Hepinize merhaba arkadaşlar! Youtube kanalıma hoş geldiniz, diye başlamak isterdim ama... Fark ettim de bunun aması yokmuş. Ahahhahaha. Neyse umarım öyle başlayacağım günleri de görürüz.ÖNEMLİ!
Bölüme geçmeden sizden her bölümde istediğim bir şey isteyeceğim. Belki bugün, belki yarın Instagram'da Ateşte Açan Gül'ün kitap kapağını gönderi olarak paylaşacağım. Beni takip etmeyen herkes takip edebilir mi? Desteğinize ihtiyacım var. Instagram: burhanakgun_Bu arada bu bölüme oy sınırı koyacağım. 250 oy gelmeden yeni bölüm gelmeyecek. Üzgünüm. Diğer kitaplara göre aktifliğimiz o kadar düşük ki...
Neyse size uzun bir bölüm bıraktım. Haydi yine iyisiniz.
Gözlerimin karanlığında savruluyordum. Kaç gün geçmiş, kaç saat geçmiş bilmiyordum. Sadece kapalı gözlerimin yorgunluğuma sürttüğü yumuşak elin tadını çıkarıyordum. Tabii bu elin Şeyma'nın eli olduğunu anlamam çok uzun sürmüştü.
Kendi odamda olduğumu perdeyi görünce fark edebilmiştim. Göz kapaklarım yamalak açılsada daha birkaç saniye geçmeden bir daha kapanıyorlardı.
"Uyan haydi!" dedi Şeyma bıkmış gibi ve sırtımda olan elini şiddetli bir şekilde sırtıma bastırdı.
Gözlerim sırtımdan yükselen acıyla istemsizce aralanırken "Off!" diye çığlık attım.
Şeyma korkuyla sıçrarken onun bu duruma kahkaha ata ata yatağımda doğruldum ve yorganı üşüdüğüm için göğüslerime kadar çekip, sarıldım. Şeyma attığım çığlığın şokunu atlatıp yanıma oturdu.
Şeyma sanki kandırılmış gibi bir yüz ifadesiyle bana bakarken: "Yarım saattir sırtını ovuyorum. Hoşuna gidiyormuş demek. Oysaki ben seni rahatsız etsin de uyan diye yapıyordum." deyince dudaklarımı birbirine bastırdım ve gülmemek adına kendimle dirençli bir savaş verdim.
Evet, başından beri uyanıktım ama tam uyanıkta sayılmazdım. Yani bilincim yarı yarıya açıktı ve bence uyanık sayılmazdım.
"Her sabah beni sen uyandırsana?" dedim tatlı çıkmasına gayret gösterdiğim sesimle.
Şeyma'nın kavisli kaşları havalanırken dudaklarını büzdü ve tavana bakıp düşünüyor gibi yaptı.
"Bu bir..." Dedi Şeyma çok zor bir şey söyleyecekmiş gibi. Yüzümü buruştururken onun konuşmasına devam etmesini bekledim. "Evlilik teklifi mi?" diye eklediğinde tekrar bir kahkaha patlattım fakat bu kahkahanın ardından tüm ev halkının odama dalması an meselesiydi.
"Evet, nasıl anladın?" dedim alay edercesine.
Şeyma vakit kaybetmeden konuştu: "Gözlerin her şeyi anlatıyor aşkım." Ona isteyerek daha çekici bakmaya çalıştım. Başımı hafifçe eğdim ve gözlerimle onu aşağıdan aşağıdan süzdüm. "Öp beni!" dedi Şeyma erkek gibi çıkarmaya çalıştığı ses tonuyla. Aniden aklıma o gün geldiğinde yutkundum.
Yorganı üzerimden atıp ayaklarımı yataktan aşağı sarktım. "Hatırlatmasan olmuyor muydu?" dedim ayağa kalkıp banyoya doğru ilerlerken. Ayağa kalkınca Şeyma'yı dikkatli inceleme şansım olmuştu. Üzerinde bizim okulun kıyafetlerini görünce başta şaşırsamda sonradan bugün geri kalan tüm bursluların okula geleceğini anımsamıştım. Şeyma'da onlardan birisiydi.
"Ama çok ateşliydiniz. Hoş Ateş'ten de adı gibi Ateş'li öpüşmesi beklenirdi zaten." dediğinde banyonun kapısına varmıştım fakat durup ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Kötü Çocuklar Ağlamaz
Teen Fiction(Bu kitap argo kelimeler, cinsellik ve küçük yaşta okuyuculara hitap etmeyecek şiddet sahneleri içermektedir.) "Hikayenin sonunda hepimiz öleceğiz." Maral yapmadığı bir şey için suçlanıp okulun diline düştüğünde hayatı değişecektir. Öncesinde yakın...