İşte o bölüm gelip çatı. Sizinle beraber bambaşka bir hikayenin daha sonuna geldik. Umarım burada benimle olduğunuz süre boyunca siz de benim gibi bu hikayeden keyif almışsınızdır. Son bölümlerde bol bol konuştuğum için bu bölümde size ne demek gerektiğinden emin olamıyorum o yüzden direkt bölüme geçeceğim. Sadece, hepinize burada benimle olduğunuz için teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Multide; Güneş Esendemir.
İyi okumalar canlarım...Sanki kafam suyun altındaymış gibi duyduğum tek şey uzaktan gelen bir uğultuyken sanki biri suyun üstünden bana adımı sesleniyor ve beni yanına çağırıyordu. Gözlerim öylece olduğu yere dalmışken ve Berk'le son zamanlarda yaşadığımız her şey ardı ardına gözlerimin önünden geçerken kolumda hissettiğim temasla adımı haykıran ses yükselince istemsizce irkilerek hemen sağımda kalan Berk'e döndüm. Onun gözlerinde de en az benimki kadar ağır bir enkaz varken dikkatimi çekmesiyle bu sefer kısık bir sesle "Güneş." diye fısıldayınca sanki sesindeki acı bıçak gibi kalbime saplanarak beni kendime getirdi ve farkına vardığım gerçeklikle beni bir iki adım gerilemeye zorladı.
Berk'in koluma dokunan eli benim bu hamlemle adeta ağır çekimde aşağı düşerken ona bakmak için kendimi zorlayarak "B-ben," diye kekeledim. "Benim gitmem lazım." Ardından bir cevap beklemeden adeta bulunduğum ortamdan kaçarcasına merdivenlere doğru koşmaya başladığımda annem ve Belgin ablanın arkamdan seslendiğini duydum ama belki de o an en çok ihtiyacım olan ses yoktu aralarında. Berk'in sesi yoktu. Bana gitme demiyordu. Beni durdurmuyordu...
Soluk soluğa odama girip arkamdan kapattığım kapıya yaslandığımda adeta göğüs kafesimde bir el kalbimi parçalamak istercesine sıkıyordu. Sağ elimi sıkışan göğsüne bastırıp derin bir nefes alarak kendimi zar zor yatağa attığımda ayaklarımı kendime çekerek kollarımı kırdığım dizlerime sardım ve dolu olsalar da bir damla bile akmayan gözlerimi karşımdaki makyaj masamın aynasına diktim. Derin nefesler alarak kendimi toparlamaya çalıştığım sırada üstümdeki hırkadan burnuma Berk'in kokusu dolunca bu sanki beni tetiklemiş gibi birden gözyaşlarımı boşalttım. Ağzımdan çıkan hıçkırıklara dahi engel olmadan bağıra bağıra ağlarken üstümdeki Berk'in hırkasına daha da sarılarak sordum kendi kendime.
Neden? Neden ben? Neden benim hayatım? Böyle at üst olmuş, her taşın altından bir sır, bir yalan ve bilinmeyen bir gerçek çıkan hayat neden benim hayatım? Neden ben de diğer yaşıtlarım gibi sıradan, bazen eğlenceli bazen ise oturup duvara boş boş bakacak kadar sıkıcı bir hayat yaşayamıyorum? Neden benim boş gözlerim duvara her dikildiğinde içimde her seferinde tarifi imkansız bir acı bulunuyor? Neden ben de bir kez olsun herkes gibi sıradan olamıyorum? Neden kendi hayatımı yaşayıp kendi istediklerimi gerçekleştiremiyorum? Neden en özgür olduğumu düşündüğüm bir anda bile bir kuklaymışımçasına ailemin beni yönlendirmek için iplerimden tuttuğunu hissediyorum. Ben, ben neden en mutlu olduğum zamanlarda, benim için en değerli kişiyi her seferinde böyle büyük bir acıyla kaybediyorum?
Kafamda ardı arkası kesilmeyen bir çok soruyu susturan ses kapımdan gelirken başımı çevirip oraya baktığımda hiçbir şey demeden içeri giren Berk'i gördüm. Onu görmek bir yandan sanki her şey düzelecekmiş gibi hissettirirken diğer yandan bana hatırlattığı gerçeklerle içimdeki hırçın okyanusun dalgalarının daha da büyüyüp beni yutmasına sebep olurken Berk bana hiçbir şey demeden gelip tam karşımda durunca ıslak yanaklarımla başımı kaldırıp ona baktım. Göz göze geldiğimizde tuttuğum nefesimle ne diyeceğini beklediğim sırada o bir şey demek yerine bana sadece düşünceli gözlerle öylece bakınca burada olup olmamaktan emin bile olmadığını düşündüm ister istemez.
Belki de buraya gelip beni teselli etmeyi kendine bir görev biliyordu. Belki de istemediği halde bu yüzden buradaydı çünkü ona kendi başına yemek yeyip, kendi odasında tek başına uyumasından önce beni koruması öğretilmişti. Benim yanımda olması, benimle ilgilenmesi, beni dışarıdaki kötülüklerden koruması, benim üzülmeme izin vermemesi ver her ihtiyacım olduğu zaman benim yanımda olması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLAMBAÇ
Teen FictionHey selam! Ben Güneş, Güneş Esendemir. Ve bu benim hikayem. Hikayem, ben daha ortaokul beşinci sınıftayken çocukluk arkadaşım ve aynı zamanda aşkımın beni bırakıp ailesiyle beraber bu ülkeden ayrılması ve benim o geri dönene kadar onu nasıl beklediğ...