•İÇİMİ DARALTAN LANET•
Unutmuş gibi yaptığım her şeyi hatırlıyorum. Biliyorum hangi acımın hangi yarama denk düştüğünü ve sırf bu yüzden aynaya bakarken gözlerimi gözlerimden kaçırıyorum. Ne olur kimseye söyleme ama...
•
Ani baskınlar hele de böyle bir gecenin üstüne gelen bu kalabalık grup... anlarsınız ya, beni pek de memnun etmemişti. Halbuki ben bu izin gününde Deva ile başlayan sabahtan geceye karışmak, onun teninin teri ile ıslanmak ve kokusunu solumak istiyordum. İlk cinsel birlikteliğim olmuştu. Fazla düşünüp duruyordum. Ona zarar vermek, korkutmak istemiyordum. Akışa bırakmak o an için en iyisi gibi gelmişti. Eğer hazır değilse söylerdi ve ben de devam ettirmez, onu asla zorlamazdım. Ama ikimizde o an akışta kalmıştık. Birbirimizin kollarında kaybolmuştuk.
Cinsel birlikteliğin hayalini kurduğumu söyleyemem. Çünkü karşı tarafa bir yüz koymak benim için imkansızdı. Orada bir yüz yoktu, olmazdı, olamazdı. Ama o kadar aciz ki kalbimiz, bir çamur içinde ve yüzeye çıkmaya çalışıyor, sonu kabul etmiyor, attığı sürece o umudunu asla kesmiyor. Benim kalbim yitik bir ruha aitti. Kan kaybediyordu, yok oluyordu. Bu önemsediğim bir durumda değildi. Kalpsiz de yaşardım. Ailem, sevdiklerim ve işimde iyi olmak önceliğim ve benim için yeterliydi. Ama işte kadere hakim değildik ve yitik bir ruhu da ancak sevgi iyileştirebilirdi.
Bilmiyordu ama o kız ruhuma deva oluyordu. Adı gibiydi. Hiç bitmesin istiyordum ama her gecenin bir sabahı vardı. Bu bitmesini istemediğim türden özel bir geceydi.
Şimdiye geri dönersem mübarekler bütün ailelerini toplayıp gelmişti. Bizim heriflerin nahif hatunları ve onlardan olan pek nahif yavruları... Tamam. Hadi güzel sürpriz oldu! Ama unuttukları bir ayrıntı vardı. O da bu evin 55 metrekare bir şey olduğuydu. Nasıl sığacaktık?
"Oğlum niye kapıyı açmıyorsun?" Diyen Özgür'e Fırat "Telefonunu da açmadı!" Diye arka çıktı. "Nerelerdesin sen oğlum?"
"Duştaydım abi." Dedim. "Hoş geldiniz."
"Hoş bulduk yakışıklı." Dedi İlhan Berk kucağında bebesiyle içeri girerken. "Nasılsın?"
"İyiyim, iyiyim. Siz nereden çıktınız?" Diye sormuştum ki Can gevşekçe "Ana-" diyecek olmuştu ki Feyza kocasının kolunu dürtüp "Çocuklar var, Can!" Diye çıkışmıştı anında. "Şu ağzına hiç dikkat etmiyorsun."
Mahcup olan Can "Pardon hanım." Derken bana göz kırpmayı ihmal etmedi ama.
Pislik herif. Beni güldürdü.
"Dolapların dolu, Yağız." Diyen Üvercinka'ya "Aaa.. evet, şey. Alışverişi yeni yaptım." Dedim şaşkınca. Sen hangi ara oraya geçtin kız? Aman Allah'ım... Dört bir yana nasıl bu kadar hızlı yayıldınız siz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo Ölmek İstiyor
RomanceBen, odasını dağıtıp bir daha toplamayan o çocuktum. Elini prize sokan, süt kutusunu başına dikerek içen, annesinin terliğinden korkup kaçan kişiydim. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmaz, adımımı atardım. Ölümün beni bulamayacağına inancı tam...