34. Bölüm (♥)

17 3 0
                                    

Koray, ne yapıyorsun?
- Konuşma zamanımız geldi.
Beni insanlardan uzak dalgalanan denizin yanına kadar sürekledi. Havada hafif esinti vardı. Durdu ve gözlerime baktı.
- Kayla, seni kayb etmek istemiyorum. Benim kıyılarımdan uzaklaşmanı istemiyorum... Artık konuşmamız lazım.

Hiçbir şey diyemeden öylece üzgün yüzüne baktım. Ne çok insanı üzüyor ve üzülüyordum...

***
Koray'la deniz kenarında durmuş sadece bir-birimize bakıyorduk. Yüzümde olanlara, dediklerine anlam veremeyen bir ifadeyle ona bakıyordum. Onun yüzündeyse bana kıyamayan ifadeyi göre biliyordum. Sanki burda saatlca konuşsa herşey düzelecekti. Elini saçlarıma götürdü ve bana bakarak iç çekti. Ben kıpırdamadan onun gözlerinin içine bakıyordum. Saçımı okşamasına izin veriyordum ama bu neler olacağını görmek istememdendi. Karşımda üzgün görünmesine üzülüyordum tabi ama içimde bir korku vardı. Kötü birşeyler olacakmış gibi hiss ediyordum. Elini saçlarımdan çekti. Gözlerini gözlerime dikti ve bir nefes alıp verdi. Sonra da dudaklarını araladı.
- Seni yıllardır tanıyorum ama tanımıyorum da. Karışık ola bilir ama seni hiç derinden tanımaya çalışmadığımı görüyorum. Seni derinden anlamağa çalışmadım ve bu yüzden bizim hikayemizde suçlu taraf benim... Seni küçükken hiç sevmezdim, biliyor musun? Eminim biliyorsundur. Çocuktum sadece. Bizim evimize falan gelmeni istemezdim. Gıcık olunacak derecede neşeli bir kızdın. Ancak yıllar sonra ilgimi çeke bilmiştin. Ama kısmen... Seninle arkadaş olduğumda nasıl anlaştığımızı hatırlıyorum. Ama zamam geçtiğinde neşeli halini anlamdıra bildim. Kayla... Benden hoşlandığını göre biliyordum. Mesajlarından, bakışlarından, davranışlarında. İnsan gerçekten aşkını saklayamıyor. Gözlerinden, ellerinden, bedeninden ve kalbinden taşıyor... Sende de öyleydi. Hep şüpheleniyordum ve sonralar emin olmuştum. O da kısa bir süreliğine. Sonra neden bilmiyorum ama unutmuştum işte... Seni kendimden uzaklaştırmaya çalıştım çünki... Çünki seni sevemedim. Sevmekten korkmuş da ola bilirdim ama sana ümit vermek istemiyordum ama... Seni başkasıyla gördüğümde... İçimde hiçbir zaman hiss etmediğim şeyler hiss etdim. Başta kıskançlığımı anlamdıramadım ama sonra yavaş-yavaş parçalar yerine oturdu. Bugüne kadar yanında bir erkek bile olmadı. Mert'le arkadaştın ve ona o gözle asla bakmadın. Yıllar sonra benden uzağa gitdin, başkalarıyla birlikte oldun... Ben seni başkasıyla görmeye dayanamadım. Kayla, ona, bana baktığından daha farklı bakıyordun, ona daha farklı davranıyordun. Benden başkasına olan bakışlarını gördüğümde anladım. Ben seni seviyorum, Kayla... Hiç aklımdan çıkaramadığım kadar hem de. Seni kayb etmek istemiyorum. Seni yıllar sonra fark etmişken bunu yapamam...

O anki hislerimi size nasıl ifade ede bilirim bilmiyorum. Yerime çakılmış gibiydim. Yıllarca Koray'ın bana, beni sevdiğini söylemesini bekledim. Beni sevmesini, bana aşık gibi bakmasını, bana aşık gibi mesajlar yazmasını bile istedim. Hep hayal etdim. Çünki hayali bile güzeldi. Ama bu öncedendi... Şimdi nasıl tepki vere bilirdimki? Artık onu sevmiyordum. Koray'sa karşıma geçmiş yıllarca karşılıksız kalmış aşkıma karşılık veriyordu. Gözümden bir damla yaş aktığında gözümü denize dikmiştim. Oysa bana bakıyordu. Benden bir cevap bekliyordu. Elini yine saçlarıma uzatdığımda bir adım geri çekildim ve gözlerine baktım. Derin bir nefes aldım. İşte zamanı gelmişti. Onu sevdiğim yıllar içinde ona hep açıklama yapmak istedim. Hislerimi söylemek, bağıra bağıra "Seni seviyorum!" demek istedim... Ama doğru zamanı, doğru mekanı hiç bulamamıştım. İşte şimdi zamanıydı. İşte şimdi olmasa da yıllarca var olan hislerimin kendilerini ortaya çıkarma zamanıydı. Kalbimin öfkeyle tüm sözlerini, yılların birikmişliğini haykırmasına izin verecektim...
Koray'ın gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.

