DELİLİK
Havanın yeni yeni karardığı vakitlerde evden ayrılan kayıp ruh açtı. Susamıştı. Arzusu ellerini karıncalandırıyordu. Gözlerinin dönmesine ramak kalmıştı. Yanlış bir şey yapmak istemiyordu. Kendisini ele verecek bir yanlışlık...
Sokağın aşağısına indiğinde insan içine karışmış oldu. Diğer insanlardan ayırt edilemiyordu bile. O yüzden korkusu yoktu. Aynı ara sokağa gitti... Tuzaktı bu sokak. Yem için seçmesinin nedeni açıktı... Kestirme yol oluşu herkesi cezbediyordu. Halbuki kestirme yol diye bir şey yoktu. Olsaydı orası anayol olurdu. İşte minik bir fare geliyor bile. Ne kadar bekledi? On dakika mı? Hayır, daha az. Gömüldüğü karanlıkta adım seslerini saydı. Tam köşeyi döneceği esnada enjeksiyonu boynuna saplayıp zehri enjekte etti. Kadının tiz çığlık sesi sokağı inlettiyse de caddenin gürültüsü ile yutuldu. Kayıp ruh güldü. Genç kadın çıkmaya çalıştığı sokağın başına varamadan yere yığıldı. Kramp girdiğinden seğiren bacakları ve kolları korkunç bir açıda duruyordu. Ağzını kocaman açtı ama sesi çıkmadı. İşi bitmişti.
|•••|
|•••|Elimde boyama kitaplarına gülümseyerek bakarken gıcır gıcır boya kalemlerimle gurur duyuyordum. Bunları aldıklarında çiçek açacak gözleri görmek için heyecanlıydım. Hastane bünyesindeki kanser tedavisi gören çocuk servisi her zaman ki gibi kalabalıkken beni daha önceden tanıyan ufaklıklar sevinçle adımı söylüyordu. Ben onların Yağız abileriydim. Hepsiyle tek tek ilgilenmeye çalışıyor, onları ciddiye alarak dinliyordum. Konuları hiçbir zaman bu illet hastalık değildi. Çocuklar zorluklara bambaşka bir pencereden bakıyordu.
Bazı insanlar hayatımıza dokunurdu. Bize ya iyi Ya kötü gelirdi. İyi bir öğretmen dünyayı sevdirirken, kötü bir arkadaş kalbimizi kırabilirdi. Bir de iyi ve kötüsünün ortasında bir yer vardı. Ne iyi ne kötü. Yârim ta ruhuma dokunmuştu. Bana iyileşmesi güç bir yara bırakmış olsa da onu ne tanıdığıma ne de sevdiğime pişmandım. Hatta mutluydum. Şu an ki insan olmam için onu yaşamam şarttı. Hayat böyle bir şeydi. Onu yaşatmak için her gün savaşmam gerekiyorsa da bunu en iyi şekilde yapmaya söz vermiştim. Olduğun yerde mutlu musun, Yârim? Sen mutlu ol diye ben çiçeklerimi susuz bırakmıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo Ölmek İstiyor
RomanceBen, odasını dağıtıp bir daha toplamayan o çocuktum. Elini prize sokan, süt kutusunu başına dikerek içen, annesinin terliğinden korkup kaçan kişiydim. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmaz, adımımı atardım. Ölümün beni bulamayacağına inancı tam...