6: Ateş

48.2K 1.9K 745
                                    

Merhaba. Nasılsınız?
Ben iyi gibiyim fakat sanırım biraz üşüttüm. Alırım bir geçmiş olsununuzu. Lütfen bölümü okurken yanlış görürseniz beni uyarın.

Someone You Loved: Lewis Capaldi

instagram: burhannakgun

Gözyaşlarım gözlerimin uçurumuna kadar tırmanmış ve şimdi kendilerini tekrar boşluğa bırakmak için can atıyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözyaşlarım gözlerimin uçurumuna kadar tırmanmış ve şimdi kendilerini tekrar boşluğa bırakmak için can atıyorlardı. Bunu yapamazdım. Herkesin içerisinde bir zavallı gibi ağlayamazdım. Çünkü gözyaşları acı çekişin simgedeydi.

Yutkundum, hafif tükürüğümün boğazımdaki düğümü çözemeyeceğini bile bile. Gözlerim kırpmamalıydım. Karşımdaki çocuğa ve etrafımızdaki kalabalığa bakmamaya özen göstererek hışımla adımlarımı tuvalete yönelttim. Attığım her adım bedenimde ve zihnimde yeni depremlere neden oluyordu. En kötüsüde bu depremlerin tek kurbanının ben oluşumdu.

Tuvalete vardığımda kendimi içeri attım. Kabinlerin içini göremesemde büyük tuvalet şu anlık boş gibi görünüyordu. Bir aynanın karşısına geçtim ve kendime baktım. Yaşananları idrak etmekte zorlanıyordum. Dün bir sapık tarafından tecavüze uğramak üzereyken kendimi zar zor kurtarmıştım ve kaçmıştım. Ondan şikayetçi olmamama rağmen o insanlara o odada benden bekaretimi almış gibi gösteriyordu. Bu onun için bir başarıydı. Belkide onlar için. Onların gururlanabilecekleri tek şey bir kadının iki bacağının arasından akan bir sıvı mıydı? Fazlasıyla ucuzcaydı bu.

Musluğu açtım ve avucumda biriktirdiğim suyu hızlıca yüzüme çırptım. Şimdi yüzüm fazlasıyla ıslaktı. Yüzüme yapışan su damlalarına karışan gözyaşlarım bana ağlıyor olduğumu hissettiremiyordu. Sadece gözlerim kan kusuyormuşçasına acıyordu o kadar.

Ruhumda bir yara vardı ve bu yarayı sadece hissedebiliyordum. Dokunamıyordum ya da saramıyordum. Kabuk tutmuyor istediği zaman kanıyordu. Arsız ve acımasız bir yaraydı. Nerede olduğumu bilmiyordum. Kiminle olduğumuda. Tek bildiğim bu yolda yalnız olduğumdu. Bir çıkmaz vardı fakat ben bu çıkmazı bile bulamıyordum. Kendi içimde kendimle verdiğim kanlı bir savaş beni yavaşça öldürüyordu. Kimsenin yardım edebileceği bir durumda olduğumu kabullenmiştim fakat yinede beni ayakta tutmaya çalışan bir umut güneşi vardı. Birgün birinin bana yardım eli uzatacağına beni inandırmaya çabalayan sönük bir umut güneşi.

Tuvaletin kapısı açıldı ve içeri biri girdi. Başımı kaldırıp kimin geldiğine bakacak gücü kendimde bulamıyordum. Giren kişinin hemen kapının yanında dikilip beni izlediğini hissedebiliyordum. Yüzüme son bir kez su vurdum ve soğuk suyun tenime işleyip bedenimi titremetmesine müsade ettim. Yüzümü koluma sildikten sonra sağıma döndüm ve kimin beni bu kadar dikkatle izlediğine baktım.

Karamel renginde uzun saçlarını at kuyruğu yapmış ve yeşil gözlere sahipti. Yüzü oval ve pürüzsüzdü. Küçük sayılabilecek burnu, simsiyah, uzun kirpikleri ve dolgun dudaklarıyla o güzel bir kızdı. Benim aksime. Bakımlıydı. Kendini sevdiği gözlerinin ışıltısından belli oluyordu. Aramızdaki en büyük farkta bu olabilirdi.

+18 Kötü Çocuklar AğlamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin