—Aklından geçenleri denemeye kalkma. Dedi.
—Neden denemeyeyim ki? Sonuçta benim gücüm. Ne olursa olsun benim emrimde olmak zorunda.
Bir şey demesine izin vermeden kolyeyi çıkardım. Gücüm dışarı çıkmak için baskı yaparken derin bir nefes aldım.
—Sakin olmak zorundayım.
Etrafta öylece yürürken bu işin zorluğu konusunda şaşkındım.
Bu korkunç baskı yüzünden ağzımdan çığlık benden bile habersiz çıkarken dizlerimin üstüne çöktüm.
Etrafımda gümüş enerji dolanıyordu. Onun kontrolü elimdeydi. Sorun Amentia'nın öz enerjisiydi. Onu kontrol etmek çok zordu. Bana ait değildi. Sahibini istiyordu.
Yok olmuş bir ruh geri gelemezdi. Bu aynı küllere dönüşmüş bir bedeni eski haline döndürmeye çalışmak gibi imkansız bir şeydi.
—Madelaine zorlama bırak.
Kafamı iki yana salladım. Sahibi istiyorsa gidebilirdi. Benimle kalmak istiyorsa emirlerime uymak zorundaydı. Yoksa onu yok etmekten çekinmeyecektim.
Sanki enerjisi aklımda geçenleri duymuş gibi birden sakinledi ve geri tüm vücuduma yayıldı. Gümüş enerjide onunla birlikte aynı şeyi yaptı.
Gözlerimi kıpıştırdım. Şimdi iyiydim sorun yoktu. Kolumdan tutup kaldırıldım.
—Sen çok mu güçlüsün ne?
—Vazgeçtim. Ben insan okuluna falan gitmem. Benim gibi bir cadı ya uygun bir şey değil. Ben maceracı, riskler alan bir cadıyım.
—Bu hayat gerçekten sana uygun görünmüyor. Dedi onaylayarak.
—Ya sen? Elinde bu kadar mükemmel güçler varken sıkıcı insan hayatını mı tercih ediyorsun? Diye sordum.
—Hayır. Ama bir süre devam etmeliyim. Burda yollarımız ayrılıyor sanırım.
—Emin ol bir yerde görüşeceğiz. Bakarsın aileleri birleştirdikten sonra başarırım bunu. Dedim ve göz kırptım.
Güldü.
—Adın neydi bu arada? Diye sordum ona.
—Daniel Hemsworth.
—Tanıştığıma memnun oldum Daniel Hemsworth.
—Ben de Madelaine Blackpearl.
İkimizde birbirimizin gözlerimizin içine bakarak ışınlandık.
Eve geldiğimde hiç beklemediğim şeyle karşı karşıya geldim. Gözlerimi kırpıştırırken oldukça şaşkındım.
Evimizde bir elf, üç cüce ve sihirbaz vardı. Ve de ne alakası olduğunu bilmediğim bir çocuk.
Onlara tuhafça bakarken aklımda tek düşünce vardı. "Bunlar gerçek miydi?"
Aşırı derecede iyi enerjileri vardı. Periler kadar değil. Ama kesinlikşe onlara yakındı. Zaten sonradan parmak periyi de görmüştüm. Çocuğun omzunda.
Anneme baktığımda koltukta oturuyordu. Korkuyordu. Bunlardan mı?
Yanlarına gittim. Elfin çekiciliğine aldanmamaya çalışarak direk anneme döndüm tek kaşımı kaldırarak.
—Seni almaya gelmişler. Ve kesinlikle sensiz gitmiyceklermiş. Gerekirse beni öldürebilirlermiş.
Zihnime fısıldadığında Kafamı sallayıp onlara döndüm. Elfe bakmaktan kaçınıp sihirbaza döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madelaine Blackpearl (Tamamlandı)
ФэнтезиHer birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları. Bizse sevilmeyeniz.