Bölüm 24

1.1K 69 24
                                    

Bir hatanın daha sonunda geldik millet. Umarım güzel bir hafta geçirmişsinizdir. Geçirmediyseniz bile biraz kafanızı dağıtırım umarım. Bu bölüm multiye Cenk'i bırakıyorum.
İyi okumalar....

Balkon kapımdan gelen sesle yorganın altından başımı çıkardığımda kapı açıldı ve içeri Berk girdi. Beni yatarken görmesiyle gözlerinden sanki ufak bir endişe geçerken kapıyı kapatarak yanıma geldi ve sandalyeyi çekerek yanıma oturduktan sonra elini alnıma koyarken "Kötü mü oldun yine?" diye sordu. Başımı olumsuz anlamda sallayarak "Sadece yorgunum." dediğimde geri çekilip etrafına bakındı ve yatağın diğer tarafında duran bilgisayarım dikkatini çektiğinde "Çizim mi yaptın?" diye sordu. Onu başımı sallayarak onayladıktan sonra "Ama bir yere varabildiğim söylenemez. Sanırım bu işi alamayacağım." dediğimde bana kaşlarını kaldırarak baktı ve "Sen mi?" diye sorduktan sonra hafifçe gülerek "Sen o işi gözün kapalı alırsın kızıl." dedi.

Onun bana olan bu güveni göğsümü kabartırken hiç istifimi bozmadan "Çizdiğim şeyler bir türlü içime sinmiyor Berk. Saçma sapan detayları gözümden kaçırıp duruyorum. Şu bir hafta içinde en az beş tane elbise tasarladım ama hiçbiri bu işi almama yarayacak kadar güzel değil." diye konuştuğumda Berk gözlerini tekrar bilgisayarıma çevirdi ve "Eski çizimlerinden birini kullansan olmaz mı? Eminim güzel bir şey vardır." diye bir öneride bulunarak tekrar gözlerini bana çevirdi. Yattığım yerden omuz silkerek "Eski çizimlerimi hiç gözden geçirmedim. Çocuğunu zevk için çiziyordum, öyle aşırı özendiğim söylenmez." diye onu yanıtladım. Bu cevabımla bir süre gözlerini kısarak düşünüp oturduğu yerden kalkarak yatağın diğer tarafına geçtiğinde sol omzumun üstüne dönerek "Ne yapıyorsun?" diye sordum.

Benim ona dönmemle o da yorganın ucunu kaldırarak yanıma oturdu ve bilgisayarıma uzanıp "Eski tasarımlarına bakacağım. Belki bir şeyler buluruz." diyerek karanlık ekranın aydınlanmasını beklemeye başladı. Elimdeki yorganın ucuna sıkıca sarılıp "Bir şey çıkmayacak Berk. Dediğim gibi onların hepsini vakit geçirmek için yaptım, o kadar da özenli değiller." dediğimde sırtının yatak başlığına dayamış Berk başını bana çevirdi ve "Güzel bir tasarım bulursak en azından onun üzerinde değişiklikler yaparsın. Ayrıca özensizce yapılan yemek her zaman daha lezzetli olur bilmiyor musun?" dedikten sonra bilgisayara dönerek "Şifren ne?" diye sordu. Gözlerimi ekrana çevirerek "16.04.05" dediğimde içimdeki çocukluk arkadaşı özlemi yine ortaya çıkmıştı.

Her teknolojik cihazımda olduğu gibi bilgisayar şifrem de Berk ve benim doğum tarihimizdi. O martın on altısında bense mayısın on altısında doğmuştuk. Bir şeylere şifre koyacak yaşa geldiğimde Berk yanımda olmasa bile ben kendime bu şifreyi seçmiştim ve hem akılda kalıcı olduğu için hem de bana onu hatırlattığı için her yerde de bunu kullanmıştım.

Şifreyi girmek için hazırlanmış Berk'in klavye üzerindeki eli benim cevabımla bir an duraksarken ve hatta kasılırken kaşlarımı hafifçe çattım ve "Bir şey mi oldu?" diye sordum. Şifreyi hızlı bir şekilde girerken "Hayır, neden sordun?" diyerek açılan bilgisayarımın biraz olsun kendine gelmesini beklerken gözlerimi kısa bir an ona çevirip tekrar ekrana dönerken "Bilmem, birden dondun kaldın sanki?" diyerek sorarcasına ona cevap verdim. Bana hiç bakmadan "Sana öyle gelmiş." dedikten sonra "Tasarımların hangi dosyada?" diye sorunca konuyu uzatmadan alayla sırıttım ve burnumun ucuyla ekranı göstererek "Şurada, altınca kocaman TASARIMLAR yazan dosyanın yanındaki dosya." deyip ona keyifli bir şekilde laf soktum.

Berk benim bu dediğime muzip bir şekilde göz devirip dosyayı açarken "Pardon ya, 3654 tane dosya arasında gözden kaçırmışım. Gerçekten de bir körüm." dediğinde hafifçe gülerek akan burnumu çektim ve "Kapa çeneni, o kadar da çok dosya yok." diye konuştum. Aslında bir yandan haklıydı çünkü bir şeyleri dosyalamayı sevdiğim için aradığın dosyayı bulmak zor oluyordu ama ben artık alışmıştım. Hepsinin yerini zaten ezbere biliyordum.

SAKLAMBAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin