•BİTMİŞ BİR KİTABIN ÖLÜ KARAKTERİ•
Öyleyse dudaklarından öperim,
Orada bir parça zehir kalmıştır belki;
Bir zamanlar hayat veren o dudakların
Bu kez son versin hayatıma.|romeo ve juliet|
|William Shakespeare||•••|
|DEVA ÖZÜ|
Beni öptü. Öpüşüme cevap verdi. Bunun kanlı canlı bir rüya olduğuna o kadar emindim ki sırf bu yüzden yarıda kesmek istemedim. Zaten arsızım, dozumu kaçırdım. Dizlerimin üstünde yükselip oturduğu koltuğa yaklaşırken bedenimi bacaklarının arasına sığdırdım. Kokusu daha yoğun, gerçekliği daha çarpıcıydı. Kollarım boynuna dolanırken, ellerimi ensesinde gezdirdim, oradaki kısa saç tıraşını parmak uçlarımda hissettim. Çok güzel. Durmadan onu kendime çekiyordum. Kaybolmasın. Onun elleri de yüzümün iki yanındaydı. Hissederek ve isteyerek öpüşüyorduk. İlk öpücük için sert ve farklıydı ama güzeldi. Bu anı içten içe beklediğimi itiraf edersem değdiğini de söylemem gerekiyordu. Hayal ettiğimden farklı ve kesinlikle daha iyiydi. İlk kez birini öpüyor değildim ama hissettirdiği şeyi ilk kez yaşıyordum. Bu his tüm kanımı kaynatıyordu. Bana sevdiğim birini öpmek böyle bir şeymiş diye düşündürüyordu. İnsanın sevdiği birini öpmesinin hazzı muazzamdı.
Onu öpüşümdeki kıpırtı kalbimi acıtır oldu. Derinde bir yerlere battı. Birden her şey karardı ve içimi büyük bir korku sardı. Ondan hoşlanıyorum, ona aşığım. Hem de haddimden fazla ve bu benim boyumu aşar... benim kalbim onun yükünü kaldırır mı? Böyle inatçı, mutsuz bir adam beni sadece üzmez mi? Belki üzmez. O sevmeyi bilmiyor değil, o sadece yaralı... yaralı. Bu dudaklarımın hareketini kesti ve onunda durmasına sebep oldu. Yine de dudaklarımı dudaklarından çekmeden üzerini öptüm.
En umutsuz olduğun yerdesin, yaralısın. Seni kim kurtaracak? Yemedin, içtin. Sigara içtin, çok içtin. Ağladın, yalnız kaldın, dövündün. Nereye kadar böyle? Bağırdın, kavga ettin kendinle. Yine en hasarlı olan sensin. Soyutladın, soyutlandın, soyutlattın kendini. Geçti mi? Geçmeyecek ki. Dokunduğuna bulaşacak. Bunu bildiğinden mi kimseye yaklaşmıyorsun, güvenmiyorsun?
Kendimi geri çektiğimde o da geri çekildi. Başımı kaldıramazken yanaklarımın had safha da kızardığına emindim. Utanmıyordum ama tuhaf hissediyordum. İçimdeki volkan cayır cayır yanarken öpüşüyle faaliyete geçip patlamıştı. Lavlar etime yapışıp beni yakıyordu. Buradan, bu noktadan kaçış yoktu. Yanmaktan başka çaremiz kalmamıştı. Ellerimi nereye koyacağımı bilemeyerek aşağı indirdim. Avuç içlerim terlemiş, haddinden fazla sıcaklamıştım. Yanıyordum. Aman Allah'ım! Beni öpmüştü ve aramız daha da tuhaflaşacaktı değil mi? Dudaklarım hala nemli ve zonkluyordu. Parmaklarımla oynarken muhtemelen sorunlu gibi gözüküyordum. Ama ağzımı açacak gücüm yoktu. Kanım kaynıyordu. Midemde oluşan kötü his beni korkutuyordu. Bu adamdan çok korkuyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo Ölmek İstiyor
RomantizmBen, odasını dağıtıp bir daha toplamayan o çocuktum. Elini prize sokan, süt kutusunu başına dikerek içen, annesinin terliğinden korkup kaçan kişiydim. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmaz, adımımı atardım. Ölümün beni bulamayacağına inancı tam...