33: Kuyuya Taş Atmak

28.4K 1.3K 314
                                    

SELAMMM! NASILSINIZ? BEN İYİYİM, TEŞEKKÜR EDERİM! :)) HEPİNİZDEN ÇOK ÇOK ÖZÜR DİLERİM. SOSYAL MEDYADA YEDİĞİM LİNÇLER AZ KALSIN AYAĞIMI KAYDIRIYORDU. :D OTURUP YAZMAYA ÇALIŞINCA YAZAMIYORDUM, GERÇEKTEN YAZAMIYORDUM. AMA KENDİMİ TOPARLADIM VE GELDİM. BOMBA BİR BÖLÜMLE. BUM! BENİ İNSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYİ UJUTMAYIN LÜTFENNM! İNSTA BURHANAKGUN_

Bölüm şarkısı: Lucia - Silence // Astrid S - Hurt So Good

Bazen kendinizi hiç ait olmadığınız bir yerde elleriniz kollarınız bağlı olarak bulurdunuz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Bazen kendinizi hiç ait olmadığınız bir yerde elleriniz kollarınız bağlı olarak bulurdunuz. Kuyuya attığınız küçük bir taş o kuyuyu taşırabilirdi. Ve ben kuyuma atılan taşın taşırdığı suda boğulmak üzereydim. Ya da boğuluyordum.

Gri gözler hırçınca gözlerimin karanlığına gölgesini düşürürken yutkunup yavaş adımlarla kaldırımın kenarında yürümeye devam ettim. Ateş'te tam benim hizamda benden biraz daha büyük adımlarla yürüyordu.

Düşüncelerim şekillendirilmesi zor bir arsızlıkla zihnimi buğularken kulaklarım yanımdaki adama odaklandı.

"Kız kardeşi kaç yaşındaymış?" dedi Ateş temkinli sesiyle.

Berfin'den bahsediyordu. Berfin'in doğum gününü kutlamak adına ikimiz pasta almak için yola çıkmıştık ve yolda ondan bahsetmemiz de oldukça normaldi.

"Bizimle yaşıt ama Berfin'den birkaç ay küçük diye biliyorum." dedim sessizce önüme bakmayı sürdürürken.

Ateş'in başı bana çevriliydi ve sanki benden de ona bakmamı istiyormuş gibi bir tavrı vardı. Fakat olmuyordu. İçimde bir yerlerde korkumdan beslenen özgüvenim beni yiyip bitiriyordu. Başımı kaldırıp gözlerine bakacak cesaretim yoktu.

"Kız kardeşi için çok üzülüyorum." dedi Ateş tireyen sesiyle.

Başımı salladım. Üzücü bir durumdu.

"Berke'nin durumu nasıl?" diye sordum aniden. Fakat bunu sorduğumu kendi sesimi işittiğim anda idrak edebildim. Belki düşünseydim sormazdım.

Ateş benim sorumun ardından birkaç dakika boyunca susakaldı. Sonundaysa cennetin kapılarını aralayacak güzellikteki ses tonuyla konuştu: "Komada, durumu gün geçtikçe iyiye gidiyormuş. Fakat doktorlar hala felç kalması konusunda endişeli."

Başımı iki yana salladım ve sanki Berke umurumda değilmiş gibi gözlerimi devirip "Umarım yaşattığını yaşamaz." dedim.

Ateş zaten üzerimde olan gözlerini mümkünmüş gibi daha çok bastırdı. Elimin üzerinde bir el daha hissettiğimde yutkundum, hatta yutkunamadım. Heyecanla atmaya başlayan kalbime inat nefes alıp verme konusunda kendimi zorladım. Başımı ona çevirdiğimde gözlerim istemsizce gözlerine tırmandı. Bu durum beni daha da heyecanlandırmıştı.

+18 Kötü Çocuklar AğlamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin