26. Bölüm

10 2 0
                                    

Ben merakla Koray'a baktım ve devam etmesini bekledim. Benden ne gibi bir iyilik isteye bilirdi ki?

Nefes alıp verdi ve gözlerimin içine bakarak dedi:
- Kayla, senden sevgilim olmanı istiyorum.

                               ***
Ben şaşkınlıkla Koray'a baktım. Ne söylediğini duyuyor muydu bu? Sevgilisi mi olmamı istiyordu? Birisi beni çimdiklesin çünki bunun bir rüya olmasından başka açıklaması yoktu. Ağzımdan sadece fısıltı gibi “Ne?” sözü çıktı. Koray şaşırdığımı görüp devam etdi.
- Şey... Kayla, gerçek sevgilim değil. Yani... Biraz karmaşık bir olay. Eski sevgilim benden uzak durmuyor. Pişman olduğunu söyleyip duruyor ve ona hayatımda biri olduğunu söyledim. Şaşırdı ama bana inanmadı. Gözleriyle görmeden inanmayacağını söyledi. Senden başka bana yardım ede bilecek biri yok. İki hafta sonra sizin üniversiteye geliceğiz. O da gelenler arasında olucak. Lütfen geldiğimde sevgili gibi davranalım. Sadece seni onunla tanıştıracağım ve biraz yakın olucağız. O zaman benden uzakla- Derken dayanamadım ve sözünü kestim.
- Koray, bir dakika susar mısın?!
Sustu ve bana baktı. Yüzündü umutlu bir yüz ifadesi vardı. O anda yemeklerimiz geldi ama biz sadece bir-birimize baktık. Ona öfkeyle bakıyordum. Neydim ben? Sadece sevgili gibi kullana bileceği biri mi? Bir de ben yardım edecekmişim. Sen kalbimi hak etmiyormuşsun, Koray.

Garson gitdiğinde dedim:
- Ne yani? Beni bunun için mi çağırdın? Eski sevgilini senden uzak tutmam için mi?!
Sinirlendiğimi görmüştü ve durumun içinden nasıl çıkacağını bilmiyor gibiydi. Yumuşak ses tonuyla dedi:
- Kayla, belki böyle söyleyince kötü görünüyor ama senden sadece olarak bana iyilik yapmanı istiyorum. Yılların hatrına, yakınlığımızın hatrına. Senden hiç iyilik istemedim. Şimdiyse senin için küçük ama benim için büyük bir iyilik istiyorum.- Aniden beklemediğim bir şey yaptı. Kalbimin deli gibi çarpmasına neden olan birşey. Elini elimin üzerine koydu hafifce. Kalbim hızla çarpıyordu ama bu heyecandan değildi, şaşırmışlığım yüzünden çarpıyordu. Gülümseyerek birleşen ellerimize baktı ve sonra bana döndü.- Sana güvendiğim için buraya geldim.
Birkaç saniye yüzüne baktım. Anlamaya çalışıyordum. Onu da istediğini de anlamaya çalışıyordum ama bunu yapmak istemiyordum. Ona dokunmak, ona yakın olmak... Onu unutmuşken yeniden ona kapılma olasılığını istemiyordum.

Böyle bir olasılığın olmasından korkuyordum. Onu unutmuş ola bilirdim ama ya bana yeniden umut verirse? Bunu düşünmek istemiyordum. Aniden iç sesimden beklemediğim birşey duydum. “Emir varken neden ona kapılacağından korkuyorsun? Artık kalbinde yeri olmayan birinden bahs ediyoruz burada.”

Evet, doğruydu. Koray artık kalbimde değildi. Geçmiş geçmişte kalmıştı ama Ahmet Batman'ın “Geçmiş gerçekten geçmişte mi kalır yoksa atdığımız her adımda yeniden karşımıza çıkan ayrıntılarda mı saklıdır?...” diye bir anlamlı sorusunu hatırladığımda kendi dediğimi sorguluyorum.

Koray'ın sesi beni düşüncelerimden ayırmıştı.
- Ee, ne diyorsun bu işe? Sevgilim... Yani yalandan sevgilim olur musun?

Koray onu sevdiğim zamanlarda böyle birşey sorsaydı, eğer kendimi birazcık bile tanıyorsam düşünmeden 'evet' derdim. Ona yakın ola bilmek için elimden geleni yapardım. Hatta kendimi gururlu bir kız olarak düşünürken bile onun için gururumdan geçerdim. 'Aşkta gurur olmaz' deyimini hep yanlış bulurdum ama insan aşık olduğunda anlıyor. Gerçekten de elinde olmadan gururunu umursamadığın zamanlar oluyor. Benim de olmuştu. Çok olmuştu... Ama o zamanlar Koray'ı seviyordum. Şimdiyse kendimden emin olmak zorundaydım.

Elimi yavaşca çektim ve dedim:
- Özür dilerim, Koray, ama ben bunu yapamam.
Hayal kırıklığıyla bana baktı. Ne yani? Bir kızı kendinden uzak tutmak için beni kullanmasına izin mi verecektim? Boşuna umutlanmış.
- Ama...
- Lütfen, başka konulardan konuşalım.
Pes eder gibi nefesini verdi ve yemeğini yemeye başladı. İkimiz de sessizce yemeğimizi yiyor ve susuyorduk. Bir süre sonra yeniden konuşmaya başladık. Koray konuyu başka tarafa çekmek için dedi:
- Şey, haberin var mı bilmiyorum ama Esma bizim sitedeki eve taşınıyor.
- Gerçekten mi?- Şaşırarak ona baktım. O da yurtda kalıyordu en son.
- Evet, yurdundan razı kalmadı. Üniversitesine yarım saatlik bir yol var ama yine de oraya taşınmak istiyor. Birkaç güne kendi eşyalarını falan götürecek. Eminim sana haber vericek. Yardım etmeye hazırlaş!- Diyerek güldü ve bana göz kırptı. Ben de güldüm ve dedim:
- Seve seve. Yurdu neden beğenmemiş peki?
- Aslında yurdu beğenmemek bahane. Esma hep o evde kalmayı isterdi. Annemleri ikna etdi bile. Orası lüks bir yer değildir ama bilindik, güzel bir yerdir.
- Sen oraya 'lüks değil' mi diyorsun, Koray? Ben de oradaydım, hatırlarsan. Nasıl güzel bir olduğunu gördüm.
- Hatırlıyorum.- Bir anlık yüzü düştü. Benim o halimi hatırlamış olmalıydı. Ben de benim o halini hatırladığında kendimi kötü hiss etdim bir an.
Biraz sonra sormak istediği o soruyu sordu:
- Ne oldu peki? O günden sonra ne değişti?
- Nasıl yani?
- Geçen sefer Emir'leydin. O adamın yüzünü dağıtmamak için zor tutdum kendimi, yemin ederim!
Kendi kendine öfkelenmişti yine. Onu rahatlatmak için birşey demeli olduğumu hiss ediyordum.
- O olayın üzerinden uzun zaman geçti. Merak etme, herşey ortaya çıktı. Emir de hatta bana yardım etdi. Herkese kendisi söyledi aramızda birşey olmadığını.
- Kendisini suçlu hiss etmiştir.- Sinirle dedi.
- Sen neden ona bu kadar kızdın? Oldu bitdi işte.
- Çünki seni gözümün önünde ağlatdı, Kayla. Senin ağladığını, o hale geldiğini ilk defa gördüm ve seni ne kadar önemsediğimi o an anladım. Onun için Emir'e olan nefretim hiç bitmeyecek.

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin