36. Bölüm

14 2 0
                                    

Emir de ben de yerimizde öylece ne kadar kaldık bilmiyorum. Karşımdakinin varlığına tamamen inanacak şekile gelmem uzun sürdü. Onun da hali benimkinden farksızdı. Sonsuz gelen saniyelerden sonra bana karşı bir adım atarak, “Kayla?” dedi kendi-kendisine. Ben de ona karşı bir adım atarken yanımdaki Esma'nın yüz ifadesinin şaşkınlıktan hemen kurtulmuş ve kıkırdadığını hiss ediyordum.  Ben de Emir'e bir adım atdım. Bir kaç adımdan sonra ortada -asansörün karşısında- buluştuğumuzda ikimiz de şaşkınlığımızı aşmıştık. Karşımda pişkin kelle gibi sırıtırak dedi:
- Komşuyuz, ha?
Ben de öfkemin aniden kanıma karışmasıyla yüzüme kızgın bir ifade kondurdum ve dedim:
- Değiliz! Ben tamamiyle geldim ama sen her zaman gelmezsin.
Güldü ve dedi:
- Belki bilmiyorsun ama ben burad kalıyorum, Kaylacığım.
Gözümü büyüterek baka kaldığımda Emir daha geniş bir şekilde gülümsedi. Bu hallerim hoşuna gidiyordu. Hah, dün öyle değildi ama!
Yine öfkeyle ona baktım ve dedim:
- Aptalın tekisin!

Bunu neden dedim bilmiyordum. Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Bu gerçeği yalanlayamazdım ve ağzımdan bu sözler çıktı. Emir de neden dediğimi anlamayarak bana baktı ve dedi:
- Aptal mı? Ne alaka?

Aslında ben içten içe bunu neden dediğimi biliyordum. Dünün etkisinden hemen kurtulduğu için sinir olmuştum. Beni umursamadığını düşündükce deli oluyordum. Bir dakika, neden umrumda ki bu? Umursamazsa benim için daha iyi. Peşimi bırakır en azından.

Sinirle yanından ayrıldım ve asansöre bastım. Arkamda sırıtarak durduğunu biliyordum. Durduk yere neden aptal dediğimi şöyle anlamış ola bilirdi; dün bana söylediklerini halen unutmamıştım mesela.

Ama gerçek o değildi. Değilse bile bunu bilmesine gerek yoktu. Bir yerleri kalkmasın sonra!

Dördümüz de asansöre bindiğimizde Esma ve Savaş biraz arkamızda duruyorlardı. Emir de ellerini cebine koymuş yanımda duruyordu. Sabahtan beri söylemiyim diyorum ama neden bu kadar güzel kokuyordu?! Üzerindeki bordo ceketle o kadar güzel görünüyordu ki. Lanet olsun, bu kadar yakışıklı olması şart mıydı?! Saçlarını yine herzamanki gibi yukarı doğru taramış, yüzü pürüssüz bir şekilde yanımda duruyordu. Kızların onun için neden ölüp bitdiğini anlıyordum ama benim bunlara karşı bir bağışıklılığım vardı.

belki de yoktur...” iç sesim beni sinir edicek bir şekilde konuştuğunda kendimi dövmemek için zor durdum. Tabi ki de vardı! Ondan bana ne canım!

Asansörde sessizlik vardı. Hiç kimse konuşmuyordu. Bir katta durduğumuzda daha aşağı varmadığımızı gördüm. Esma'yla Savaş açılan kapıdan indiler ve Esma'ya anlamayarak baktım. Bakışlarımdan beni anladığında dedi:
- Kanka, sana şu sabah dediğim işi yapıcağım. Savaş'ın da benimle gelmesi bana yardımcı olur.

Hee, şimdi hatırladım. Esma dün emlakçıya iki kişiyle kalıcağını söylemediğini demişti. Emlakçı sorun çıkarta bilir diye de Savaş'la gidecekmiş. Malum, epeyce yakınlaşmışlardı. Her gece yazışıyorlardı ve konuşma esnasında Esma bu meseleyi söylediğinde Savaş onunla gelmek için ısrar etmişti. Bu ikisinin arasında birşey olduğu kesindi ama daha çok yenilerdi. Tabi Savaş'ın bana sevdiği kız olduğunu söylemesi bir başka meseleydi. Esma'nın üzülmesini istemiyordum...

