Seafret - Atlantis
Bizi kurtaramam, Atlantis'im, düşeriz
Bu şehri dayanaksız toprağa inşa ettik
Bizi kurtaramam, Atlantis'im•İLLEGAL İŞLER•
Aslında ben, seni yaşamak isterim.|•••|
Abimden evde olmam gereken bir durum olduğunu öğrenince hastaneden ayrılıp eve geçmek zorunda kalmıştım. İçimde filizlenen tuhaf korku emaresi bana evdekilerin okula gitmediğimi öğrendiklerini düşündürtüyordu. Hala bunun hakkında ne yapacağımı bilmiyordum. Başlayan birkaç sınava girmemiştim ve arada uğruyordum ama çoğunlukla yoktum. Bizimkilerin kulağına gitmesi an meselesiydi. Ondan önce bir şeyler yapmam lazımdı tabi. Ama ne işte? Şu an okul hayatım o kadar arka plana geçmişti ki umurumda değildi. Sanki beni şu saatten sonra öldürseler bile umurumda olmayacaktı.
Eve gidince öğrendim ki meğer sadece şu saçma aile yemeklerinden biri varmış. Evlilik arifesindekilerin mahkum olduğu türden şeyler. Bu sefer kız tarafına davetli olduğumuz için daha şık hazırlanmamız gerekmişti. Huysuz babam olay çıkarmamamı tembih ederken huylu annem üzerimize dualar üflüyordu. Neyse ki gece istedikleri gibi iyi gitti. Kaldı ki olay çıkaracak değildim. Bana dokunmasınlar yeter. Zaten çoktan Zeynep ve benim hikayeyi unutmuşlardı. Şimdiler nişanın yanına Zeynep'in üniversitesi konuşuluyordu. Gece kızla sadece bir kez göz göze geldik ve bana içten bir şekilde gülümsedi. Bir şey değil bacım.
Ertesi günler hafta sonuna denk gelince annem geri gitmeme izin vermedi. Birkaç bahane sundum ama işkillenmesinler diye uzatmamaya karar verdim. Balkona çıkınca Yârim'in evini görebiliyordum. Işıkları yanıyordu ama içinde Yârim yoktu. Bu gece babası ve Dua evdeydi. Annesi refakatçiydi.
Tüm zihnim onu düşünme hastalığına yakalanmıştı. Uyurken, uyanırken, yemek yerken... onu ve hasta oluşunu düşünmediğim bir dakika yoktu. Bunun sağlıksız olduğunu da fark edemeyecek kadar kendimi kaptırmıştım. Çok üzülüyordum. Bu bizim başımıza geldiği için, o hasta olduğu için çok üzülüyordum. Bu yüzden kendi evimde parmak uçlarında yürüyüp, düştüğümü kimsenin görmemesi için kendi ellerimden tutarak ayağa kalkmaya çalışıyordum. Gecemi gündüzüme katıp hastalığını ve tedavisini araştırarak harcıyordum."Abi, az anlatsana bana. Araştırıyorum ama anlamıyorum. Sen lösemi hakkında ne biliyorsun?"
Çocuk doktoru olan abim yüzüme bakıp düşünceli bir ifadeyle çenesini sıvazladı. "En basitinden kan kanseri." Dedi. "Bak şimdi... Kemik iliğinde blast ismini verdiğimiz kötü huylu kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan bir hastalık. Kontrolsüz çoğalan bu kötü huylu hücreler nedeni ile normal kan hücrelerimiz çoğalamaz ve görevlerini yerine getiremez. Normal kan hücrelerimiz vücudumuzun bağışıklığının devamında enfeksiyonlara karşı korunmada, kanama durumunda kanımızın durmasında ve vücudumuza oksijen taşınmasında görevlidirler. Kemik iliğinde kötü huylu kan hücreleri çoğalınca bu görevler yerine getirilemiyor ve hasta oluyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo Ölmek İstiyor
عاطفيةBen, odasını dağıtıp bir daha toplamayan o çocuktum. Elini prize sokan, süt kutusunu başına dikerek içen, annesinin terliğinden korkup kaçan kişiydim. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmaz, adımımı atardım. Ölümün beni bulamayacağına inancı tam...