Bölüm 2

2.1K 133 50
                                    

Ve işte multide; benim Güneş için seçtiğim canım Holland'ım var 😍
Hepinize iyi okumalar...

Eve girip direkt odama yöneldiğimde Safiye abla arkamdan "Direkt banyoya!" diye bağırdı. Onun bu anaç tavırlarıyla gülerek "Tamam!" diye bağırdım ve koşarak merdivenleri çıkıp odama daldım. Alnımdaki teri silip kısa bir an telefonumu kontrol ettiğimden Zeynep'ten iki cevapsız arama olduğunu görünce "Bu kız neden benim peşimi bırakmıyor?" diye söylenerek telefonu öylece bırakıp banyoya girdim.

Zeynep sınıf arkadaşlarımdan biriydi ve tatlı bir kız olsa da beni biraz fazla zorluyordu. Öyle çok kötü bir sınıfım yoktu. Az çok herkes birbiriyle anlaşırdı ama ben pek onlara katılmazdım. Berk gittikten sonra bir daha yakın bir arkadaş edinmemiştim o da gider diye ki halâ da aynı fikirdeydim. Benim en yakınım olmasına rağmen Berk bile hayatımdan çıkmışken her arkadaşımla yolum elbet bir gün ayrılacaktı ve ben kesinlikle onlar için de kendimi üzmeyi düşünmüyordum. Bu yüzden en son beşinci sınıfta bir sıra arkadaşım olmuş -o da Berk'ti zaten- ve en son o zaman arkadaşlarımla toplanıp herhangi bir aktivite yapmıştım.

Çevremdeki çoğu insan sırf bu yüzden beni içine kapanık, somurtkan ve huysuz bir insan olarak bilirdi. Aslında onlara bir yandan hak veriyordum. Sadece mahallesindeki küçük çocuklarla arkadaşlık eden ve sınıfta zorunda kalmadığı sürece konuşmayan bir kız onlara biraz garip geliyordu. Zeynep hariç. O kız diğerlerinden çok farklıydı. İster istemez sınıftaki herkesle zamanı geldiğinde diyalog kuruyordum. Hatta çok nadir muhabbet bile ediyordum ama bu Zeynep'e yetmiyor ve beni daha girişken yapmak için uğraşıp duruyor, derste arkasını dönüp laf atıp espriler yapıyordu. Ona bir keresinde neden beni bu kadar zorladığını sorduğumda bana aslında böyle biri olmadığımı, sadece birine güvenmek istemediğimi söylemişti. Zeynep'in bu bilmiş tavırları ve sürekli beni arkadaş ortamlarına davet etmesine sinir olsam da açık ara farkla sınıfta en sevdiğim kişi de oydu. Hatta samimiyetine gerçekten inandığım tek kişi oydu.

Hızlı bir duşun ardından odama döndüm ve bugün  ve yarın boyunca evde pineklemekten daha farklı bir aktivite yapmayacağımı bildiğim için üzerime geceliklerimi geçirdim. Saçlarımı havluyla elimden geldiğince kuruttuktan sonra kendi halime bıraktım ve kapıyı açık bıraktığım için uçuşan tül perde gözüme takılırken oraya doğru yöneldim. Perdeyi sonuna kadar açıp çıplak ayaklarımı yine soğuk mermer zeminle buluşturduktan sonra içimden bir titreme geçerken gözlerimi iki balkonun çatısı arasından gökyüzüne diktim.

Bulutlu gökyüzüne bakılırsa bu akşam kesinlikle yağmur yağacaktı. Güzel.

İçeri girerek bu sefer sürgülü kapıyı da kapattım ve tül perdenin üstüne kalın, su yeşili perdemi de çekerek çalışma masama geçip Zeynep'e beni neden aradığını soran bir mesaj attım. En fazla bir dakika sonra cevap gelirken mesajlar kısmına geri dönerek ne yazdığına baktım.

Kimden: ZEYNEP PARLAK
Yarın kızlarla bir yerlere gitmeyi düşünüyoruz. Seni de çağırmak istemiştim.

Mesajına göz devirerek "Sanki gelmeyeceğimi bilmiyorsun." diye mırıldanarak ona cevap yazdım.

Kime: ZEYNEP PARLAK
Yarın müsait değilim, beni saymayın.

Evet ona ufak bir beyaz yalan söylemiştim. Büyük ihtimal yarın yatağımdan bile çıkmayacaktım ama bunun onu bilmesine gerek yoktu değil mi? Dediğim gibi bazen fazla zorlayıcı biri olsa bile o da dahil hiç kimsenin kalbini kırmak istemezdim.

Beni düşüncelerimden ayıran şey telefonuma gelen bildirim olurken boşluğa dalmış gözlerimi ekrana dikip mesaja baktım.

Kimden: ZEYNEP PARLAK
Yani gelmek istemiyorsun. Anladım ben 👍🏻😏

SAKLAMBAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin