Bölüm 13

1.4K 97 79
                                    

Ben geldim gençlik. Buraya ekleyecek bir şeyim olmadığına göre hadi hep beraber bölüme geçelim. Multide; Mavi Ay var.

Berk hocanın yanımızdan ayrılmasının ardından bizim olduğumuz tarafa gelip elleri ceplerinde bir şekilde bana sırıtarak bakarken hafif çatık kaşlarımla ona baktım ve "Hayır Berk." dedim. Bu peşin cevabım üzerine göz devirip "Boş boş oturacak mısın Güneş? Gel de biraz eğlenelim işte." dediğimde ellerimi hırkamın cebine soktum ve "Ben boş boş oturarak eğlenenlerdenim." diyerek köşedeki ağacıma yöneldim. Daha bir iki adım atmışken arkamdan bir oflama sesi gelirken tam zafer kazandığımı zannedip keyifle sırıtmıştım ki birden önümde biri belirdi.

Şaşkınlıkla aniden önüme geçip eğilerek "Hayatımda gördüğüm en huysuz insansın." diyen ve birden beni omzuna atan Berk'e bakarken büyüyen gözlerimle "Berk!" diye bağırdım. Doğrularak "Efendim?" diye keyifli bir sesle sorduğunda omzundan inmeye çalışarak "Ya manyak mısın sen?! İndirsene beni! Bak herkes bize bakıyor!" diye bağırdım ama o beni her zaman olduğu gibi yine hiç umursamadan tenis kortunun olduğu yere doğru yürümeye başladı ve aynı zamanda da "Çevrendeki insanları umursamayı bırakman gerek." diye bana cevap verdi.

Bahçeden herkes şaşkın şaşkın bize bakarken ve Zeynep ile Cenk arkamızdan kıs kıs gülerken sinirle bacaklarımı salladım ve "İnsanları umursamak mı?! Berk beni canın istediğinde omzuna atamazsın!" diye ona çıkışmaya devam ettim. En azından korta yaklaşmış ve diğerlerini arkamızda bırakmıştık da sesimi artık duymuyorlardı.

Berk'in omzundaki bana rağmen omuz silkmesiyle hafifçe hareket ederken "Biraz olsun eski Güneş olmaya başladığında buna gerek kalmayacak." diyerek birden beni omzunda indirince başımın dönmesiyle ona tutundum. O da kollarını sıkıca belime sarıp "İyi misin?" diye sorduğunda ona kızmaya sonra karar verip gözlerimdeki karartının yok olması için onları hafifçe kırpıştırdım ve Berk'in kollarından destek alırken "Başım döndü." diyerek onu yanıtladım. Görüş alanım kısa bir sürede netleşirken Berk'in elinin sıcaklığını yüzümde hissettiğimde başımı kaldırıp hafif şaşkın elalarımla ona baktım.

Gözlerime samimi bir ifadeyle bakarken bir tutam saçımı narince kulağımın arkasına ittirdi ve çok da yüksek olmayan sesiyle "Özür dilerim, fazla hızlı indirdim." diye konuştu. Yakınımda olmasına garip bir şekilde alıştığım sıcaklığı ve gözlerime kenetli olmasını sanki uzun zamandır bekliyormuşum gibi hissettiğim kahverengi gözleri yine sinirimi bozacak kadar beni rahatsız ederken kendime gelmeye çalışarak hafifçe kaşlarımı çattım ve omzuna vurarak onu kendimden uzaklaştırıp "Omzuna atmaman gerekiyordu zaten Berk!" diye azarladı onu. Beni kendime gelmemden olsa gerek yüzündeki endişe yerini kendini beğenmiş bir sırıtmaya bırakırken bana arkasını dönüp raketlerin olduğu yere yöneldi ve "Sen de bu kadar inatçı olmayı bırakmalsın. Buraya yürüyerek gelebilirdin." dedi.

Arkasını dönüp aldığı raketlerden birini bana doğru atarken onu havada yakaladım ve "Ben böyle biriyim Berk. Bunun için bana istemediğin şeyler zorla yaptıramazsın." dedim. Dediklerime rağmen oynarken telefonum cebimden düşmesin diye hırkamın ceplerinin fermuarlarını çektim. Benim bu söylediklerimin ardından Berk ciddileşip kaşlarını çatarak bana baktı ve "Sen böyle biri değilsin Güneş, sadece böyle olman gerektiğini sanıyorsun ve eğer hatırlarsan sana eski Güneş olmanda yardım edeceğimi söylemiştim." dedi. Ona bir süre sessizce baktıktan sonra yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm ve derin bir nefes vererek "Nasıl yardım edeceksin Berk? Ben bile eski Güneş'in nasıl biri olduğunu hatırlamıyorum. " diye konuştum. Berk'in yüzünden ilk baş garip bir ifade geçtikten sonra her zaman yaptığı gibi omuz silkti ve "Beraber başaracağız işte güzelim." deyip bana arkasını dönerek sahanın ucuna geçti.

SAKLAMBAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin