Birkaç dakika birşey demeden Mert'e baktık. Sonra dayanamadı ve dedi:
- Ee, neden böyle bakıyorsunuz?
- Mert, sen ciddi misin?- dedim sakin bir şekilde.
- Hem de hiç olmadığım kadar.
- Ama neden?- Onu anlamaya çalışıyordum.
- Arslan üniversitesi diyoruz ağzımızda. Hem sen de orayı seçmişsin, beraber okuruz.
- Mert, bizimle kafa mı buluyorsun sen? Sen herzaman Demirel üniversitesini istedin. Hatta ikiniz de onu istediniz. Birden bire düşüncelerinizi değiştirmeniz sizce de çok ani olmadı mı?- Esma sinirle dedi. Ben Mert'e bakıyordum ve o da benden gözünü kaçırıyordu.
- Demirel üniversitesinden daha iyi ve burada büyütülecek hiçbir şey yok, kızlar. Hem Kayla ile de birlikte olucam, daha iyi. Arslan üniversitesini tercih ediyorum ve size de saygı duymak kalıyor.- dedi ve masadan kalktı. Tepkimiz karşısında kırgın gibi görünüyordu. Bana son kez bakış atdı ve sonra gitdi. Esma ile bir-birimize baktık.
Ah çektim ve arkasından hızla gitdim. Ona seslendim. İlkinde durmasa da ikincide durdu. Yavaşca geri döndü ve dedi:
- Ne?
Yanına gitdim ve dedim:
- Ya Mert, özür dilerim, tamam mı? Öyle tepki vermemeli idim. Kendimi aptal gibi hiss ediyorum çünki benim için öyle yaptığını düşündüm.- Gözümü devirdim.
Elimden tutdu ve dedi:
- Senin için de yapıyorum.
Yüzüne baktım ve bana gülümsüyordu. Ben de hafif gülümsedim ve aniden ona sarıldım. Birkaç saniye şaşırdı ama sonra o da bana karşılık verdi.Cevaplar çıkana kadarki 10 günde onlarla görüşüyor, sohbet ediyordum. En çok da Esma ile. Ayrılacaktık ve kendimi kötü hiss ediyordum. Bunun için de elimden geldiği kadar çok vakit geçiriyordum. Aslında mesafeler ayırsa da arada yine buluşacaktık. Ama az vakit geçire bilecektik.
Koray'ı o günlerde sık sık gördüm. Benimle pek konuşmuyordu ama arada selam veriyor ve gülümsüyordu. Ne de yakışırdı ona gülümsemek ve gülmek...
Ve son gün...
Bugün cevaplar çıkacaktı. Bir ayımı anlatdım. Şimdi ise cevaplar çıkan günde idim. Sabah erkenden uyandım ve hemen Mert'i aradım. Cevapların bir saate çıkacağını söyledi. Heyecandan ne yapacağımı bilemiyordum resmen. Vakit geçmiyordu. Ne bitmek bilmezdi bu bir saat. 10 dakika kalmıştı ve Esma da Mert de bizim eve gelmişlerdi. Bilgisayarı açmış başında bekliyorduk. Esma heyecandan elimi tutmuştu. Mert bize göre daha sakindi. Annem de heyecanlı bir şekilde başımızın üzerinde idi. Esma heyecanla dedi:
- Ee, cevaplar neden çıkmıyor?
-Birazdan çıkar işte. Biraz sakinleş.- Mert dedi.
Ben gözümü ekrandan ayıramıyordum.Ve sayfamı yüzüncü defa yenilediğimde cevapların çıktığını gördüm. Kalbim ağzımdan çıkacak gibi idi. Ve işte o an. Bilgisayara baka kalmıştım. Annem bana dokundu ve dedi:
- Kızım, ne oldu?!
Ben anneme bakmadan ayağa kalktım ve dedim:
- En yüksek toplayanlara girmişim!Esma ve annem çok sevindiler ve bana sarıldılar. Sevinçten ağlamak üzere idim. Sonra Mert bana sarıldı ve tebrik etdi. Esma hemen kendi sayfasına girdi ve az topladığını gördü. İstediği üniversiteye kabul olmuştu ama zar zor. Yine de kabul olmuştu diye çok sevindi ve yine sarıldık. Mert de arkasından baktı ve onunkinde daha büyük bir şok yaşadık. O da benim gibi en yüksek toplayanlara girmişti ve benden bile yüksek toplamıştı. Aramızdaki fark çok azdı ama yine de benden çok toplamıştı. Onun adına da çok sevindim ve tebrik ederek bir daha sarıldım. Hepimiz çok sevinçli idik ve o an Arslan üniversitesinin bana daha iyi geleceğini düşündüm. Koray'dan ne kadar uzak kalırsam onu unutmam o kadar kolay olurdu diye düşünüyordum.
Herşey çok güzeldi...
Kendimize geldikten sonra Mert ve Esma ailelerine müjdeli haberi vermeye gitdiler. Akşama kadar tüm arkadaşlarım arayıp beni tebrik etmişlerdi çünki en yüksek toplayan 100 öğrencinin isimlerini paylaşmışlardı ve benim adım da en önlerdeydi. Hayatımda en mutlu olduğum gün ola bilirdi.
Akşam babamla İstanbul işlerini konuşmaya başladık. Ne de olsa kısa sürede gidecekdim. Mert de benimle gelecekdi ve tanıdık birilerinin olması harika idi. Babam dedi:
- Sen yurtda kalıcaksın, değil mi?
- Evet, üniversite öyle güzel ki, başka yerlerden gelen öğrenciler için yurtu bile var. Üniversiteden 10 dakika uzakta kızlar için de erkekler için ayrı yurtları var. Ama bir-birlerine yakınlar. Mert'le sık-sık karşılaşacağım. İnternetde araştırdım. Baba, görmen gerek, öyle güzel bir yerki.
Babam hiçbir şey söylemedi. Gönlü halen gitmeme razı değildi ama artık izin vermişti.İki gün sonra İstanbul'a Arslan üniversitesinin yurduna gidecektim. O gece mutlu bir şekilde yatağıma yatdım ve instagramda gezinmeye başladım. Aniden bana Koray'dan mesaj geldi. Heyecandan telefonu yüzüme saldım. Sonra yatağımda oturur pozisyon aldım ve mesajı açtım. “Aşağı insene.” Mesaja birkaç saniye öylece baka kaldım. Beni aşağı çağırıyordu resmen. Cevap vermedim ve hava sıcak olduğu için hiçbir şey giymeden pijamalarımla aşağı indim. Penceremin altındaydı yine. İkinci defasıydı bu ve babama yakalanmamıştı. Babam yakalasa sevgili olduğumuzu düşünürdü ve bunu hiç istemezdim. Elini cebine koymuş ve duvara yaslanmıştı.
- Eve daha yeni gelmiştim ve Esma'dan müjdeli haberi duydum. Tebrikler!
- Sen zaten eve geç gelirsen en son öğrenen olursun.- Eve geç gelme sebebini biliyordum ve bu beni sinir etmişti. Yüzümü yana çevirerek sinirle sessiz bir şekilde söyledim.
- Efendim?
- Sağ ol diyordum.- yalandan gülümsedim.
- Hayır, sen başka birşey söyledin.- Yüzünde ciddi bir ifade vardı.
Anlamamış gibi davranmaya çalıştım ama yalan söylemekte berbatdım. Gözümü kaçırarak, “Birşey demedim, ne alaka?” dedim.
- Kaylaaa?
- Ya ne var?!- Sinirle çıkıştım.
- Sen geç tebrik etmeme falan mı kızdın?
- Yoo, ne alaka? Yani sadece en yakın arkadaşlarım falan ilk tebrik eder. Seninle ne kadar yakınız ki, hemencik tebrik edesin, değil mi?
Bana dikkatle baktı ve dedi:
- Evet, biz o kadar da yakın olmadığımız için hemen tebrik etmeme gerek yoktu.
İfadesiz bir şekilde bana baktı ve ben de gözlerimi ona diktim.
- Hem kendi ablanınkini bile geç öğrendin.- Suçlar gibi söyledim.
Bana dikkatle baktı bu sefer.
- Öyle oldu, evet. Neyse, ben gideyim, birkaç işim var.
- Tabi var.- Gözlerimi devirdim ve kısık sesle söyledim.
- Ne dedin, ne dedin?- dedi bu sefer ciddi bir şekilde ama merakla sordu.
Ben duyacağını düşünmemiştim ve içimden, “Lanet olsun!” dedim.
- Hiiç, iyi geceler dedim.
- Hayır, öyle demedin. Sen sabahtan beri bi garipsin, iyi misin sen, Kayla?!
- Sen fazla abartdın ama.- Kollarımı göğsümde birleştirdim sinirle. Ömrümde ilk defa kavga edicektik galiba.
- Neden bana böyle davranıyorsun? O gün de geldiğim an gitdin zaten.- Anlamıyordu. Tabi anlamayacaktı. Ben bile anlamıyordumki kendimi.
Gözümü başka yere dikerek “Seninle alakadar olmadığını söylemiştim.” dedim.
- Öyleyse bu tavrın ne?- Sesini kaldırdı.
O kadar sinirlendim ki, önüne geçerek bağırdım:
- Ya sen neden benim hareketlerimi dert ediyorsun ki?! Neden herşey seninle ilgili olsunki?!- Ki, onunla ilgiliydi zaten...
Şaşırarak bana baktı ve şaşırdığını göstermemeğe çalıştı. Ne de olsa beni ilk defa böyle görüyordu.
Aniden kapımız açıldı ve babam dışarı çıktı. Sesimizi duymuş olmalıydı. Gözlerim büyüdü ve hemen onu kolundan çekerek duvarın kenarına itdim. Şok oldu ve tam ağzını açacakken elimle ağzını tutdum ve diğer elimle sus işareti yaptım. Babam olduğunu anladı çünki babamı tanırdı. Başını anlamış şekilde salladı ve elimi indirdi. Babam bakınıp içeri geçti. Aramızda çok az mesafe vardı ve bana bakıyordu. Gözümü kaçırarak geri çekildim ve “İyi geceler, Koray ” dedim ve koşarak arka kapıya gitdim.Odama gitdiğimde halen az önce olanların şokundaydım. Koray ile hiçbir zaman etmediğim bir şekilde konuşmuştum. İlk defa sinirimi ve kırgınlığımı belli etmiştim. Ve o da buna çok şaşırmıştı. Ben bile kendime şaşırmıştım. Çünki kıskanıyordum. Herşeyden çok onu kıskanıyordum...
Ama unutmam gerektiğini biliyordum. Zaten onun için Arslan üniversitesine gidecektim ya. Ondan uzağa. Ama kararlıydım işte. Onu unutacaktım ve ne kadar zor olsa da hayallerimin imkansız olduğunu kabul edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA
Teen FictionBaşlangıç tarihi: [30.10.2019] Bitiş tarihi: [16.03.2020] ★ Eğer aşk karşılıklı olsaydı, tek taraflı aşkın en iyi aşk olduğunu inkar ederdi... Tek taraflı aşk yaşayan dünyada binlerce insan var belki. Onlardan biri de Kayla Aksel. Yıllarca sevdiği...