Hey millet, ben geldim. Bu yağmurlu havada şu an bana Cem Adrian eşlik ediyor. Umarım ruh halim kadar yıkık bir bölüm yazmam 😄 Sanırım bunu görmek için bölüme başlamam lazım. O zaman daha fazla beklemeden multiye Cenk'i bırakıyorum.
Hepinize iyi okumalar...Berk Atalay
Can sıkıntısından önümdeki boş küllükle oynarken birden karşımdaki sandalye çekilip tanıdık ses "Çok beklettim mi?" diye sorduğunda başımı kaldırıp yakın arkadaşıma baktım ve "Pek sayılmaz, seni yola çıktığımda aramıştım zaten." diyerek yumuşak sandalyede arkama yaslandım. Sinirlerim biraz olsun yatışmıştı. Bunun için mutluydum ama içimden bir ses çok geçmeden tekrar öfkeleneceğimi söylüyordu ki üstündeki montu sandalyesinin arasına asıp yerinde yayılan Cenk merakla "Ee ne oldu dökül bakalım, telefonda sesin çok sinirli geliyordu." diye sorarak buna doğru ilk adımı atmış oldu. Aklıma gelen Onur'un Güneş'e olan bakışları sinirden derin bir nefes almama sebep olurken tam konuşmaya başlayacaktım ki garson gelip "Ne istersiniz gençler?" diye sorduğunda ikimiz de bir kupa sıcak kahve sipariş verdik.
Şu bir ay içinde Zakkum'a sık sık geldiğimiz için artık tanıdık diyebileceğim sarışın garson yanımızdan uzaklaşırken bana sorarcasına bakıp konuşmamı bekleyen Cenk'e döndüm ve "Bugün Güneş'le sinemayı gittik." diyerek başladım. Cenk hafifçe sırıtarak "O inatçı cadıyı evden çıkarmayı nasıl becerdin?" diye sorduğunda istemsizce yüzümde oluşan küçük sırıtmayla "O inatçı cadının tavırlarının bana pek söktüğünü söyleyemeyiz." diye onu yanıtladım. Cenk gülerek "O da doğru." deyip bana katıldığını belli ettikten sonra normal haline dönerek "Buna rağmen gününüz pek iyi geçmemiş anlaşılan." dediğinde derin bir nefes aldım ve bir elimi saçlarımdan geçirip "Aslına çok güzel geçti. Ta ki sinemadan çıktığımızda Onur ve Çağla'yla karşılaşana kadar." diye sinirle söylendim. Cenk olacakları hemen öngörüp "Ah tanrım, lütfen bana kavga çıkardığını söyleme." dediğinde ona aniden çattığım kaşlarımın altından bakarak "Neden hepiniz Onur çok suçsuzmuş da ben ona sataşıp duruyormuşum gibi davranıyorsunuz?!" diye kısık ama sert bir ses tonuyla sordum.
Cenk kendini ifade etmek için oturduğu yerde biraz toparlanıp "Öyle düşünmediğimi biliyorsun Berk, Onur'u en az senin kadar ben de sevmiyorum ama ona karşı biraz agresif olduğunu ve Güneş'in de bu tavırlarından hoşlanmadığını ikimiz de biliyoruz. Sen sevmesen de onlar arkadaşlar." diyerek bir açıklamada bulunurken derin ve sıkıntılı bir nefes alıp içimden 'Keşke sadece arkadaş olsalar.' diye geçirdim ama ona Güneş'in Onur'a karşı olan duygularından bahsetmek istemediğim için -en azından henüz- "Onların arkadaş olması umurumda değil, Onur Güneş'e hiç de arkadaş gözüyle bakmıyor ve o aşağılık herifin onun kalbini kıracağından ya da onu kendi egosunu tatmin etmek için kullanacağından eminim." demeyi seçtim. Cenk'in yüzünden garip bir anlayış ifadesi geçerken "Peki ya Güneş bu konuda ne düşünüyor?" diye sorduğunda sinirle tırnaklarımla masada ritm tutmaya başlayıp "Tabii ki her saf kız gibi o da onun bu niyetinin farkında değil." diye konuştum.
Aslında çok iyi biliyordum ki Güneş hiç de saf bir kız değildi. Evet temiz ve iyi kalpliydi ama buna tam olarak saf diyemezdik. O hayatımda tanıdığın en zeki kızdı ve bu ne kadar iyi bir özellik bilmiyorum ama yeri geldiğinde bir tilkinin kıvrak zekasına bile sahip olabiliyordu. Çevresindeki insanların görmediği şeyleri o görüyordu ve biri bir şey saklasa ondan ilk şüphelenen yine Güneş oluyordu. Bunu bu bir ay içinde iyice anlamıştım ama açıkçası benim yalanımı halâ nasıl ortaya çıkarmadığını pek de anlamış değildim. Bazen yanında küçük potlar kırdığım bile oluyordu ama şimdiye kadar benden daha hiç şüphelenmemişti. Bazen bunu bildiğini ve aslında benim onu değil onun beni kandırdığını, yaralı bir köpek gibi çırpınışlarımı oturduğu yerden izlediğini çok kez düşündüğüm olmuştu ama çok iyi biliyordum ki o ela gözler benden bir şey saklayamazdı. Eğer benim ben olduğumu bilseydi şimdiye kadar bir açık verirdi çünkü bu konuda hiç kimsenin olamayacağı kadar hassastı. Sanırım bu hassaslığı ve benden ümidi kesmiş olmasıydı halâ çevirdiğim dolapları öğrenmemiş olması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLAMBAÇ
Teen FictionHey selam! Ben Güneş, Güneş Esendemir. Ve bu benim hikayem. Hikayem, ben daha ortaokul beşinci sınıftayken çocukluk arkadaşım ve aynı zamanda aşkımın beni bırakıp ailesiyle beraber bu ülkeden ayrılması ve benim o geri dönene kadar onu nasıl beklediğ...