Bir pazartesi daha sizlerleyim canlar. Umarım bölümü yetiştirebilmişimdir çünkü durum biraz karışık görünüyor 😄 Yine de elimden geleni yapmaya çalışacağım. O yüzden vakit kaybetmeden bölüme geçelim hadi. Multide; Zeynep kız var.
Hepinize iyi okumalaaar...Zeynep elindeki kahvesinden küçük bir yudum aldıktan sonra samimi bir ifadeyle "İşler karışık diyorsun ha?" diye sorduğunda nefes vererek başımı iki yana salladım ve "İşler çok karışık Zeynep." diyerek onu onayladım. Bununla beraber yüzü biraz daha düşerken "Ne yapacaksın peki? Onur'a ne cevap vereceksin?" diye sorduğunda gözlerim cam kenarında oturmuş gözlerini benden ayrımayan Onur'u buldu ve ona kısa bir bakış atıp Zeynep'e dönerek "Bilmiyorum. Bilmiyorum ve bu bilinmezlik beni sinir ediyor. Normalde olsa hiç düşünmeden ona evet derdim ama şimdi... Bunca şey olmuşken, Berk'i düşündüğümde... Off bilmiyorum Zeynep, gerçekten çok kötü durumdayım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Berk'e karşı bir şeyler hissettiğimi söyleyemem sana ama Onur ne zaman aklıma gelse gözümün önüne Berk'in yüzü geliyor. Ona bunu yapabilir miyim emin değil." diye yarım yamalak cümlelerimi sonunda toparlayarak bir cevap verebildim.
Zeynep bir süre sessizce beni dinledikten sonra "Peki Berk'e bir şans vermeyi düşündün mü hiç?" diye sorduğunda kahvemdeki gözlerim hızla ona dönerken hafif çatık kaşlarımla "Ne?" diye sordum. Sanki çok basit bir şey söylüyormuş gibi omuz silktikten sonra "Onur'a ne cevap vereceğini çok kez düşünüp bir çıkar yol bulamadığını kendin söylemedin mi? Belki de yanlış yolda olduğun için çıkışa ulaşamıyorsundur. Onur'a evet demeyi değil de Berk'e evet demeyi düşünmedin mi hiç?" diyerek kendini açıkladığında dikkatle onu dinledim ve başımı olumsuz anlamda sallayarak "Olmaz Zeynep." dedim. "Her ne olacaksa o şey Berk'le de olmaz." Bu sefer kaşlarını ciddiyetle çatan taraf o olurken "İyi de neden? Berk'in hayatını, seni ne kadar çok değiştirdiğini görmüyor musun Güneş? Onun sana herkesten iyi geldiğini görmüyor musun?" diye sorduğunda gözlerimi kapatarak oturduğum sandalyede arkaya doğru yaslandım ve kantindeki kalabalığı gözden geçirirken "Bu yetmiyor ama." diye mırıltıyla konuştum.
Kantinin de getirdiği kalabalık sebebiyle benim kısık sesimi duymamış olan Zeynep öne doğru eğilerek "Ne?" diye sorunca başımı tekrar ona doğru çevirdim ve "Bunlar yetmiyor Zeynep. Berk'le aramızda eksik bir şey var. Hasta olduğum ilk gün, sabah odama geldiğin anı hatırlıyor musun?" diye sordum. Hafif kısık gözleriyle başını sallayıp "Evet, baya yakındınız." diye hatırladığını belirtirken kucağımdaki ellerimle oynayarak "O gün sadece saçma bir ana denk geldiğini söylemiştim sana ama şimdi Berk'in hislerini de öğrenince... O gün sen gelmesen belki de Berk beni öpecekti." diye utangaç bir ifadeyle konuştum. Zeynep sanki bundan eminmiş gibi sadece hafiften kaşlarını kaldırırken gözlerimi ellerimden ona çevirdim ve "O gün sana Berk'in yanında kendimi nasıl farklı hissettiğimden bahsetmiştim." diyerek asıl bahsetmek istediğim konuya giriş yaptım.
Beni dikkatle dinleyen arkadaşım tekrar başını sallayarak beni onaylarken derin bir nefes aldım ve "O an tek hissettiğim şey onun yanında değiştiğim değildi." diyerek bir itirafta bulundum. İşte bu onu gerçekten şaşırtmış olacak ki kaşları az öncekine nazaran daha fazla havalandı ve hiçbir şey demeden benim cümleme devam etmemi bekledi. Berk'le olan yakınlaşmamız tekrar gözümün önünden geçerken hızlanan kalbimle kendimi toparlamak için derin bir nefes aldım ve Zeynep'le göz teması kurmadan "O an bana yanlış gelen bir şey vardı Zeynep." dedim.
"Berk'leyken herkesle olduğumdan farklıyım evet. Onunlayken her zaman daha çok gülüyorum, daha çok eğleniyor ve bazen o beni sinir etse bile bundan keyif alıyorum. Beni çevremdeki herkesten çok daha fazla önemsediğini hissediyorum ama o an o kadar yakın dururken birbirimize, bütün o mükemmelliklerin arasında eksik bir parça fark ettim. Bin parçalık pazılın son kalan eksik parçası gibi. Sanki o olursa her şey yerine oturacak ve biz ortaya iyi mi yoksa kötü mü bir sonuç çıktığını göreceğiz ama o parçayı bulamıyorum bir türlü. Onunla her şeyi noktalandıracak kadar yakınlaştığımız her an unuttuğum o parça sanki bana kendini hatırlatıyor. Nasıl anlatırım sana bilmiyorum ama içimde garip bir ukde oluşuyor, sanki kalbimin üstünde bir şey oturuyormuş gibi hissediyorum. İçeriden bir şey canımı yakıyor ve bunun yanlış olduğunu fısıldıyor kulağıma. Yanlış olan ne diye sorduğumda ise hiçbir şey geçmiyor elime, belki de eksik olan o kayıp parçadır. Parçanın kayıp olması değil, kendisidir yanlış olan şey."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLAMBAÇ
Novela JuvenilHey selam! Ben Güneş, Güneş Esendemir. Ve bu benim hikayem. Hikayem, ben daha ortaokul beşinci sınıftayken çocukluk arkadaşım ve aynı zamanda aşkımın beni bırakıp ailesiyle beraber bu ülkeden ayrılması ve benim o geri dönene kadar onu nasıl beklediğ...