•İNSANOĞLU, İNSANOĞLUNUN CEHENNEMİDİR•
Acı duyabiliyorsan, canlısın.
Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.|•••|
~DEVA ÖZÜ~
Ben küçükken annem hep öğretmen olmamı isterdi. Bir kadına mürebbiye olmak yakışır dermiş kendi annesi yani anneannem. Annem, zavallıcık, imkan yok diye okuyamamış, biz okutacaktı. Müzik öğretmeni olmamı arzulardı. Piyano derslerini o istedi diye aldım. Piyanoya başladığımda o tabureye oturduğumda ayaklarım yere değmezdi. Küçücüktüm. Olacak ya pek güzel çalar, dinleyeni mest ederdim. Sonra... sonra... öğretmen olmaktan da piyano çalmaktan da vazgeçtim. Nerede piyano görsem gözlerim dolar hatta... nefret etmiyorum ama artık yanına yaklaşamıyorum...
Ben ne olacağımı bilemedim. Bilemeyince kayboldum. Zaten ben yolumu bulmak için yanan ışığımı kaybettim... rüzgara bıraktım kendimi... hayat beni nereye çekerse oraya gittim. Babamı pek memnun edemedim. Evlenip bir yuva kurmam onun daha çok aklına yatardı. Özellikle kız başıma evlensem daha iyiydi. Ama ben okudum. Bir anda beni anlayan da dinleyen de kitaplarım oldu. 16 yaşında annesiz kalınca kaçacak bir delik arıyordu insan. Ben okuyarak oyalanmayı tercih etmiş olsam da bunun beni ne kadar mutlu ettiği tartışılırdı. Mutlu değil, meşguldüm hep. Babamın istediği olmadığından da beni kendi yeni ailesinden ötelemişti. Ne halin varsa gör. Bir evladın duymak istediği en son şey... Her şey evimizin ışığı annemi kaybedince mahvolmuştu. Erkek kardeşim liseden aldığı uzaklaştırma ve uyarılara rağmen akıllanmadığı için sonunda okuldan atılmıştı. Kötü arkadaş seçiminin mağduru mu dersiniz yoksa kendi akılsızlığımı dersiniz yoksa tamamen kaderimi dersiniz bilmiyorum. Sonradan hiç toparlanamayarak birkaç kez nezarethanede yattığı bile olmuştu. Şimdilerde asker kaçağı olduğu için nerede olduğunu bile bilmiyorduk. Yine de babam o geri gelse biraz kızar, sonra affedip bir dükkan açıp onu da başına koyardı sanırım. Ama Deva kalkıp psikoloji okumak için İstanbul'a gitmişti. -Annemi kaybedince İstanbul'dan taşınmıştık.- Üstüne bir de adli vaka psikoloğu olmak için okulunu uzatmıştı. Nedense durmayıp bir de otopsi teknisyenliği bile okumuştu. Öz geçmişi öyle iyiydi ki birçok prestijli kuruluştan teklif almıştı. Ne yazık ki tüm bunlar ailesini tatmin etmiyordu. Edemeyecekti. Dizlerini kırıp evinde işten gelecek kocasını beklerken çocuklarına bakmadığı müddetçe babasını tatmin edemeyecekti belki de.
Deva kötü bir kızdı. Onun gibi olmayın.
"Bitmedi mi okulun kızım? Neyi bekliyorsun? Ben sana demiştim ya, okurken de evlenebilirsin diye. Niye karşı çıktın? Hasan iyi çocuktu. İki arka sokakta mis gibi dükkanı var. Buralar da dükkan kirası kaç para haberin var mı?"
Telefonu sağ kulağımdan sola geçirirken ağır ağır gözlerimi devirdim. Haberim yoktu. "Sen zahmet etme, Sevda hanım." Dedim. "Evleniriz bir gün biz de. Hoş daha yaşım kaç? Daha zamanım var benim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo Ölmek İstiyor
RomanceBen, odasını dağıtıp bir daha toplamayan o çocuktum. Elini prize sokan, süt kutusunu başına dikerek içen, annesinin terliğinden korkup kaçan kişiydim. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmaz, adımımı atardım. Ölümün beni bulamayacağına inancı tam...