22. Bölüm

11 2 0
                                    

1 gün önce:

Banyodan geldikten sonra sakinleşmiş ve hepimiz kendi işimize bakıyorduk. Merve telefonda kimlese yazışıyor, Simay ders çalışıyor ve ben de bilgisayarımda ödevlerimi yapıyordum. Ödevler bitdikten sonra Gamze'nin sosyal hesaplarını kontrol etmeye başladım. Eğer ondan intimam almak istiyorsam işe yarar birşey bulmam gerekirdi. Allah'tan tüm hesapları da açıktı. Resimlerde geriye doğru gitmeye başladım. Pek birşey yoktu aslında. Normal resimlerdi yani. Kızlarla falan resimleri vardı. Aşağılara indiğimde sık-sık bir barda etiketlendiğini gördüm ama sadece etiketlenmişti. Erkek grubunda bile etiketlenmişti. Bunu garip bulmuştum ve altında birşeyler yata bileceğini düşündüm. Etiketlenmiş barda resimleri de yoktu ve bu 1 yıl önceye ait birşeydi. Erkeklerden birine mesaj atmaya karar verdim. “Selam” diyerek mesaj atdım birine. Uzun boylu, epeyce bir yakışıklı, kirli sakallı ve siyah saçları vardı. Adıysa Ozan Öztürk'dü. Baştan sona simsiyah giymişti ve tehlikeli bir tipe benziyordu. Tam 'ben ne yapıyorum böyle?' deyip mesajı geri çevirecekken geri cevap geldi.
Ozan Öztürk: Kimsin?
Selam bile vermemişti. Ne kadar da kabaca diye düşünmeden edemedim.
Kayla: Ben Kayla Aksel. Sizden bir şey sora bilir miyim?
Ozan Öztürk: Kısa kes.
Kayla: Kaba olmamanızı öneririm. Sadece birşey sorucaktım. Barın sahibi siz misiniz?
Ozan Öztürk: Sana ne?
Kayla: Yeter ama! Ne bu kaba hareketler?! Kendini havalı mı zann ediyorsun böyle yapınca? Doğru dürüst konuş ve soruma cevap ver!
Sinirden yazdıklarıma daha sonra baka bilmiştim. Ben neler yazmıştım böyle? Ah, aptal kafam yine esip gürlemiş. Saniyeler sonra cevap geldi.
Ozan Öztürk: Aferin sana, beni güldürmeyi başardın! Şu an kahkahalar atıyorum. Sevdim seni. Ne öyrenmek istiyorsan önce bara gelmen gerek. Kapıda sadece “meraklı kız” dersen seni içeri bırakırlar. :D
Kayla: Gelmeden hall edemeyiz mi?
Ozan Öztürk: Şansını fazla zorlama derim, güzel kız.
Başka birşey yazmayarak bilgisayarı kapatdım. O barda Gamze hakkında bazı şeyler vardı, buna emindim. Ama bir yanım yanılmış ola bileceğime inanıyordu. Ya sadece eğlenmek için gitdiği bir yerse? Ola bilirdi ama içimdeki merakı gidermem lazımdı. Melek kız'dan sonra “meraklı kız” lakabım olmuştu. Ah, acaba sıradaki ne olucaktı?

Bir saate yurtdan hazırlanıp çıkacakken kızlar nereye gitdiğimi sordular. Onları Mert'le görüşeceğim diye oyaladım ve oradan ayrıldım. Bar o kadar uzaktı ki, tam 2 saat yol gitmiştim. Otobüslerde canım çıkarak gitdim ve bu daha çok gecimeme neden olmuştu. Taksiye o kadar para veremezdim. Cimri değilim ama akıllıyım yani.

