Bölüm 69

704 67 25
                                    

Bu bölümde finali getiremedim😄 Hep bu bölüm final olacak, diye başlıyorum yazmaya ama sonunda yine hikayeyi bitiremeden bölüm bitiyor. Bu iyi bir şey mi kötü mü emin olamadım ama sanırım siz buna seviniyorsunuzdur 😄 Neyse çok fazla uzatmayayım, bu bölüm mutiye bir şarkı koydum. Bölümde geçmiyor, sadece ben bunu dinleyerek yazdım ve bu şarkı tuhaf bir şekilde sözlerini anlamasan da insanın içine işliyor. Bu yüzden bölümle iyi gideceğini düşündüm. Açmanız gereken herhangi bir yer yok, bölümün istediğiniz yerine dinleyebilirsiniz veya dinlemek zorunda da değilsiniz ama dediğim gibi ben bütün bölümü bu şarkıyı dinleyerek yazdım.
Hepinize iyi okumalar...

Zeynep kaşlarını kaldırarak bir bana bir de yanımda dikilen Berk'e bakıp "Gelmek istemediğinize emin misiniz?" diye sorduğunda kısa bir anlığına Berk'le bakışlarımız kesişirken tekrar Zeynep ve Cenk'e döndüm ve başımı iki yana sallarken "İkimiz de evde boş zaman geçirmeyeli baya oluyor, bugünlük pas geçelim." diye sorusunu yanıtladım. Zeynep anlayışla başını sallarken Cenk sırıtarak kolunu onun omzuna atıp bize ima dolu bir şekilde bakarken "Tabii yeni sevgililerin yalnız kalması lazım biraz." dediğinde Berk ona doğru dişlerinin arasından "Ben senin," diyerek atılırken geçememesi için kapı aralığını daralttım ve bu durumdan zevk alırcasına gülen Cenk'e 'Seni öldürürüm.' bakışlarım eşliğinde "Ev buz gibi oldu be, gidin artık!" diye çıkıştım.

Zeynep gülerek bir elini kaldırıp "Tamam tamam gittik." dedikten sonra Cenk'i bildiğimiz yanağından tutarak sürüklemeye başlayınca kaşlarımı kaldırdım. Cenk doğal olarak canı acıdığı için hafif eğilmiş bir şekilde "Ah Zeynep acıdı, acıdı ama. Tamam bir daha uğraşmayacağım kardeşinle bırak." diyerek Zeynep'in adımlarına eşlik ederken onların arkasından gülerek kapıyı kapatarak Berk'e döndüm. O da bana dönerek "Sanırım bugünü de atlattık ha?" dediğinde o an her ne kadar ona gülümsemek istesem de sıkıntılı bir yüz ifadesiyle başımı olumsuz anlamda salladım ve "Gün bizim için daha yeni başlıyor Atalay." diye konuştum.

Berk'le beraber merdivenlere yöneldiğimizde karamsar bir ifadeyle "Bunu şimdi yapmak istediğinden emin misin?" diye sorduğunda babamın televizyonun karşısında oturduğundan emin olmak için oraya kısa bir bakış atıp merdivenleri çıkmaya başlarken Berk'i başımı sallayarak onayladım ve "Bu işi biran önce açıklığa kavuşturmamız lazım." dedim. O da başını sallayarak beni onaylasa da düşünceli bir ifadeyle basamakları izlemeye devam edince son basamakları da çıkıp duraksayarak ona döndüm.

O da duraksayıp yerden başını kaldırarak bana sorarcasına bakmaya başlayınca ona özür dilercesine baktım ve "Biliyorum, öğreneceğimiz şeyin daha ilk günümüzden her şeyi mahvetmesinden korkuyorsun." diye mırıltılı bir sesle konuştum. Bu durumu sesli bir şekilde dile getirmemle ikimiz arasındaki ortam biraz daha gerilirken derin bir nefes alarak kendimi toplamaya çalıştım ve uzanarak sol elimin parmaklarını onun sağ elinin parmaklarına kenetledim.

Berk bu hareketi benden beklemiyor olacak bir an anlığına gözleri hafiften büyüyüp kaşları kalkarken elimde olmadan kendimi ele veren bir sesle "Ben de korkuyorum." dedim. Bu cümlemle gözlerini ellerimizden alıp bana çevirirken burun direğimin sızladığını hissetsem de sanki buna inatmış gibi gülümsedim ve görüş alanın hafiften buğulanırken başımı iki yana sallayarak "Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar mutluyken her şeyim mahvolmasından ben de korkuyorum." diye devam ettim. Berk bu lafımın üstüne bocalayıp sanki beni teselli etmek istercesine "Güneş--" diye söze girse de lafını bölercesine kafamı kaldırıp daha büyük bir gülümsemeyle baktım ona.

"Ama bu şekilde, ikimizde içimizde bir ukdeyle bunu yürütebilir miyiz ki? Orada, orada bir yerlerde bizim hakkımızda saklı bir gerçek olduğunu bilerek yalanlar ve sırlar üzerine bir ilişki kurabilir miyiz? Kursak bile, ne kadar sağlıklı olur ki bu?"

SAKLAMBAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin