Yorina - Dry Your Tears
🎵
•TANRI SENDROMU•
•
Ankara'da kısmen iyi bir mevkide bir başıma yaşarken oyalanacak güzel bir meslek bulmuştum. Gerçi mesleği böyle basit denilince yadsınmasın hiç kolay bulmamıştım. Tıp fakültesi, hayalini kurmadığım bir dünyaydı ve bana hayatta her şeyin gerçek olabileceğini düşündürüyordu. Yağız Üstün tıp fakültesi mezunu ise uzaylılar da gerçekti. Başımı gömdüğüm topraktan çıkardığım yoktu ama hep ileri doğru koştum. Tüm koşturmacanın içinde durmak yoktu. Durmak istemiyordum. Yıllardır koşuyordum ama duramazdım. Neden kaçtığını biliyordum ve durursam iyi olmazdı.
Rol yapmayı öğrendim. Bir maske takmayı adet edindim. İyiymiş gibi, her şey yolundaymış gibi, dışa dönük gibi... bir şey yaşıyoruz ve bu bizi kökten bitiriyor. Bir yerden sonra bu bir rutine, gerçeğe dönüştü. Eski ben ve yeni ben kavramları ortaya çıktı. Yeni ben daha içe dönük, daha tutucu ve çevresini oluşturan insanları cımbızla seçiyor, çok insan istemiyordu. Sadece işi vardı. Daima çalışması gereken ödevleri...
Bu gidişatta insan oluşum yüzüme canhıraş bir şekilde çarpardı. Düşünmek, sürekli düşünmek bir hastalıktı. Hayatımın neyle sonuçlanacağını merak ediyordum. Nerede ve nasıl son bulacaktı? Tüm hastalarımda olduğu gibi ölü mü nasıl karşılayacaktım? Huzur içinde olacak mıydım?
Neler neler atlatmışken bu hayatta bi' kendimiz atlayamamıştık uçurumdan. Ama ne uçurumlardan atlamıştı ruhumuz. Kaç defa düştüğümüzü sayamaz hale gelmiştik. Tekrar ne için ayağa kalkacağımızı bilemezken acımız hafife alınmıştı. Düştüğümüz yerde yatarken yaşar hale gelmiştik. Nasıl yaşadığımız belli bile değildi. Artık bu kabuktan sıyrılmak, doğrulmak ve bana verilen bu canla iyi bir şekilde yaşamayı arzuluyordum. Bunu da yapabilirdim. Çünkü Yağız Üstün tıp fakültesi mezunuydu ve uzaylılar gerçekti."Çattın yine kaşlarını ne oldu?"
Daldığım yerden sıyrılırken gözlerim Deva'ya kaydı. "Hı?"
"Ne düşünüyorsun?" Diye sordu bu sefer.
Dudak büktüm. "Önemli bir şey değildi." Dedim.
"Çatma kaşlarını öyle kalacaksın." Dediğinde güldüm.
Elimdeki bilgisayarı yatağım ucuna bırakıp yanıma geldi. Bana dikkatle bakıyordu. Dizlerinin üstünde yatağa çıkıp başımda durdu. Eli alnımda gezinip kaşlarımın arasını ovuşturdu. İşte yine oluyor. Canhıraş bir parçam su yüzüne çıkıyor, dokunuşu tüm ruhumu parçalıyor. Bana bu kadar iyi gelmesine karşı koyamıyordum. Yumuşak dudaklarını alnımda hissedince kollarımı bedenine sarıp onu kendime çektim. Kıkırtıları tatlı ama uzun sürmedi. Öpüşümle kesilirken karşılık verdiği için daha iyi hissetim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo Ölmek İstiyor
RomanceBen, odasını dağıtıp bir daha toplamayan o çocuktum. Elini prize sokan, süt kutusunu başına dikerek içen, annesinin terliğinden korkup kaçan kişiydim. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmaz, adımımı atardım. Ölümün beni bulamayacağına inancı tam...