- Demek beni bir başkasıyla görünce kıskandın? Demek herşeyi en başından beri biliyordun? Keşke daha iyi uzaklaştıra bilseydin, Koray. Eğer gerçekten senden uzaklaştıra bilseydin şu an bu durumda olmazdık. Ben de sana nasıl hissetdirebilirim diye düşünürdüm hep. Zaten sen anlamışsın. Bu noktaya artık geldiysek, herşeyi konuşmanın zamanı... Evet, Koray, seni sevdim ben. Hem de çok sevdim. Senin şu an hiss etdiklerin aşk bile değil. Yıllar sonra beni ilk defa başkalarıyla gördün ve kıskandın. Beni en farketmemen lazım olan zamanda fark etdin... Seni unutduktan sonra...- Birkaç saniye nefes aldım ve denize döndüm. Rüzgar yüzümdeki saçları uçuşturuyordu ve ben buna memnuniyyetle izin veriyordum.- Seni ilk gördüğüm andan sevmiştim aslında. Ama önceleri kabullenmek istememiştim ama kabul etdiğimde herşey daha zor olmuştu. Zamanla da aşka dönüştü işte... Şanslıydım ki, sen de pek kızlarla ilgilenmiyordun yoksa daha beter olurdum. İnsan aşık olucağı adamı ilk görüşte tanımaz belki ama içinde biryerlerde hisseder. Ben seni gördüğüm ilk anı hatırlıyorum da seni seveceğimi anlamıştım. Kendime bile söylemek istemesem de anlamıştım. İlk anki heyecanı halen hissediyorum... Sen önceleri beni fark etmedin ama çabalarım sonucunda beni fark etmiştin. Konuşmaya başladığımız zamanları hatırlıyor musun? Arkadaşca konuşurduk ama geceleri telefona falan gülümsememi sağlıyordu o mesajlaşmalar. Bana ne anlamda yaklaşırsan yaklaş seninle konuştuğum için kendimi mutlu hissediyordum. Sen sonra beni kendinden uzaklaştırmaya çalıştın. Bana aramızda birşey olmasın gibi şeyler söyledin. Yıkılmıştım o zamanlar. Çok ağlamıştım. Annem bile fark etmişti ne kadar acı çektiğimi. Ama ben yine de senden vazgeçemiyordum. Belki de sen beni kaybederek hayatında seni en çok seven bir insanı kaybetdin... "Eğer bir kız senin için dua ediyorsa sen o kızı bırakma" derler. Sen beni yine de bıraktın... Her gece dua ederdim senin için. Ağlaya ağlaya dua ederdim hatta. Ne kadar çaresizdim, değil mi? Ben alışıktım o hallerime... Sana yakın olabilmek için her fırsatı değerlendirirdim. Hatırlıyor musun, aynı kursa giderdik? Bak o zamanlar senin yanına mı yoksa önüne mi oturacağım diye şaşardım. Çünki sana dokunmakla sana bakmak arasında kalırdım hep... Ben seni çok ayrı sevdim, Koray. Sen anlamazsın! Senin için kurallarımı değiştirdim. Herzaman gururunu üstün tutan kız bir erkek için gururundan geçiyordu. Aşkım gururumu yeniyordu. Pişman ola ola yakınlık gösteriyordum sana. Sen bana göstermezken, "Acaba onu sıkıyor muyum" diye düşünsem bile sana yakınlık gösteriyordum. Çünki seni çok seviyordum... Sana ilk mesaj yazan hep ben oluyordum. Senin çevrimiçi oluşunu izler, son görülmene bakardım sık-sık. Bir de kiminle konuşuyor olabilirsin diye delirirdim. Soramazdım da. Ben kimdim ki?- Sinir bozukluğuyla güldüm.- Zaten başka ne yapabilirdim ki? Sana hislerimi açıklasam bir ayrı açıklamasan bir ayrı dertti. Seni kaybetmekten korkuyordum. Şimdi gelmiş beni kaybetmek istemediğini söylüyorsun. Sen beni her ağlatdığında, bana her acı çektirdiğinde, bana her yalandan güzel söz söylediğinde, bana yalandan ümit verdiğinde kaybetdin beni! Yavaş-yavaş oldu ama sonunda kaybetdin, Koray! Senin için dua eden, sana farklı bakan, farklı gülen, sana herkesten fazla değer veren birini kaybetdin... Ben çok aptaldım. Sen belki hatırlamıyorsun ama yıllar önce bana papatya vermiştin. O günden beri papatyaları seviyorum. Papatyaları hayatımın merkezine yerleştirmiştim resmen.... Beni aynı anda hem en mutsuz hem en mutlu insan eden sendin. Ama senden kurtuldum biliyor musun? Acılardan kurtuldum, aşkımdan kurtuldum, kötü düşüncelerden kurtuldum. Artık önüme bakıyordum. Artık ağlamak yok, artık bir erkek için savaşmak yok, biri için dua etmek yok. Biraz da benim için savaşılsın istiyorum artık. Ve artık senin için savaşmayacağım. Lütfen, beni sevdiğini falan da düşünme. Bizim hikayemiz başlamadan bitdi. Benim için sen de senin aşkın da bitdi. Değerimi bilemedin ve beni kaybetdin. Sen kaybetdin!

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin