Başımın ağrısıyla uyandım. Yüzüme güneş ışınları vuruyordu. Gözlerime düşen güneşi engellemek için elimle yüzümü tutdum ve nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Ve şoka uğradım. Emir yanımda uzanmıştı ve kafası göğsümün üzerindeydi. Gözlerim yerinden çıkacak gibi büyüdü bir anlığına. Ne yapacağımı bilemeden dona kaldım. Sonra yüzümü buruşturdum ve kendi-kendime sinirlenerek konuştum:
- Off ya! N'aptım ben?!- Elimle kafama vurdum.- Aptal Kayla, aptal! Nasıl uyuya kalırsın, nasıl ya?!
Emir'in başını yavaşca kenara itdim. Kollarıyla da öyle sarmışdı ki, zorla uzaklaştırdım. Sonra kendisi diğer tarafa döndü. Üzerimde dünden kalma elbise duruyordu ve ayakkabılarım da yerdeydi. Sessizce kalktım ve yerden topuklularımı elime aldım. Son bir kez ona baktım ve uyuduğundan emin olduktan sonra ayağımın ucunda yürüyerek yavaşca odadan çıktım.
- Hemen burdan gitmem lazım. Birisi yoktur umarım.- Kendimle kavga ede-ede aşağı indim ve tam evden çıkacakken salonda biri olduğunu gördüm. Kafamda sıcak sular döktüler sanki. Çünki salondaki adamı tanımak istemesem de tanıyordum. Bu okuldaki o erkekti. Adını bilmediyimi fark etdim ama umrumda değildi. Sadece ona görünmeden gitmek istiyordum. Bu pek de mümküne benzemiyordu ama. Yavaşca aşağı indim ve onu görmemiş gibi yaparak ordan çıkmaya çalıştım. Bana baktı ve “Dur!” dedi sert bir şekilde. Yüzümü buruşturarak çevrildim ve ona baktım. Kim bilir yüzüm ne haldeydi de bana öyle garip bir şekilde bakıyordu. Burda ne aradığını da bilemiyordum. Ne alaka yani? Bu çocuk ne yapıyor ola bilirdi burada? Ama onu sorucak vakit yoktu.
İki adım yaklaştı ve dedi:
- Senin ne işin var burada?
Elimden gele bildiyinde ciddi olmaya çalışıyordum.
- Sana ne be?! Partiye gelmiştim ve uyuya kalmışım. Hem sana hesap vermek zorunda mıyım ben?!
Sinirle yüzüme baktı.
- Ben de bu gizemli kızın değişik biri olduğunu düşünmüştüm. Atarlı ve hoş bir kızmışmış. Sen de bu partiye gelen diğer kızlar gibisin işte. Emir, Emir, Emir! Sizi kullanıyor ve farkında bile değilsiniz. Şimdi Emir'in koynuna girdikten sonra seninle sevgili olucağını mı sanıyorsun?! Seni sevdiğini ya da seni önemsediyini mi sanıyorsun?! Yazık! Seni peçete parçası gibi kullanıp atdı oysaki! Sen de- Tam birşey diyecekken yüzüne yediği tokatla sustu.
Sinirden titriyordum resmen. O sözleri hak edecek hiç birşey yapmamıştım ve bu lafları adını bile bilmediğim insandan nefret dolu bakışlarla duymak kendimi berbat hiss etdirmişti. Gözlerim sinirden dolmuştu ve sinirden tırnaklarımı avuç içime batırıyordum. Böyle hakaret edemezdi bana. Karşısındakinin kim olduğunu bile bilmiyordu. Sonunda dayanamadım. Daha fazla hakaret duyamazdım ve susması için var gücümle yüzüne vurdum. Bir adım geri gitdim ve ayaklarımın zorla durduğunu fark etdim. Yüzüne gelen tokatla şaşırmış ve 1-2 saniyelik gözünü kapatmıştı. Sonra bana dönmüştü. Sinirli bir şekilde ona bakarak işaret parmağımı ona doğru sallayarak bağırdım:
- Bana bak geri zekalı! Kimsin, nesin bilmiyorum ama bana böyle hakaret edemezsin!- Parmağımı indirdim.- Anlayıp bilmeden ne konuşuyorsun allah'ın belası!
- Vaay! Böyle gururlu kızsan neden gece burada kaldın?- Sesini yükseltdi ve yüzünde hayal kırıklığı gibi bir ifade vardı. Onu orda öldüre bilirdim. Öyle sinirliydimki.
- Uyuya kaldım dedim ya, allahın cezası! Bir daha yoluma çıkma, seni gebertirim. O sözleri sana yidireceğim!
Artık ağlamak üzereydim ve bana anlamsızca bakarken oradan hızla çıktım ve kapıyı sert bir şekilde kapatdım. Yola çıktığımda ayağım yalındı ve ağlayarak ordan hızla uzaklaşıyordum. Yoldaki insanların bana olan garip bakışlarını hiss ede biliyordum ama onlara bakmıyordum bile. Sonunda bir taksi durdurdum ve beni buradan götürmesini söyledim. Bana iyi olup olmadığımı sordu ve “iyi değilim.” dedim sadece. Birini aramam gerekiyordu ve çantama baktığımda telefonum orada yoktu. Tam delirilecek başka bir durum. Biri çalmış olmalıydı. Çalan herkimse sadece telefon elde edicekti çünki içinde resim bile yoktu. Hepsi bilgisayarımdaydı. Başka çarem yoktu ve taksiciden telefonunu rica etdim. Bu halde yurda gidemezdim. Birinin beni gelip alması gerekiyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Ellerim titriyordu ve o an birini aramam gerekiyordu. Mert'i arayamazdım çünki kavga ederdi o. Hem numarasını ezbere bilmiyordum. Ailemden birini de arayamazdım. Numarasını ezbere bildiğim insanlar içerisinde bir tek Koray'ı araya bilirdim. Birkaç dakika sakinleştim ve gözümün yaşını sildim. Taksici arada bir bana bakıyordu ama birşey demiyordu. Telefonun ekranında ağlamaktan akmış makyajımı gördüm ama umursamadım. Koray'ı arayıp aramamakta uzunca bir sürü düşündüm ve o sırada siteden çoktan çıkmış ve öylece gidiyorduk. Sonunda tuşlara basarak numarasını yazdım ve onu aradım. Dört defa çaldıktan sonra açtı ve hevessiz bir şekilde dedi:
- Alo?
Sesini duyduğumda hiçbir şey hiss etmemiştim ama yine o olaydan üzeri gözlerim dolmuş ve sesim titremişti.
- K-koray? B-benim Kayla.
- Kayla? Ne oldu?
Ağlayarak dedim:
- Beni gelip alman gerek.
- Ağlıyor musun sen? Ne oldu, neredesin?- Paniklemişti.
- B-ben konum atsam gelir misin?
- Çıkıyorum, konum at.- Dedi ve sesler geldi. Galiba birşeyler giymiş ve evden çıkmıştı.
Ona taksicinin telefonundan konum atdım ve telefonu, verdiği için teşekkür ederek geri verdim. Konum atdığım yerde kafe vardı ve bilerek orayı atmıştım ki, beni gelip göre bilsin. Taksiden indim ve utanarak dedim:
- Bende şu an para yok, numaranız arkadaşımda var ondan arar nerede olsanız veririm.
- Merak etme kızım, hiç sorun değil. İnşallah iyi olursun.- Gülümsedi ve gitdi. Kafeye girdiğimde sadece istedim ve sonra insanların bakışından rahatsız olarak oradan çıktım. Şu iki baş belası yüzünden tüm İstanbula rezil oluyordum. Sahil kenarı olduğu için gidip banklardan birinde oturdum. Derin bir şekilde nefes aldım ve denizin sesini duyarak sakinleşmeye çalıştım. Halen çok sinirliydim. O her kimse bulacak ve onu rezil edicektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA
Teen FictionBaşlangıç tarihi: [30.10.2019] Bitiş tarihi: [16.03.2020] ★ Eğer aşk karşılıklı olsaydı, tek taraflı aşkın en iyi aşk olduğunu inkar ederdi... Tek taraflı aşk yaşayan dünyada binlerce insan var belki. Onlardan biri de Kayla Aksel. Yıllarca sevdiği...