaki saflık seni öldürür.
—Teşekkürler Bayan Casandra. Peki nereye gitmeliyim buradan sonra?
—Soğuklara. Nedenini orda öğrenirsin. Aynen biraz sonra ne yapıcağını öğreneceğin gibi. Görüşmek üzere tatlım.
Konuşurken su kenarına gelmiştik bile. Titrek bir nefes aldım. Sudan hala korkuyordum. Yine de bu biraz saçma geldiğinden Peter ve Nicholas'a katılarak yürümeye başladım.
Önüme aniden deniz kızı çıkmasıyla kendimi suda buldum.
—Ah üzgünüm. Bunu yemeniz gerekiyor. Nefes alıp konuşabilmek için. Daha fazla ilerlemeden vermek istedim.
Gülümsedim. Eğer karanlık tarafta olsaydım muhtemelen bambaşka şeyler olurdu.
—Önemli değil.
Üç deniz kızı ellerindeki mavi renkte bir kiraz verdiler.
Ağzıma atıp çiğnediğimde yüzümü buruşturmama engel olamamıştım.
—Tadı kesinlikle kiraz gibi değil dedi Nicholas.
Onu kafamla onayladım.
Deniz kızları elimizden tutup suyun içine çektiler.
Oldukça hızlı yüzüyorlardı. Baya hızlı. Balıklar biz yanlarından geçerken kaçışıyorlardı.
Biraz durduklarında onlar taşların üzerine oturdular. Bizse ayakta öylece etrafa bakıyorduk. Kafamı yukarı çevirdiğimde o kadar derindi ki.
—İsterseniz devam edebiliriz. Etrafa bakmak isteyeceğiniz düşündük.
—Ben kesinlikle istiyorum. Diyerek yürümeye başladım.
Biraz uzaklaştığımda hala beni görebildiklerini biliyordum.
Onlara arkamı dönerek bir taşın üzerine oturdum. Elimle ufak bir sihir yaptığımda balıklar gelmeye başlamıştı bile. Elimdeki beyaz renkteki sihire üfledim. Gümüş kelebekler halinde dağılırken bundan oldukça keyif almıştım.
Bir tane köpek balığı görmemle şok oldum. Anında oturduğum yerden kalkarken yanıma deniz kızlarının geldiğini anlamıştım.
—Sakin ol. Ani hareket yapmazsan sana saldırmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madelaine Blackpearl (Tamamlandı)
FantasyHer birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları. Bizse sevilmeyeniz.