Bölüm 62

732 70 34
                                    

Bölüm son güne ve hatta saatlere kaldı millet o yüzden hiç oyalanmadan başlıyorum. Umarım yetiştirebilirim. Multide; Zeynepcik var. Düştük mü? Düştük.
İyi okumalaar...

Deri ceketimi üstüme geçirdiğim sırada Berk "Aralığın ortasındayız Güneş, o ceketle donarsın." diye uyarıda bulunca üstümü düzeltirken "Evden çıkıp arabaya bineceğim, oradan da AVM'ye gideceğiz Berk. Dışarıda yürüyüşe çıkmıyoruz ki." diye onu yanıtladım ve aynamın karşısına geçerek son kez kendime bir çeki düzen verdim. Bu sırada Berk de ayaklanıp arka sol çaprazımda dikilirken bana aynadan bakarak "Yine de hava soğuk, hasta olacaksın." dediğinde ona dönerek tebessüm ettim ve "Bir şey olmaz merak etme." dedikten sonra odayı dolduran bildirim sesiyle yatağın üstüne attığım telefonuma yöneldim.

Telefonu elime aldığımda mesajın Zeynep'ten olduğunu görünce "Zeynep beş dakikaya burada." diyerek masamın üstüne bıraktığım çantamı alarak omzuma taktım. Telefonu da çantama koyduğum sırada Berk "Bunu ne zaman yaptın?" diye sorunca kaşlarımı kaldırarak ona dönüp "Neyi?" diye sordum. Yanına doğru adımladığımda uzanıp kitaplığımdaki çerçeveyi alınca köşesine yerleştirdiğim küçük resmi kastettiğini anlayarak "Ha o mu?" dedim. "Dün çıkartmıştım." Berk geniş bir gülümsemeyle resimlere bakarken başını bana çevirip "Güzel olmuş." deyince onu başımı sallayarak onayladım ve gözlerim resimlere dönerken iç çekerek "Şu iki resim arasında dokuz yıl olduğuna inanamıyorum." diye konuştum.

O da başını sallayarak beni onaylarken "Sanki dünmüş gibi." dediğinde aynı şekilde ben de başımı salladım ve "Oysa değişen çok şey var." diye mırıldandım. Ben şu bir ayda başımdan geçen onca şeyi düşünürken Berk'in de başı bana dönünce bu halimi fark etmemesi için kendimi toparladım ve uzanıp eklindeki çerçeveyi alarak "Hadi ben çıkıyorum, Zeynepler birazdan burada olur." diyerek çerçeveyi raftaki yerine yerleştirdim. Berk'e arkamı dönüp kapıya yöneldiğimde birden değişen ses tonuyla "Hayırdır, pek bir heveslisin." diye konuşunca gülmemek için kendimi zor tutarak omzumun üstünden ona döndüm ve gayet normal bir şekilde omuz silkip "Sadece onları bekletmek istemiyorum." dedim.

Kapıyı açmadan hemen önce kaşlarını kaldırarak "Tek neden bu yani?" diye sorduğunda sırıtarak merdivenlere yöneldim ve o da kapıyı kapatıp peşimden gelirken "Belki biraz da Zeynep'in yere göğe sığdıramadığı kuzenini merak ediyorumdur." diyerek basamakları inmeye başladım.

Allah'ım Berk'le uğraşmak aşırı zevk veriyordu!

Beraber merdivenleri inerken çattığı kaşlarıyla "Sen sanki bu çocukla pek bir ilgileniyorsun?" diye sorarcasına konuştuğunda sırf onu biraz daha gıcık etmek için sorusunu yanıtsız bırakmıştım ki son basamağı da indiğimiz sırada birden beni kolumdan tutarak kendine çevirdi. Ben beklemediğim bu hareket üzerine ona gözlerimi kırpıştırarak bakarken "Güneş cevap versene." deyince gayet rahat bir tavırla "Ne? Merak ediyorum çocuğu." diye yanıtladım onu. Bu sırada gülmemek için kendimi tutarken kaşlarını daha da çatarak "Uzak dur bence sen bu çocuktan." deyince kaşlarımı kaldırarak "Neden?" diye sordum.Bir hızla cevap vermek için tekrar ağzını açmışken duraksayıp ardından da "En son bu işlere girdiğinde başına neler geldiğini unuttun herhalde." deyince kolumu yavaşça ondan çekerek göz devirdim ve "Her erkek Onur gibi şerefsiz değil Berk." diyerek ona arkamı döndüm.

İlerlemek için daha bir adım atamadan tekrar beni kendine çevirip "Ama çoğu öyle." dedikten sonra sanki aklıma bir şey gelmiş gibi işaret parmağını kaldırdı ve "Ben en iyisi sizinle geleyim, çocuğun kötü bir niyeti varsa yanınızda biri olsun." diye bir fikir sundu. Bu duruma hafiften gülerek "Çocuk Zeynep'in kuzeni Berk, nasıl bir kötü niyeti olabilir Allah aşkına?" diye cevap beklemeyen bir soru sorduğumda huysuz bir çocuk gibi kaşlarını çatmayı sürdürerek "Ama senin kuzenin değil." deyince daha fazla dayanamayıp bir kahkaha attım ve ona keyifle kaldırdığım kaşlarımla bakarken "Sen sanki biraz kıskançlık mı yapıyorsun?" diye sordum. Bu durum fazlasıyla bariz olsa da anında tuttuğu kolumu bırakıp "Hayır, ne alakası var?" diye gözlerini kaçırarak inkar edince inanmadığımı belli eder bir şekilde başımı olumu anlamda salladım ve "Sen öyle diyorsan." dedikten sonra oturma odasına yöneldim.

SAKLAMBAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin