Esma'yla görüşmeye onun üniversitesinin yanına gitdim. Oraya gitmeden önce kiyafetlerimi değişmiş ve hafif makyaj yapmıştım. Kızlar daha gelmediği için odada rahatca delire biliyordum. Mert'i kırmıştım ve şimdi telefonuna ulaşamıyordum da. Kendimi çok kötü hiss ediyordum ve hemen Esma'yı görmek istiyordum. 15 dakika taksi yolculuğundan sonra buluşacağımız yere vardım. Biraz sonra Esma da geldi ve ona sarıldım. Uzun süre sarıldık ve sonra dedi:
- İyi misin, Kayla? Telefonda sesin kötü geliyordu.
- Esma, b-ben...- Sözümü tamamlamadan ağlamağa başladım. Esma ne olduğunu anlamadan bana yine sarılarak, "Merak etme canım, herşey düzelicek, merak etme!" diyordu.Birkaç dakika sonra kendime geldim ve dedim:
- Ben çok kötü davrandım. Mert'in kalbini kırdım. Kızlara yalan söyledim ve... Ve başıma berbat şeyler geldi.
Esma elimi tutdu ve dedi:
- Bana bak şimdi, nefes al, derin-derin nefes al ve sakinleş. Şimdi herşeyi bana baştan anlat.Esma hiç bu kadar sakin ve aynı anda endişeli olmamıştı. Olgun biri gibi konuşuyor ve beni sakinleştiriyordu. O mükemmel bir arkadaştı.
Birkaç dakika sonra kendime geldim ve ona herşeyi anlatdım. Her detayda başka bir şok geçiriyordu. Partiye gelemediği için üzülüyordu ama o olsa bile hiçbir şey değişmezdi. Sonda dedi:
- Bana sorarsan Mert fazla abartmış. Yani, tamam anladım, seni önemsiyor ve baban seni ona emanet etdi falan ama herşeye karışıyor gibi görünüyor senin söylediklerinden. Ama sen de çok kötü şeyler söylemişsin ha.
- Evet ya.- Yine ağlayacak gibi oldum.
- Hey, hey! Ağlama sakın! Daha yeni sakinleştirdim ya. Bi de şu Emir ve Savaş Arslan var. Partiden kaç gün geçti. Emir seni hatırlasaydı seni bulmaya çalışırdı. Yani, belki de bulmak isterdi.
- Şu Emir'in yüzünden oldu hepsi. Beni hatırlamasını isterdim. Karşıma çıktığında ağzıma geleni söylemek isterdim.
- Onun ne günahı var ya? Çocuk çok kötü hiss ediyormuş dedin ya. Onun böyle olucağını düşünmezdim hiç. Kalbi varmış. Bunu benden başka kim biliyor?
- Koray.-Çekinerek söyledim.
- Koray mı?!
- Partiden sonra sığına bileceğim tek kişiydi.
- Ya neden beni aramadın ki?
- Esma, çünki sen soru sorardın. O sormazdı.
- Tamam, neyse. Sana iyi gelmiş en azından. Ona da iyi gelen biri lazımdı belki de sen de ona iyi gelmişsindir.
- Gelecek karısı var ya.
- Sen bilmiyor musun? Annen söylemiştir diye düşündüm oysaki. Koray çok üzüldü istemeye gitdiğimiz gün. Kızın ailesi vermek istiyordu ama abim o akşam kızın telefonunda başkasından gelen bir mesaj gördü ve telefonu açtı. Kilidi bile bilmiyormuş ama şanslıymış ki, kız aptal gibi kendi doğum gününü şifre yapmış. Telefonda başkasıyla olan mesajları görmüş. Kız bildiyin abimi 2 aydır aldatıyormuş, istemeye geldikleri gün ayrılıcakmış.- Esma sinirle anlatıyordu.- Oysaki sevmiştim o kızı. Abim o gün çok üzüldü. Kız da yalvarmış etmiş ama abimin böyle şeyi asla aff etmeyeceğini bilmesi gerekirdi. Aptal şey.
Büyük bir çoka uğramıştım ve de Koray için üzülmüştüm. Ona karşı artık birşeyler hiss etmesem de üsülmesine kıyamazdım. En çok o üzülmesin isterdim.
- Koray ve ailen için çok üzgünüm. Eminim onlar da üzülmüşlerdir.
- Yok ya. Annem zaten kızı istemiyordu. Babam da pek razı değildi. Koray'a söyleme ama neredeyse sevineceklerdi bu olaya. O akşam abim iyi ki, o mesajı görmüş.
- Aynen.
- Neyse, geçmiş geçmişte kaldı. Söyle bakalım, abimle ne yaptınız?
- Ne yapacağız Esma?! Beni apartmandaki evinize götürdü. Kendime geldiğimde de yurda geri götürdü.
- Herşeyi öğrenmeden de bırakmazdı zaten.
Başımı masaya vurdum ve dedim:
- Esma, çok utanıyorum Koray'dan. Beni çok rezil bir halde gördü o gün.
- Ne olucak ya?! İnsanlık hali.Esma'yla saatlerce konuştuk. Ne zamandır görüşmüyorduk ve onun da içi epey bir doluydu. Bir süre sonra az da olsa kendime gelmiştim. Ayrıldığımızda bana Mert'le konuşacağını söyledi. Belki konuşursa aramız yumşala bilirdi. En azından aramalarıma ve mesajlarıma cevap verirdi...
Yurda döndüm ve kızlar gelmişlerdi. Merve dedi:
- Artık bizimle vakit geçirmiyorsun ya.
- Evet, hep başka yerlerdesin.- Simay ona katıldı.
- Valla etrafımda muhteşem bir kız arkadaş ve iki tane taş gibi erkek olsaydı ben de sizinle vakit geçirmezdim de.- Merve gülerek dedi ve Simay ona yastık atdı. Ben de gülerek dedim:
- Valla şu an ikisiyle de konuşmuyorum.
İkisi de şaşırdı. Merve dedi:
- Yaa, neden?
- Mert'le nadiren olan bir kavga yaşadık. Koray'la da çok zaman geçirmiyoruz zaten. Bir tek Esma ve siz ikiniz yani.
- Tabi üniversitedeki sahte arkadaşları saymazsak.- Simay dedi.
- Onları saymıyorum bile.
- Peki neden kavga etdiniz ki?- Merve sordu.
- Ah öküzün biri yüzünden.
- O öküz kim acaba?- Simay merakla yanıma sokuldu.
- Öyle değil ya. Savaş Arslan. Dersde ona kaba davdandığımı düşündü Mert. Sonra da benden hesap sordu. Ben de dayanamayıp kalbini kırdım. Şimdi de mesajlarıma yanıt bile vermiyor.
- Ne kötü.- Merve dudağını büzerek dedi.- Benle de daha yeni tanışmaya başlamıştı.
Simay gözünü devirerek dedi:
- Kızım, çüş yani.
- Şaka yapıyorum tabiki de.- Merve gülerek dedi ve sonra yanıma gelip elimi tutdu.- Eminim işleri yoluna koyucaksınız.
- Umarım.- Gülümsedim.Emir bir süre Savaş'la kalmaya karar vermişlerdi. Zaten burada kendisi için bir oda vardı. Evine gidip yine acı çekmek istemiyordu. Yaralarını en iyi kardeşi sarardı. Eşyalarını getirmeye evine gitdiğinde ablası oraları temizletmişti ve Emir'i görünce sinirle dedi:
- Senin pisliğini temizletiyorum şimdi de.
Emir umursamazca dedi:
- Zorunda değildin.
Yukarı çıkmak istediğinde ablası Defne önünü kesti.
- Emir, ablacım, konuşmamız lazım.
- Ne hakkında? Yaptıklarımı yüzüme vurmak için geldin yoksa büyük abla rollerine mi gireceksin, ha?! Annem vefat etdi diye herkes bir büyüklük taslama peşinde. Git babamı avut sen!- Emir ablasının bu hallerine dayanamıyordu ve sinirleniyordu. O bu günlerde hep sinirleniyordu zaten.
- Emir, sözlerine diklat et! Ben ailemizin adı için çalışıyorum, tamam mı? Hayat eğlenceden ibaret değil!
- Sen hayata baktığın o küçük pencereden bakarak yaşamaya devam et.- Son cümlesini deyip yukarı odasına çıkarken Defne arkasından sinirle güldü ve dedi:
- Şuna bak ya. Ablasına etdiği laflara bak. Sen ne zaman böyle oldun?! Annem seni dizginliyormuş demek ki. O gitdiğinden sonra özüne döndün.
Emir ona cevap vermeyerek yukarı çıktı.Odasındaki eşyaları toplamaya başladı. Yere eğilip yerdeki gömleyi alırken gözüne yatağın altındaki birşey sataştı. Elini uzatıp aldı ve bu bir telefondu. Sonra hatırladı. Belki o kızındı. Telefon şifreliydi ve ekranda sadece internetden alınmış bir resim vardı. Tabi Emir Kayla'nın o gün çantasıyla bu odaya girdiğini ve uyurken telefonun düşdüğünü, çantayı alıp gitdiğinde telefonu içinde göremiyince partide birinin çaldığını düşündüğünü bilmiyordu. Kayla telefonunun çalındığını düşünmüş ve hemen yedek telefonunu kullanmağa başlamıştı. Yedeklediği için şanslıydı ve tüm resimlerini bilgisayarına yüklediği için de şanslıydı ve böylelikle telefonunu bulan her kimse sadece uzun süredir kullanılan bir telefon elde edicekti. Kayla telefonunu Emir'in odasında bıraktığını aklına bile getiremezdi. Ya da Emir'in telefonu bulup ona kolaylıkla erişe bileceğini...
Emir gülümsedi ve telefona bakarak dedi:
- Sonunda seni bulacağım gizli melek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA
Teen FictionBaşlangıç tarihi: [30.10.2019] Bitiş tarihi: [16.03.2020] ★ Eğer aşk karşılıklı olsaydı, tek taraflı aşkın en iyi aşk olduğunu inkar ederdi... Tek taraflı aşk yaşayan dünyada binlerce insan var belki. Onlardan biri de Kayla Aksel. Yıllarca sevdiği...