Selam millet! Bir haftanın sonuna daha geldik ve ben yine sizlerleyim. Öncelikle bir önceki bölümde belirttiğim hastalığımdan ötürü gelen iyi dilekleriniz için hepinize çok teşekkür ediyorum ve kocamaan öpüyorum. İyi ki varsınız! Henüz tamamen iyileşmesem de kendimi baya toparladım ve bu yüzden size her zamanki uzunlukta bir bölüm yazabileceğimi düşünüyorum. Deneyip görelim hadi. Multide; Cenk var.
İyi okumalar...Mumların üflenmesinin hemen ardından eğlenceye dönen çevredeki insanları donuk bir yüz ifadesiyle izlerken ve Berk ile Cenk'in ne yaptığını düşünürken birden gözüm neredeyse masamıza varmış olan Cenk'e takılınca kollarımı masadan çekerek doğruldum. Zeynep de benim bu hamlemle başını kapı tarafına çevirirken yanımıza varmış olan Cenk elindeki ceketi sinirli bir ifadeyle nefes vererek masaya atarcasına bırakınca telaşlı çıkmasına engel olamadığım bir sesle "Berk nerede?" diye sordum. Başını kaldırıp bana baktığında gözlerinde gördüğüm ifade beni beklenmedik bir şekilde bir adım geriletirken anında o ifadeyi gözlerinden sildi ve stresli bir ifadeyle elini saçlarının arasında geçirirken "Bilmiyorum." diyerek sorumu yanıtladı. Ben daha bir şey diyemeden benden önce duruma atılan Zeynep sevgilisine hafif çatık kaşlarıyla bakarak "Ne demek bilmiyorum?" diye sorduğunda ben de merakla ona bakmaya başladım.
Cenk bana kısa bir bakış attıktan sonra gözlerini Zeynep'te sabitleyip "Dışarı çıktığımda çoktan gitmişti, belki çok uzaklaşmamıştır diye etrafa da bakındım ama bulamadım." diyerek gözlerini tekrar bana çevirdiğinde içime dolan endişeyle hızla telefonuma uzandım. Tam rehberden hızlı aramalara girdiğim sırada Cenk bilmiş bir sesle "Onu zaten en az on kere aradım Güneş." diye konuşunca ona hiç bakmadan başımı olumsuz anlamda salladım ve "O zaman bu on birinci olsun." diyerek Berk'in üstüne tıklayıp telefonu kulağıma götürdüm. Cenk benimle alay edercesine gülüp sanki sinirini atmak istiyormuş gibi fıldır fıldır gözlerle etrafa bakınırken beklenenin aksi gerçekleşmedi ve Berk telefonu meşgule atma gereği bile duymadı. İkinci kez şansımı denediğimde de aynı sonuçla karşılaşınca masadan bir adım gerilerek kendimden hiç beklenmeyecek bir şey yaptım ve elimdeki telefonu var gücümle mermer zemine fırlatıp yüksek müzik sayesinde sırıtmayacak bir sesle çığlığı bastım.
Bizim masamıza yakın birkaç masanın gözleri bize dönerken ve Zeynep ile Cenk bana ağızları bir karış açık bir şekilde bakarken güç almak istercesine dirseklerimi yüksek bar masasına dayayıp yüzümü ellerime gömdüm. Göz yaşlarım parmaklarımın arasından masanın beyaz örtüsüne damlarken çıplak omzumda narin bir temas hissettim ve bununla beraber titrek bir iç çekip "Çıkalım buradan Zeynep." diye konuştum. Omzumdaki el hareket ederken kulaklarıma ince bir tonu olan tanıdık ses doldu ve Zeynep'in "Tamam sakin ol, gidelim hadi." demesiyle başımı kaldırıp tekrar dış dünyayla bağlantı kurabildim. Benim başımı kaldırmamla Zeynep geri çekilip yerdeki, kırılsa da parçalara ayrılmamış olan ve yüksek ihtimal bir daha çalışmayacak olan telefonumu alırken ben de adeta bir çocuk gibi iç çekerek ceketimi üstüme geçirdim. Cenk de az önce masaya atarcasına bıraktığı ceketini çevik bir hareketle giyerken başıyla arkamı işaret etti ve hiçbir ifade bulunmayan bir sesle "Gitmeden sevgiline haber ver istersen, merak eder." diye konuştu.
Bu dediği içimdeki uzun zamandır bir köşede sessizce oturmuş bekleyen ve son yedi yılda bütün kontrolümü ele geçiren Güneş'i uyanırken başımı kaldırarak ona baktım. Onun hemen ardından Zeynep, Cenk'e ilk defa yönelttiğini duyduğum bir ses tonuyla "Ceenk!" diye uyarıda bulunurken ben de biraz olsun seri katil gibi bakan gözlerimi normal haline çevirmeye çalışarak "Böyle mi yapacaksın?" diye sordum. Cenk bu durumda biraz olsun gerilemek yerine gayet umursamaz bir ifadeye omuz silkip "Nasıl mı yapacağım?" diye sorduğunda her ne kadar Zeynep "Bunu buradan çıkınca konuşuruz tamam mı?" diyerek araya girmek istese de ona izin vermeyip "Sırf verdiğim bir karardan ötürü, Berk'i seçmediğim için bana sürekli sanki düşmanınmışım gibi bakıp laf mı sokacaksın?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLAMBAÇ
Genç KurguHey selam! Ben Güneş, Güneş Esendemir. Ve bu benim hikayem. Hikayem, ben daha ortaokul beşinci sınıftayken çocukluk arkadaşım ve aynı zamanda aşkımın beni bırakıp ailesiyle beraber bu ülkeden ayrılması ve benim o geri dönene kadar onu nasıl beklediğ...