Ben, odasını dağıtıp bir daha toplamayan o çocuktum. Elini prize sokan, süt kutusunu başına dikerek içen, annesinin terliğinden korkup kaçan kişiydim. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmaz, adımımı atardım. Ölümün beni bulamayacağına inancı tam...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur. Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur... Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır. Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır. Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder, Sevişenler daima gözlerle yemin eder...
|Victor Hugo|
Böyle yerleri oldum olası sevmiyorum. Eski partici Yağız sever miydi diye de düşünüyorum ama yok. O da hiç sevmezdi. Bir kere fazla karanlık ve saçma sapan yanıp sönen ışıklar baş ağrısını tetikliyor, havasız sonra hiç gelemeyiz böyle ortamlara... böyle ortamlar... orta sınıf bir gece kulübündeyiz. Biricik Biri'nin olay yer incelemesine katılıyoruz. Yanında iki kadın komiser daha var ve ortama ayak uydurmak için iş çıkışı gelen arkadaş grubu gibiler. Rahat kıyafetler, gürültülü kahkahalar ve ne içtiklerinin haddi hesabının olmayışı... birkaç kart horozun gözü üzerlerinde ama kızlar hiç oralı değil. Biricik bir kere bile benimle göz göze gelmedi. Tanışmıyoruz. Dikkat çekmek istemiyordu. Katil için sıradan birer yem olarak bilinmek istiyordu.
"Bunlardan kaç tane içtin?"
Yanıma oturan Tunç görüşümü kapatırken elimde tuttuğum bardağa baktım. "Saymadım." Dedim. Gerçekten de kaç tane içtiğimi hatırlamıyordum.
"Seni eve bırakamam, taksiyle git."
"Tamam da bu kaça kadar sürecek?"
İç geçirdi. "Burası kapanınca." Dedi. "Yarın gece de başka bir mekan. Tamamen gizli bir şekilde yürütmeye devam ettiğimiz için de mekan sahipleriyle anlaşma yapamıyoruz."
"Bu iyi değil. Bu hiç iyi değil. Buradayız, burada arıyoruz ama belki bambaşka bir yerde olabilir. Belki iş üstündedir."
Tunç başını salladı. "Ne yapabiliriz?"
Düşünürken konuştum. "Acaba böyle yerleri bir süreliğine kapatsanız mı?"
Tunç kaş kaldırarak baktı bana. "Böyle yerlerin bir süreliğine kapatılmayacağını sen de çok iyi biliyorsun, Yağız. Ayrıca insanlar uyarıldı. Bak ne kadar az kadın var. Herkes farkında. Sokaklar da bekçiler daha sık devriye yapıyorlar. Böyle yeri kapattırmazlar."
Ben de başımı salladım. Haklıydı. Böyle mekanların arka tarafında polislerle de iş birliği vardı, diğer gruplarla da. Hem böyle bir yeri kapatmak kısa süreli bir şeydi. Sorunu kökünden çözmeliydik.
"Her gece onunla mısın?" Diye sordum.
Başını salladı. "Onunlayım." Dedi.
"İyi. Aklım kalıyor."
"Kalmasın. Bu görevi teklif edip öne çıkarak büyük salaklık yapıyor ama güçlü bir kadın. Seni beni yere serer."
