instagram: burhannakgun
~
İyi geceler ve iyi okumalar dilerim...
Odaya girdiğimizde gözlerim adeta aniden karanlıkla buluşmuştu. Odada pek eşya yoktu ve genel olarak turuncu siyah tonlarındaydı. Duvarlar siyahtı. Odanın ucunda çift kişilik deri bir koltuk ve koltuğun hemen çarpranızda turuncu başlıklı bir yatak vardı. Yatağın keskin hatları vardı. Üzerinde siyah bir yatak örtüsü ve yine siyah bir yorgan vardı. Odayı sevmiştim.
Gözlerimi Berke'ye çevirdiğimde geriye yatırdığı uzun saçından birkaç telin alnına düştüğünü görmüştüm. Kahverengi gözlerinde mutluluğu andıran bir parıltı vardı. Dudakları biraz açıktı ve burnu nefes aldıkça küçülüp büyüyordu.
Az önce odadan çıkan kızın biçimi aklıma geldiğinde gözlerim yatağı buldu. Beynim anında milyonlarca soru üreterek bunları bana yöneltti. Berke ilerledi ve arkama geçip kapıyı kapattı. Birkaç adım atıp odanın ucuna yürüdüm. Turuncu koltuğa varınca kalçamı onun kenarlığına yasladım ve tamamen karanlık olan odada Berke'yi görmeye çalıştım. Birden odanın ortasında bir ışık yandığında gözlerim kamaştı. Küçük ve şık bir çekmecenin üzerinde duran gece lambası küçük odayı aydınlatmaya yetmişti.
Bekleme odası.
Beynimin bana yönelttiği sorulardan birini o soru havuzundan çektim ve Berke'ye yönelttim. "Burada genelde ne yaparsınız?" Sesim tok bir şekilde duyulmuştu.
Berke birkaç adımda yatağa vardı ve bacaklarını doksan dereceye yakın bir düzeyde açarak yatağa yayıldı. İki elini de başının altına alıp onları adeta bir yastık niyetiyle kullandıktan sonra gözlerini bana çevirdi. Şimdi ağızındaki o aralık yok olmuş alt ve üst dudağı buluşmuştu.
"Ne yapmak isterdin?" dedi boğuk bir sesle.
Bu ses tonu, bu tavırlar canımı sıkmaya başlamıştı.
"Sana bana tekrar soru sor diye soru sormadım."
Gözlerini benden ayırdı ve önüne çevirdi.
"Alara'nın odadan çıkarken ki halini görmedin mi?" dedi bu kez içerisinde bir nebze sinir barındıran bir ses ile.
Sorusuyla birlikte aklımda canlanan o kız gözümün tekrar yatağa kaymasına neden olmuştu. Yatak dağınıktı. Aklımdan geçen kötü düşünceleri def edip iyi düşünmeye çalıştım.
"Yastık savaşı falan mı?" diye sordum aniden. Fakat soruyu sorduktan sonra kendime fazlasıyla kızmıştım.
Berke aniden rahatını bozmadan kahkaha atınca gözlerimi devirdim ve ardından gözlerim tekrar yuvalarına oturunca kaşlarımı çatıp onu izledim. Onu tam olarak tanımamama rağmen aklımda gıcık bir tip olarak yer edinmişti. "Komik bir şey söylemedim." Diye kendi kendime mırıldandım fakat onun beni duyup duymadığından emin değildim.
"Hayır komik. Sen hiç yastık savaşı yapan birinin rujunun dağıldığını gördün mü? Ah... Masum kızlara bayılırım." Kahkahası kesilir kesilmez söyledikleri bunlardı. Her kelimesi tek tek beynimde işlenince yanaklarım kızardı. Ben masum muydum? İnsan ne yapınca ruju dağılırdı ki? Yataktan kalktı ve bana doğru yürüdü. Yanıma varınca tam dibimde durdu ve yukarıdan bana baktı. Kahverengi gözleri bana bir şey anımsatamıyordu fakat güzellerdi. "Yoksa ben ilkin mi olacağım?"
Birden başımdan aşağı kaynar sular döküldü ve gözlerim şaşkınlıkla büyürken ona baktım. Ne demek istiyordu? Tamam daha önce hiç yastık savaşı yapmamıştım ama bunun büyütülecek nesi vardı ve daha da önemlisi şimdi neden bana sanki çok muhteşem bir şeye bakıyormuşçasına bakıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Kötü Çocuklar Ağlamaz
Teen Fiction(Bu kitap argo kelimeler, cinsellik ve küçük yaşta okuyuculara hitap etmeyecek şiddet sahneleri içermektedir.) "Hikayenin sonunda hepimiz öleceğiz." Maral yapmadığı bir şey için suçlanıp okulun diline düştüğünde hayatı değişecektir. Öncesinde yakın...