Bara vardığımda etrafında pek çok ev yoktu. Onun yerine bir otel ve başka kafeler vardı. Çok büyük bir yer değildi ve insanın, içeride gizli birşeyler dönüyor hissine kapılmasına neden olan bir havası vardı. Birkaç dakika dışarıda kalıp orayı inceledim. 2 kattan ibaretdi ve etrafında ışıklar vardı. Neon ışıklar başka bir hava katıyordu. Bir tane kapısı vardı ve önünde 2 tane iri koruma duruyordu. İçeriden çıkan içkili kızları gördüm ve erkeklerden birinin kolunu kızın boynuna atarak, “Hadi gel otel şurada.” dediğini duydum. Kız öyle içmişti ki, ayakta duramıyordu. Sonra anlamayarak ona baktı ve dedi:
- Sen de kimsin? B-ben kı-kızlarla geldim buraya ve otele g-gitmeyeceğiz.
Çok içki içmişti ve konuşmakta zorluk çekiyordu. Yanındaki gözünü devirdi ve aç gözlülükle kızı süzdü. Kızın üzerinde kısa bir kırmızı elbise vardı. Sarışındı ve gözleri maviydi. Çok güzel bir kızdı. Oğlan kızın bedeninden gözlerini alamayarak dedi:
- Buraya gelenler masum düşüncelerle gelmez, güzelim.
Bir an miğdem bulanır gibi oldu. Gamze'nin eskiden burada sık-sık etiketlendiğini görmüştüm. O, buraya neden geliyor ola bilirdi? Aklıma düşünmek dahi istemeyeceğim düşünceler geldi ama onları hemen kovarak önümdeki manzaraya yine baktım. Kızın yanında başka bir içkili arkadaşı vardı ama o daha az içmişe benziyordu. En azından ayakta dura biliyor ve sözünü diye biliyordu.
- Ya bir çek git! Gelmek istemiyor seninle!
- Sen de gele bilirsin, güzelim.- Adam alayla dedi ve göz kırptı. Bu tiple nasıl birini tavlamaya çalışıyor ola bilirdiki acaba?! Saçları siyah ve dağınıktı. Siyah gömleğinin birkaç düğmesi açılmış ve gözleri kızarmıştı. Bu görüntüde kötü görünüyordu ve bir insan içkili bile olsa ona 'evet' demezdi! Kız da aynen bunu yapıyordu ama artık dokunmaya başlayarak ısrar ediyordu. Ben dayanamadan öne bir adım atdım ve elimden geldiği kadar ciddi olmaya çalışarak dedim:
- Hey, kız seninle gelmek istemediğini söyledi!
Hepsi bana döndü ve birkaç saniyelik sessizlik oldu. Adam önce bana şaşkınca baktı ve sonra alaycı şekilde gülerek dedi:
- Ee, ne olmuş?
- Yani çek o lanet olası ellerini kızın üzerinden!
- Bak sen... Çekmezsen ne olur?
Korkmaya başlamıştım açıkcası. Tekin bir tipe benzemiyordu. Ne yapacağını bilemezdim ve yalnızdım da. O an keşke buraya gelmeseydim dedim. Aptal bir merakın arkasından gitdim. İntikam için başka bir yol bulmalıydım. Ama artık bunları düşünmek için geçti. Birşeyler söylemem lazımdı. Ağzımı açtığım anda arkamdan bir ses duydum. Tanıdık olmayan bir ses.
- Bir daha seni barımın yanından geçerken görürsem o bacaklarını kırarım. Bak bu olur!
Adam korkarak bir adım geriledi ve arkamdakini tanımış olmalı ki, çok korkmuştu.
- T-tamam, g-gidiyorum.
Ben arkama döndüğümde şaşkınlığa uğradım. Bu yazıştığım Ozan Öztürk'dü. Bana baktı ve dudağının bir kenarı yukarı kıvrıldı. Sonrasında yine buz gibi bakışlarını adama dikti ve dedi:
- Şimdi defol git!
Adam sendeleyerek uzaklaştı ve gözden kayboldu. Kızlar az önceki olayı unutmuş, yanımdakine gözlerini dikmiş hayranlıkla bakıyor ve gülümsüyorlardı. Ozan onları umuramayarak, “Gidin hadi!” dedi ve kızlar mutsuz bir şekilde oradan ayrıldılar.

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin