Emir birkaç deneme yaptı ama şifreyi bulamadı. Zaten kızı tanımıyordu ve ne koya bileceğini bilmiyordu. Sonra telefon işlerinden iyi anlayan arkadaşı olduğunu hatırladı. Hemen telefonundan onu aradı:
- Alo, Berk? N'aber bro? İyilik... Sana işim düştü ya. Telefon şifresi kıracaksın sadece. Tamam, geliyorum. Görüşürüz.Sinsice gülümsedi. O kızın kim olduğunu gerçekten merak ediyordu. Evden çıktı ve Savaş'ın evine gitdi. Savaş evdeydi ve üniversite derslerine çalışıyordu. Emir gülerek içeri girdi ve dedi:
- İşim kolaylaştı.
Savaş anlamayarak ona baktı.
- Ne işi?- Kahvesinden bir yudum aldı ve dedi.
- Kız herkimse telefonunu odamda unutmuş. Belki de bilerek bırakmıştır.
- Emir, eğer kız yanına gelmek isteseydi çoktan o kız bendim diyerek gelirdi.
- Sen tanıyor musun ki ya? Çok konuşuyorsun şu kız hakkında.
Savaş gözünü kaçırarak dedi:
- Ne alaka ya? Nereden bileceğim?!
- Bilmem.- Emir şüpheyle baktı ama birkaç saniyeye yine sevinmiş haline döndü.
- O kızın gerçekten kim olduğunu bilmek istiyorum.
Savaş bir şey demedi ve derslerine odaklanmaya çalıştı. O kızı aklından çıkaramayan bir tek Emir değildi. Savaş o gün söyledikleri için çok pişmandı. Kayla'nın o sözleri hak etmediğini biliyordu ve kendisini aff etdirmek istiyordu.Birkaç saat sonra Emir de Savaş da evden çıktılar. İkisi de bir-birlerinden habersiz aynı insanın peşindeydiler.
***
Yurtda sıkıcı bir gündü. Üniversiteden eve gelmiştim ve yemekten sonra derslerime başladım. Hepimiz sessizce derslerimize koyulmuşken kapımız çalındı. Bir-birimize baktık ve kapının yanında olduğu için Merve kalktı. Kapının karşısında Mert'i gördüğümde çok şaşırdım. Merve heyecanlanarak dedi:
- Aa Mert, selam.
Mert zorla gülümsedi ve dedi:
- Selam. Kayla, gelir misin?
Bana ifadesizce bakıyordu. Gözümü kaçırarak dedim:
- Tamam, geliyorum 5 dakikaya.
Mert bir şey demeden gitdi ve kızlar bana baktılar.
- Aff dilemeye mi gelmiş?- Simay sordu.
- Bilmiyorum.- Dedim ve kendime çeki-düzem verdikten sonra çıktım. Beraber üniversitenin arkasına gitdik. Başkaları da vardı. Üniversitenin futbol takımı dışarıda egzersiz yapıyordu. Mert'le bir yerde oturduk. Bir-birimize bakamıyorduk resmen. O kadar yakın arkadaşlardır oysaki...Bir az sonra dayanamadım ve dedim:
-M-mert, ben söylediğim herşey için çok üzgünüm. B-ben...
- Kayla, buraya özür dilemen için getirmedim. Esma kendini çok kötü hiss etdiğini ve ağladığını söyledi.- Bana döndü ve zoraki gülümsedi.- Eğer buna ben neden oluyorsam lütfen üzülme.
- Kalbini kırdığım için üzgünüm. O sözleri ciddiyyetle söylemedim, yemin ederim.
- Biliyorum çünki seni tanıyorum. Ama bende de suç var. Çok üzerine gitdim galiba. Yalnız olmanı istemedim. B-ben galiba sana karşı fazla korumacıyım.- Gözünü kaçırıyordu. Elini tutdum.
- Barıştık mı?
- Evet.- Yine zoraki güldü. İçten gülmüyordu ve bu da sadece beni aff etmeye çalıştığını gösterirdi. Halen kırgınlığını hiss ede biliyordum. Benim güzel arkadaşımdı işte. Üzülmeyeyim diye yapıyordu.Biraz oturduk ve sohbet etdik. Çabalarım sayesinde Savaş'a bilerek kaba davranmadığıma inandı. Bu aralar neden bu kadar yalan söylüyorum bilemiyorum. Suçsuzken kendimi suçlu durumuna soka bilirim ama sadece olayın büyümesini istemiyordum.
Bir sonraki gün Emir'i üniversitede yine görmedim. Günlerdir Gamze de bana bulaşmıyordu. Uğraşıcak başka şeyler bulmasına sevindim. Savaş'la da aynı derslerde değildik. Merve ve Simay'la günümü geçiriyor, arada Mert'le görüşüyor ve Merve'yi ona ayarlamaya çalışıyordum. Merve ondan hoşlandığını belirtmişti çünki. Mert de üniversiteye başladığımızdan beri daha da yakışıklı olmuştu. Saçlarını şekilden şekile sokuyor ve gözlük takmıyordu. Üniversitenin gözdelerindendi ve Simay bana üniversitedekilerin bana gıcık olduklarından bahs ediyordu. Sevgili olduğumuzu sananlar da vardı. Her şeye böyle yanaşan insanlara dayanmak gerçekten de zor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA
Teen FictionBaşlangıç tarihi: [30.10.2019] Bitiş tarihi: [16.03.2020] ★ Eğer aşk karşılıklı olsaydı, tek taraflı aşkın en iyi aşk olduğunu inkar ederdi... Tek taraflı aşk yaşayan dünyada binlerce insan var belki. Onlardan biri de Kayla Aksel. Yıllarca sevdiği...