Asansörde Emir'le yalnız kaldığımda altdan altdan bana baktığını hiss ediyordum ve sebebsiz yere heyecanlanıyordum. Burada onunla yalnız kalmak bile tenimin sıcaklamasına sebep olmuştu. Gözlerinin üzerimde olması beni heyecanlandırıyordu ve heyecanlanmam beni sinir ediyordu. Sonunda sessizliği bozan o oldu.
- Neden kızardın?
- Sana ne?- Dedim sert bir tonda ama pek başaramamıştım.
- Birileri bana trip mi atıyor?
Ona baktım anlamazca ve yüzündeki sırıtış daha çok kızdırdı beni.
- Ne pişkin pişkin sırıtıyorsun ya? Hem trip falan atmıyorum.
Bir an beklemediğim bir şekilde bana karşı bir adım atdı. Ben de bir adım geri atdım ve ona baktım. Titremeye mi başlamıştım yoksa? Hayır, hayır, titreme sakın! Bir adım daha atdı ve sırtım duvara yaslandığında kaçışım olmadığını düşündüm. Bir an önce asansör dursun istiyo- AH! ASANSÖR DURDU! Ama bu gitmek istediğimiz yere vardığımız anlamına gelmiyordu. Işıkları yanıp sönüyordu ve gürültülü bir sesle aniden durdu. Kapı da açılmadı. Ben yüzündeki ifadeden ne hiss etdiğini anlamadığım Emir'e korku içerisinde baktım ve şu an olanın onun umrunda olmadığını düşünerek dedim:
- A-asansör durdu.
- Fark etdim.- Dedi bana bakarak. Gözlerini dikmiş öylece bakıyordu.
- Emir, farkında mısın asansörde kaldık!?
- Farkındayım.
Bu umursamaz halleri beni sinir ederken tuşlara basmak için yana doğru dönmek istediğimde kollarıyla önümü kesti. Önce kollarına baktım sonra da bakışlarımı ona çevirerek dedim:
- Ne yapıyorsun? Asansörde kaldık diyorum sana. Ve ben seninle aynı yerde kalmak istemiyorum!
Söylediğim bitdiğinde bana yine yaklaştı. Heyecandan kalbim deli gibi atmaya başladı bu hareketiyle. İçimden, “Kendine gel kalbim, rezil ediceksin bizi!” diye geçirsem de Emir'in bakışları altında heyecanlanmamak elde değildi. Yüzünü bana yaklaştırdı ve fısıltıyla dedi:
- Benden kaçma.
Bir an gözüm dudaklarına kaysa da kendimi toparladım ve gözlerine bakarak dedim:
- Senden kaçmıyorum. Sana sinirliyim.
Yüzünü birkaç santim uzaklaştırdı ve diğer kolunu da duvara dayadı. Beni esir almıştı resmen. Bir-birimize bu kadar yakınken nasıl düşüncelerimi toparlayıp ona bir şey diye bilirdimki?
- Seni kırdığım için kendimden nefret ediyorum.- Sesi benimle değil de kendisiyle konuşur gibi çıkmıştı. Yüzünde üzüntü ve pişmanlık vardı. Bu haline kıyamıyordum... Beni nasıl yumuşatacağını iyi biliyordu.
- Emir... Biz... Bizim aramızda...
- Bizim aramızda hiçbir şey olamaz, ha?
Neden ondan önce diyemedim, neden dudaklarım o sözleri söylemekte bana zorluk çıkarıyorlardı?
- B-ben...
- Öğrendim.
Ona anlamdıramayarak baktım.
- Neyi öğrendim?
- Sen yanımdan gitdiğin an bizim şöföre mesaj atdım. Seni takip etsin diye. Koray'la gitdiğiniz yere gitdi. Bir saat önce bana söylediği için daha yeni öğrendim ama herşeyi duymuş. Biryerlerde saklanmış ve duymuş. Sen...
- Orada dediğim gibi... Onu sevmiyorum.- Sözünü bitiremeden söylemiştim. Bu hallerimi anlamdıramıyordum. Koray'ı sevdiğimi dahi düşünmesini istemiyordum. Ben... Sadece istemiyordum. Gerçekler bunlardı çünki.
Dudakları yukarı kıvrıldı ve gözlerimin içine baktı birkaç uzun saniye boyunca. Ben de ona bakıyordum. Bir-birimize bu kadar yakın olduğumuza mı, beni takip etdirtmesine mi yoksa asansörde kalmış olsak da umursamayışımıza mı şaşırsam bilemiyordum.

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin