Bölüm 42

836 70 20
                                    

Beraber bir haftayı daha noktalıyoruz canlar, umarım hepiniz güzel bir hafta geçirmişsiniz ve beni kadar yorulmamışsınıdır 😅 Eğer öyleyse hadi biraz kafamızı dağıtalım!
Hepinize iyi okumalar...

Gözlerimi öylece elimde çevirdiğim kaleme dikmişken sabah Sena'nın söylediklerini düşünmeden edemiyordum. Sırf onun dediklerini aklımdan bir türlü çıkmıyor diye bütün gün derslere bile odaklanamamıştım.

"Güneş?"

Ne demek istemişti ki? Bir yanım söylediklerine iyi yönden bakmak istese de sesindeki ima sürekli kendisini gözüme sokuyordu. Neden böyle bir konuda bana imada bulunmuştu?

"Güneeş?"

Ayrıca birinci sınıftan beri Onur'un peşinde konuştuğunu da düşünecek olursak bu duruma bu kadar keyifli bir tepki vermesi normal miydi? Belki de benim bilmediğim bir şey biliyordu. Benim bilmediğim bir şey biliyordu ve bu durumdan fazlasıyla zevk alıyordu. Öylece duruyor, gülümsüyor ve belki de benim bu işi çözmemi bekliyordu.

"Güneş sana diyorum!"

Kolumda hissettiğim temasla yerimde hafifçe sıçrayarak başımı yasladığım elimden kaldırıp karşımdaki mavi gözleri telaş kırıntılarıyla kaplanmış Zeynep'e baktığımda onun yanındaki Cenk'in de bana aynı şekilde baktığını görmek bu durumu garipsememe neden olurken kaşlarımı kaldırarak "Bir şey mi oldu?" diye sordum. Ben Zeynep'ten herhangi bir cevap beklerken ondan önce davranan Cenk "Bir saattir sana sesleniyoruz duymuyor musun?" diye soruma soruyla cevap verdiğinde hafifçe kaşlarımı çattım. Zeynep kolumu dürtene kadar onların yanımdaki varlıklarını bile unutmuştum. Gözüm dersin bitmesine az bir zaman kaldığı için bizi serbest bırakmış olacak ki masasında oturup telefonundan bir şeyler karıştıran biyoloji öğretmenime kayarken tekrar gözlerimi bizimkilere çevirdim ve "Duymadım, dalmışım herhalde." diyerek onların merakını gidermeye çalıştım.

Zeynep halâ üstünden atamadığı endişesi ve çatık kaşlarıyla bana bakarken gün boyunca benimle anca bir iki çift laf etmiş olan Berk diğer iki arkadaşımın aksine daha sakin bir sesle "İyi misin sen? Sabahtan beri dalıp dalıp gidiyorsun, bir şey mi oldu?" diye sorduğunda yalanımı çakmamasını umut ederek başımı iki yana sallayıp "İyiyim, yorgunum sadece biraz." diye onu yanıtladım. Berk'in gözleri hafifçe kısılırken ve göz kenarlarındaki çizgiler kendini ortaya koyarken şu an beni analiz ediyor ve söylediğimin doğruluğunu tartıyor olduğunu bildiğim için onun bu hamlesinden kaçarak "O nasıl yorgunluk öyle? Uyuyor olsa sesimi daha çabuk duyardın." diye söylenen Zeynep'e döndüm.

Bu konunun daha fazla uzamasından kaçmak için bıkkın bir ifadeyle göz devirerek "Yorulmak da mı suç oldu Zeynep?" diye sorduğumda Zeynep tam bana bir cevap daha vermek için ağzını açacaktı ki Cenk onu dirseğiyle dürterek susturdu ve gözleri benimle sevgilisi arasında gidip gelirken "Rahat bıraksana kızı Zeynep, yeni aşık sevgilisini düşünüyordur belki." diyerek bana takılıp imayla sırıttı. Her ne kadar bu konunun Berk'in yanında açılmasından rahatsız olsam da Cenk'in bunu Berk'in bu durumu garipseyip yadırgamaması için, daha açık olmak gerekirse bu duruma alışması için yaptığını bildiğim için hiç bozuntuya vermeden uzanıp koluna hafifçe vurdum ve onu "Kapasana çeneni sen." diye yalancı bir sinirle azarladım.

Cenk ve Zeynep bu konuda birbirlerine bakarak gülüştüğü sırada zil çalınca ve sınıf öğle arası için dağılmaya başlayınca Zeynep de hevesle oturduğu yerden kalktı ve "Hadi kantine gidelim, çok açım ben!" diye konuştu. Onun bu haline gülerek ben de diğerleriyle beraber ayaklandığım sırada Berk Zeynep'e "Daha bir önceki teneffüs acıktım diye koca bir poğaçayı mideye indirmedim mi maymuncuk sen?" diye takılınca Zeynep'in birden değişen yüz ifadesine hepimiz gülerek sınıf kapısına yöneldik. Dışarı çıkarken Zeynep'in kendisi için yaptığı savunmaları sırıtarak dinlerken kapının hemen önünde beni bekleyen Onur'u görünce duraksadım.

SAKLAMBAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin