Sabah erkenden uyandım. Kızlar daha uyanmamıştılar. Sessizce odadan çıktım ve banyo yaptım. Saçlarımı kurutduktan sonra odaya geri döndüm ve kızlar uyanmıştılar. Merve bana baktı ve dedi:
- Günaydın.
Gülümsedim ve ikisini de “günaydın” dedim. Sonra Simay bana gülümsedi ve dedi:
- Ya, bi şey diyeceğim, sen çok güzelsin ya.
Gülümsedim ve dedim:
- Teşekkür ederim! Siz de güzelsiniz.
- Yo, sen harbiden güzelsin.
Merve anlamlı bir şekilde Simay'a baktı ve dedi:
- Bu güzellikle Gamze'nin elinden Emir'i aldığını düşünsene, mümkün yani.
Kaşlarımı çatdım ve ona baktım.
- Neden sürekli Emir ismini duyuyorum acaba?!
İkisi de bana baktılar ve Merve hafif gülerek dedi:
- Sakin ol prenses! Şaka yapıyordum.
- Ne kadar güzel olduğunu söylemek istedi sadece.
Fazla tepki verdiğimi düşünerek kendime kızdım ve dedim:
- Kusura bakmayın, şu aralar Emir adını çok duyuyorum da. Bıktım yani şu isimden.
Merve güldü ve dedi:
- Dün bir bu gün iki ne çabuk bıktın? Daha yıllarca onun ismini bolca duyucaksın.
- Sadece olarak çok kalpsiz.
- Aa, sen parti olayını duydun.- Simay dedi.- Emir böyledir işte. Kalpsiz ve duygusuz. Aşırı yakışıklı olsa da çok kaba.
- Kaba?- Anlamayarak sordum.
- Evet, üniversitede kaç kişiyi gözü yaşlı bıraktı biliyor musun?!- Merve dedi.- Onun için kızlar sadece bir oyuncaktır. Hatta ismini bilmedikleri ile bile vakit geçirir, öyle birisi işte. Partileri ile meşhurdur ama. Babası milyoner tabi. O da babasının parasını ora bura harcamakta.
- Kızlarla vakit geçire bilir ama bu karşılıklı bir istek. Kızlar kullanıldığını bile-bile ister.- Simay dedi.
Gözümü devirdim ve dedim:
- O kadar mı yakışıklı?
- Evet.- Merve kafasını üzgün bir şekilde aşağı eğdi. Ben neden böyle yaptığını anlamadan Merve'ye baktım ve sonra Simay'a baktım. Çok sessizce, “sonra söylerim” dedi. Ben de kurcalamadım ama Merve'nin de Emir'le bir olay yaşadığını anladım.
Simay konuyu değişmek amaçlı dedi:
- Ama Gamze dediğimiz kızla takılır daha çok. İnana biliyor musun?! Emir'le takılıyor diye kendisini onun sevgilisi, buraların da kraliçesi sanıyor.
Küçümseyerek güldüm ve dedim:
- Ne yani? Sevgili değiller mi?
- Emir kimse ile sevgili olmaz.- Merve dedi.- Sadece takılır. Bazılarının ömrü bir gün, bazılarınınki de 1 hafta olur.
- Görünüşe bakılırsa bu kızın ömrü biraz uzamış.- Yine küçümseyerek güldüm.
- Belki de hoşlanıyordur.- Merve yine üzülerek dedi.
- Annesine karşı bile kalpsiz olan birinin bir kıza karşı ne kadar kalpli ola bileceğini düşünüyorsun?!- Neden bilmem ama Merve'yi rahatlatacağımı düşünerek elimden geldiğince ciddi görünmeye çalıştım ki, dediklerim doğru idi zaten.
- Doğru söylüyorsun.- Merve ifadesizce dedi.
- Aa, ne kadar konuştuk şu çocuktan. Konuyu bir daha açmamak üzere kapatalım bence.- Dedim.
- Evet, ilk derse gecikmeyelim. Hadi, kalk Merve, hazırlanalım.
- Tamam anneciğim.- Merve gülerek dedi.
Hepimiz güldük ve hazırlanmaya başladık.Üniversite girdiğimde kızlara dedim:
- Beni yalnız bırakmayın kaybola bilirim.
İkisi de güldü. Sonra Simay koluma dokundu ve kafasıyla bir yeri işare etdi. Baktım ve bir kız grubunu gördüm. Simay anlamadığımı görünce dedi:
- İşte aralarındaki o gülen ve yüzüne bir ton makyaj çekmiş kız, Gamze.
Ben baktığımsa küçük çaplı bir şaşkınlık geçirdim çünki bu kız ona çarptığım kızdı. Daha ilk günden kendime düşman edinerek rekor kırmak bir yana, üniversitenin gözdesini düşman edinmiştim. Uğraşılacak işim olucaktı desene. Yüzümü buruşturarak kızlara döndüm ve dedim:
- Lütfen o olmasın!
Önce bir-birlerine baktılar sonra da bana baktılar. Merve dedi:
- Neden ki?
- Kavga etdiğim kız bu. Ben de neden benim yanımda kraliyyet ailesinden gelmiş gibi konuşuyordu diye düşünüyordum.
- Kendine harika bir düşman edindin, aferin!- Merve güldü.
Simay ona göz devirdi ve dedi:
- Merak etme ya, seninle uğraşmaz o. Kendince bizi “alt tabakadan” hesab eder.
- Nedenmiş o? Kendisi çok mu zengin?
- Gelicek kocası çok zengin.- Merve alaycı bir şekilde gülerek dedi.
- Hayır ya, kendisi de zengin.- Simay dedi.
- Ne kadar zengin olursa olsun bizi böyle dışlamaya hakkı yok. Biliyor musun? Ben buraya okumaya geldim ve böyle tiplere hiç vakit ayıramam.
- Hah şöyle, bir an böyle tiplerle kavga ederim falan diyeceğini düşündüm.- Simay dedi.
Merve kollarını göğsünde birleştirdi ve dedi:
- Hah, çok sıkıcısınız kızlar.
Simay ona dil çıkardı ve benim koluma girdi. Güldük ve sınıflarımıza gitdik. Merve ile aynı sınıftaydık ama Simay'ın ilk dersi ayrı yerde idi. Öğretmen geldi ve derse başladık. Önce biraz kendisinden bahs etdi yeni gelenlere. 40 yaşlarında güzel giyimli ve akıllı bir insana benziyordu. Bir kaç soru verdi ve benim için hepsi kolaydı. Hepsinde elimi kaldırdım ve hepsini bilmem onu sevindirmiş ve şaşırtmıştı. 2 ders sonra Mert'i üniversitenin kafesinde beni beklemesini söyledim. Orayı bulmak çok zor olmadı. Herkes oraya gidiyordu zaten. Kafe restoran gibi idi sanki. Heryer kalabalık olsa da sessizdi. İnsanlar konuşsa da sessiz bir şekilde konuşuyorlardı. En azından medeniyet vardı. Etraf da çok temiz ve güzeldi. Herkes Emir'in gelicek haftaki partisinden bahs ediyordu. Aslında herkes bunun doğru olmadığını biliyordu ama parti adını duyunca ölü de diri de unutuluyordu. Mert'in geldiğini fark etmeden telefonda Esma ile mesajlaşıyordum. Heryerin resmini çekmemi istiyordu ve ben de internet baka bileceğini söylüyordum. Oda arkadaşlarımı ondan daha çok sevmememi söylüyordu.Önüme bir şeyin koyulduğunu gördüğümde kafamı kaldırdım ve önümde güzel papatyaları gördüm. Hemen gülümsedim ve Mert'e baktım. Önümde oturmuş bana gülümsüyordu. Papatyalara dokunarak dedim:
- Yaa, canım Mert'im benim. Teşekkür ederim!
- Bir şey değil. Onları çok sevdiğini biliyorum. Kendini yalnız hiss etme diye.
- Zaten yalnız hiss etmiyorum.
- Ee arkadaşlar edin mi?
- Henüz sadece iki tane. O da oda arkadaşlarım. Daha yeni kimse ile tanışmadım. Ya sen?
- Birkaç erkekle tanıştım.
- Ya kızlarla?- Göz kırptım.
Yüzü düştü ve gözünü benden çekti.
- Tanışırım bi ara.
- Ne oldu ya? Kötü birşey mi söyledim?
- Hayır, boşver.- Gülümsedi ama içten değildi. Sadece onun da aşık ola bileceği birinin olmasını istiyordum. Kendimi bildim bileli kızlardan konuşmaz bile. Ara sıra Esma ile onu kızdırmak için konuşuruz o kadar.
Kendimize çay aldık. Mert telefonunda birşeyle uğraşırken etrafdakileri inceledim ben de. Birkaç erkek ben tarafa bakarak konuşuyordu ve bu beni rahatsız etmeye başlamıştı. Mert'e dedim:
- Kalkalım mı?
- Tamam.- Mert ısrar etmedi ve kalktık.
Derslerden sonra da kendi odama gitdim. Kızlar Emir'in partisine ne giyeceklerinden bahs ediyorlardı.Emir, Emir, Emir, Emir!
Şu ismi duymaktan bıktığım için kulaklığımı taktım ve günlüğümü yazdım.
“Sevgili günlük...
Üniversite hayatım güzel ilerliyor. Aslında daha iki gündür buradayım ama şimdilik herşey güzel. Sadece şu Emir ismini duymaktan gına geldim. Kim olduğunu ben de bilmiyorum ve ilgilenmiyorum ama sadece olarak ismini duyuyorum.Demir Arslan'ı da canlı-canlı gördüğüme göre ölsem de gam yemem. Annem burda oslaydı “Kız, tövbe de tövbe!” derdi. Annemin hatrına tövbe diyorum o zaman.
Odamdaki kızları da sevdim. Burası desen çok güzel. Arslan üniversitesini kast ediyorum.
Günlük yazmaya çok devam ede bileceğimi düşünmüyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA
Teen FictionBaşlangıç tarihi: [30.10.2019] Bitiş tarihi: [16.03.2020] ★ Eğer aşk karşılıklı olsaydı, tek taraflı aşkın en iyi aşk olduğunu inkar ederdi... Tek taraflı aşk yaşayan dünyada binlerce insan var belki. Onlardan biri de Kayla Aksel. Yıllarca sevdiği...