9. Bölüm

20 4 0
                                    

Sabah biraz geç kalktım ve kızların banyoya benden önce gitmiş olduklarını gördüm. Banyoya gitmeye üşendim ve biraz daha uyudum. Benden önce çıktılar ve ben biraz geç kalıyordum. Hızla saçımı taradım ve koşarak üniversiteye gitdim. Dersler bir kaç dakika önce başlamıştı. Kendi-kendime, “İkinci günden geç kalmak nedir ya?!” konuşuyordum ve aniden birine çarptım. Çantam yere düştü ve sinirle yerden götürdüm ve başımı kaldırıp önümdekine bakarak dedim:
- Önüne baksana ya!
Önümde benden baya bir uzun olan, sarı, uzun ve dağınık saçlı bir erkek duruyordu. Yüzüne sinirle baktım ve dudakları yana kıvrıldı. Saçını gözünden çekmek için kafasını yana salladı ve dedi:
- Asıl önüne sen bakmıyordun.
Sinirle yüzünü inceledim ve o an ne kadar yakışıklı olduğunu fark etdim. Gözümü devirdim ve dedim:
- Seninle uğraşamam, derse geç kaldım zaten.
Ve yine hızlı adımlarla sınıfa doğru gitdim. O kadar büyük bir üniversiteydi ki, sınıfları bulmakta zorlanıyordum. Arkamdan bağırdı:
- Yine birine çarpacaksın.
       
                                ***
Sınıfa girdim ve herkesin gözü bana döndü. Öğretmen yüzüme beni tanımadan baktı ve dedi:
- Sen kimsin?
- Şey... Ben Kayla Aksel.
Elindeki kağıta baktı ve dedi:
- Tamam, geç. Bir daha geç kalma!
Utanarak geri sıralardan birine geçtim.

Bir hafta böyle düzenli geçti. Derslere veriyordum kendimi. Daha ilk haftadan hem de. Mert ile kütüphaneye gidiyorduk. Arslan üniversitesinin kütüphanesinde gerçekten harika kitaplar vardı. Hem ders kitaplarıyla hem de romanlarıyla efsane bir yerdi. Günümün çoğunu orada geçiriyordum. Kolidorda gördüğüm çocuğu bir daha görmedim ve kavqalı olduğum kızı da görmedim. Okulda pek görünmüyordu. Herkes Emir'in partisini planladığını söylüyordu. Emir'in 4 katlı villasında olucakmış parti. Herkes o partiyi dört gözle bekliyordu. Mert ve ben gitmeyecektim ama. Öyle partiler pek tarzım değil. İçkili ve kötü kokan erkekler, çıplak havuza atlayan kızlar. Gözümün önüne onları getirdim de, hayır kalsın, istemem. Mert'e gidip gitmeyeceğini sormadım bile çünki gitmeyeceğini zaten biliyordum. Emir'in bir ablası ve bir erkek kardeşi olduğunu öğrendim o sırada. Tabi Merve ve Simay konuşuyorlardı. Emir benden sadece 1 yaş büyüktü ve kız kardeşi üniveristeyi de bitirmişti. Doktor olmuş ve Arslan hastanesinde çalışıyormuş. Evet, yanlış duymadınız. Arslan hastanesi de mevcut. Çok zenginler, değil mi?!
En küçük çocuk Emir'di. Kardeşi Savaş, benden 2 yaş büyüktü ve bu üniversitede okuyormuş o da. Onun hakkında hiç duymadığımı söylediğimde kızlar onun pek göze batmak istemeyen bir tip olduğunu söylediler. Emir gibi kızlarla gününü geçirmezdi. Sevgilisi olmasa da kızlara bakmaz bile. En güzel kızları bile sevmez ve onlar da Emir'le tatmin ederler kendilerini. Çok aptallar, evet. Resmen hergün Emir ve onun partisinden başka hiçbir şey duymuyordum. Bu parti bitse de Emir lafını daha az duyarım diye düşünüyordum.

Hafta sonu Mert'i aradım:
- Alo?- Hattan diğer tarafından sesini duydum.
- Mert, ben annemleri görmeye ve bazı eşyalarımı getirmeye gidiyorum. Gelmek ister misin?
- Çok isterdim Kayla. Ama iş bulmaya gidiyorum şu an.
- Tamam, sorun değil.

Kızlara akşam geri döneceğimi söyledim ve yurtdan çıktım. Zaten onlar da Emir'in partisine şık birşeyler almak için çıkacaklardı. Taksiye bindim ve nereye gideceğimizi söyledim. Telefonda oynamağa başladım. İnstagramda dolaşırken Emir Arslan isimli bir instagram hesabını gördüm. Dayanamadım ve hesabına girdim. Neye benzediğini görmek istiyordum. Ve takipçi sayını gördüğümde sesli bir şekilde, “Oha!” dedim. Mavi tik almıştı ve dörtyüz bin civarlarında takipçisi vardı. Sadece 3 hesap takip ediyordu ve sadece 1 resim paylaşmıştı. Önce paylaşdığına baktım. Yüzü tam olarak gözükmüyordu ama burnu bile ne kadar yakışıklı olduğunu gösteriyordu. Saçları uzun ve karışıktı. Kahve rengteydi ve yanları kısaltılmıştı. Yalan yok burnuna ayrıca hayran kaldım. Düz ve küçük bir burnu vardı. Yüzünün bir tarafı görünüyordu ve üzeri çıplaktı yani üst kısmının az bir kısmı görünse de üstünün çıplak olduğu biliniyordu. Effekti de güzel verilmişti ve kısaca harika bir resimdi. Başlığa sadece siyah kalp bırakmıştı. 2000 tane yorum vardı ve çoğu kızdı. Herkes çok sevmiş olmalıydı. Sonra takip ettiklerine baktım. Ölen annesi ve iki kardeşinin hesabı vardı. Onların hesaplarına girmedim çünki pek ilgilenmiyordum. Zaten Emir'le de ilgilenmiyordum. Önemli bir tip değildi benim için. Sadece kim olduğunu merak etdim. Meşhur Emir Arslanmış. Hesabına girdiğim için kendimi aptal hiss etdim ve hemen çıktım. Biraz şarkı dinleyerek uyudum ve bir süre uyandığımda tam vaktinde uyandığımı fark etdim. Mahallemize giriyorduk. Hemen evimizin olduğu tarafı tarif etdim ve oraya vardığımızda parasını ödedim. Eve girdiğimde annem beni bekliyordu ve güzel yemeklerinin kokusu gelmişti bile. Anında iştahım açıldı ve mutfağa girdim. Annem beni görünce “Canım kızım!” dedi ve hemen bana sıkı bir şekilde sarıldı. O sırada lazanya kokusunu ala biliyordum.
- Anne, sadece bir haftadır yokum.
- 10 gün.- Annem sanki çok fark varmış gibi hatamı düzeltdi.
Güldüm ve kollarından kurtuldum.
Masaya geçtim ve dedim:
- Orada doğru dürüst yemek vermiyorlar, senin yemeklerin daha güzel.
- Doymuyor musun orada?- Annem endişeli halde sordu.
Gülümsedim ve dedim:
- Tabiki doyuyorum ama senin yemeklerin hepsinden güzel.
Gülümsememe karşılık verdi ve bir tabak lazanya bıraktı önüme. Yemeğimi iştahla yerken bir yandan annemi dinliyordum. Bana sanki çok umrumdaymış gibi mahalledeki olayları ve Esma'nın hep benden bahs etdiğini söyledi. Ona geleceğimi söylememiştim ve böylece sürpriz yapa bilecektim. O başka yere taşınmadı ve üniversiteye kendi evinden gidip geliyordu. Dolayısıyla bu gün evde olmalıydı. Annemin yanında kaldıktan sonra Esma'ya uğramağa gitdim ve anneme çekmecelerime dokunmamasını ve sadece dolabımda geri kalan eşyaları toplamasını söyledim. Çekmecelerde Koray'a ait bazı eşyalarım vardı çünki. Kıyıp atamadığım eşyalar...

Esmaların evine yakınlaşdıkça kalbim daha hızlı atıyordu çünki Koray da evde ola bilirdi. Onunla karşılaştığımda nasıl davranıcağımı bilemiyordum. Evet, son dedikleri için halen kızgındım ama onun bana bir gülümsemesi beni erite bilir diye korkuyordum. Ona kızgınken daha az aklıma geliyordu. Galiba onu unutuyordum. En azından çalışıyordum ve onu daha az düşündüğümü fark etmeye başlıyordum.

Daha evlerine varmadan Esma pencereden geldiğimi görmüş ve yola koşmuştu. Üzerime çığlık atarak koşmuş ve bana sıkı bir şekilde sarılmıştı. Ben de ona karşılık verdim ve bu haline güldüm. Ne kadar büyüse de hep çocuksu ruhu üzerinde. Beni içeri davet etdi ve gülümseyerek dedim:
- Yarın üniversite var ve gidip dersleri yapmam lazım, Esma. Ama mutlaka gelicek hafta buluşalım. Buraya sadece seni görmeye gelmiştim.
Bir yandan da çaktırmadan eve bakıyordum. Koray evde olsaydı yanıma gelirdi diye düşündüm. Esma ısrar etdi ama ben gitmek zorunda olduğumu bildirdim. Sonra vaz geçti ve dedi:
- Ama sırf gelicek hafta görüşmek zorunda değilizki. 2 gün sonra Emir Arslan bir parti veriyormuş. İnana biliyor musun, annesi öldükten sonra böyle büyük bir parti planlıyor?! Her neyse, bizim üniversiteden onun birkaç arkadaşı vardı ve onlardan biri beni de davet etdi. Kalsaydın ayrıntıları anlatırdım.- Bana göz kırptı.
Gözümü devirdim ve dedim:
- Daha ilk haftadan mı?! Beni şaşırtmayı başarıyorsun.- Güldüm.- Her neyse, şu parti zırvalığını ben de duydum ama gelmiyeceğim.
- Aa, neden? Kızım, deli misin sen?! Resmen Emir Arlan'la aynı üniversitede okuyorsun ama onun partisine gitmiyorsun. Hem herkes davetli.
- Sen gidersin ya, ben odam da kalırım.
- Ya Kayla, yapmasana şöyle! Eğleniceğiz işte. İnat etme gel işte.
- Esma, sen de öyle partilerden hoşlanmadığımı bilirsin.
- Bir kerelik?- Yavru köpek bakışıyla gözlerime baktı ama ben daha inatcıydım.
- Lütfen ısrar etme.
Sonunda pes etdi ve gözünü devirdi.
- Kızım, çok sıkıcısın ya.
- Neyse, sonra görüşürüz, ben gitdim.
- Fikrini değiştirirsen yaz bana. Beni orada bulamazsan bil ki, Koray izin vermedi.- Arkamdan bağırdı. Sadece kafamı tamam anlamında salladım ve eve doğru gitdim. Babam arabasıyla geri götürecekti beni.

Eve giden yolda gördüğüm şey yerimde donup kalmama neden olmuştu. Gözlerimin dolduğunu hiss etdim. Aniden dizlerim çözüldü. Yerimde dona kalarak önümdeki iki insanı izledim...

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin