Az önce mükemmel bir dizi bitirdim ve keyfim çok yerimde millet! Hadi ortalığı kasıp kavuralım! Multide; bölüm içerisinde geçecek bir parça var.
Hepinize iyi okumalar...Berk'in arkasındaki yastıkları düzeltirken eve geldiğimizden beri yaklaşık altıncı kez "Rahat mısın? Ağrın var mı?" diye sorduğumda doğal olarak bundan bıkmış olacak ki göz devirerek beni bileğimden yakaladı ve bir çekişte yanındaki boşluğa oturturken "Şunu sormayı bırakır mısın artık?" diye sitem edercesine konuştu. Sorusuna birden gelen afallama yüzünden kısa bir süre cevap veremesem de kendimi elimden geldiğince hızlı bir şekilde toparlayarak tuttuğu bileğimi ondan kurtardım ve saçımı kulağımın arkasına atarken "Tamam, bir daha sormam." diye onu yanıtladım.
Gözleri yüzüme kenetliyken başını sallamakla yetindiğinde ne yapacağımı bilmeyerek etrafıma bakındım ve oturduğum yerden kalkıp terlemiş ellerimi ona fark ettirmeden kotuma silerek boğazımı hafifçe temizledikten sonra gergin bir ifadeyle "Bir şey istiyor musun? Getiriyim mi aşağıdan?" diye sordum. Bu son iki günde Berk'le birden fazla kez yakınlaşmıştık ve en başta her ne kadar ilk önce arkadaşlığımızı düzeltmek konusunda anlaşsak da işlerin planlandığı gibi gitmediğinin farkındaydım. Sanki şu iki günde elimde olmadan ortaya çok farklı bir yanım çıkmıştı. Onu kanlar içinde gördükten sonra... Onu kaybetme korkusuyla bu kadar yakından karşılaştıktan sonra sanki bu korku içimdeki kilitli odaya bir anahtar olmuş ve o odanın kapısını ardına kadar açıp bütün duygularımı ortalığa salmıştı. Bu duygularım ortaya çıkmasıyla da benim kurduğum denge ve mantık üzerine kurulu olan yaklaşım tarzım tamamen yok olmuştu.
Berk tekrar bana isyan dolu gözlerle bakmaya başladığında göz devirerek elimi kaldırdım ve "Tamam tamam, aldım ben cevabı." dedikten sonra yatağının etrafından dolanıp çalışma masasına yöneldim. Tekerlekli sandalyeyi çekerek ona dönük bir şekilde oturduğumda hafiften çattığı kaşlarıyla "Ne yapıyorsun sen?" diye sorunca parmaklarımı kucağımda kenetleyerek kaşlarımı kaldırdım ve "Oturuyorum?" diye sorarcasına konuştum. Neden bu soruyu sorduğunu anlayamamıştım. O da bunu fark etmiş olacak ki kaşlarını biraz daha çattı ve bir eliyle beni gösterirken "Orada mı?" diye başka bir soru sordu. Benim kaşlarım da anlamadığımı belirtircesine çatılırken "Ne diyorsun Berk?" diye sorduğumda eliyle yatağa vurup "Koca yatak bomboş, sen gidip sandalyeye mi oturuyorsun? İki gündür sandalyeden başka bir şeye oturmadın zaten Güneş." diye ağzındaki baklayı sonunda çıkardı.
Sorduğu soruların nedenini anlayıp çattığım kaşlarımı düzelterek rahat bir tavırla omuz silktim ve "Ben iyiyim böyle." dedikten sonra "Hem şimdi bir yerine falan çarparım, canını acıtırım; böyle daha iyi." diye onu yanıtladım. Oysa benim aksime halâ çatık olan kaşlarıyla bana bakmayı sürdürdü ve "Öyle mi? Bütün gece sandalyede oturup iki saatçik uykuyu bile orada geçirdiğin için ağrıyan belin de hemfikir mi seninle?" diye çok bilmiş bir ifadeyle sordu. Onun bu haline yüzümü buruşturarak karşılık verip "Belimin ağrıdığı falan yok." diye fazlasıyla net bir şekilde hissettiğim bu gerçeği reddettiğimde bana kaşlarına kaldırarak 'Yemedim.' dercesine bakınca sıkıntıyla üfledim ve gözlerimi ondan alıp çalışma masasındaki küçük bir rafta bir iki kitapla beraber duran Uğultulu Tepeler'e uzandım.
"Ben iyiyim Berk, hadi uyu da dinlen sen de biraz."
Kitabı elime alıp rastgele bir sayfa açtığımda "İyi falan olmadığını görebiliyorum." diye inatlaşmaya devam edince bıkkın bir ifade ve nefes alışla gözlerimi kitabın sayfalarından ona çevirdim ve "Biraz daha konuşmaya devam edersen seni burada bırakıp gidecek ve başına anneni dikeceğim." diye tehditkar bir ifadeyle konuştum. Tehditimden kocunmak yerine kaşlarını keyifle kaldırıp "Çoktan üçüncü rüyasını görmeye başlamıştır." dediğinde haklı olduğunu bildiğim için başımı eğerek güldüm ve ona kıstığım gözlerimle bilmiş bir bakış atıp kafamı hafifçe sallayarak "Eminim evde uyumayan birini bulabilirim." dedikten sonra tekrar gözlerimi elimdeki favori kitabıma çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLAMBAÇ
Teen FictionHey selam! Ben Güneş, Güneş Esendemir. Ve bu benim hikayem. Hikayem, ben daha ortaokul beşinci sınıftayken çocukluk arkadaşım ve aynı zamanda aşkımın beni bırakıp ailesiyle beraber bu ülkeden ayrılması ve benim o geri dönene kadar onu nasıl beklediğ...