-2: Sen yıldızlara, ben yere yakın

4.1K 427 426
                                    

Deniz Tekin - Benim Aşık Olmam Gerek

Bu kargaşanın, bu acımasızlığın, bu hoyratlığın içinde biz, birbirine sığınan iki çaresiz insanız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu kargaşanın, bu acımasızlığın, bu hoyratlığın içinde biz, birbirine sığınan iki çaresiz insanız.

|•••|


Odadan içeri girdiğimde elimdeki koliyi dikkatlice yere bıraktım. Geniş, büyük pencereli oda çok güzel gün ışığı alıyordu. Bir buçuk kişilik demir başlı yatak dağınık, kitap rafları boştu. Odada sadece koliler vardı. Her yer koli ve valizdi. Tatlı lila rengi duvarlardan biri kemik rengi, iri, kabartmalı çiçekli bir duvar kağıdıyla kaplıydı. Odayı sevmiştim. Yerleşince daha düzenli ve ferah görünceğine emindim. Biraz başımı uzattığımda benim odamın buradan gözüktüğünü fark ettim. Güzel. Odadan daha ayrılmak istemediğimden kolilere şöyle göz ucuyla bakınıyordum ki plağı o anda gördüm.

"Oha Led Zeppelin mi bu?" Elime aldığım plağın kılıfı o kadar eskiydi ki yer yer sararmıştı. Bir başka plak aldığımda bunun AC/DC'ye ait olduğunu gördüm. Bu plakta aynı şekilde eskiydi. "Bunlar ne böyle?" Diyerek arkama döndüğümde kızın yanıma geldiğini fark etmemiştim. Bir an kokusu çarptı, içim genişledi. "Senin mi?" Zor diyebildim.

Gülümsüyordu. "Evet. Sever misin?" Diye sordu.

Başımı salladım. "Hoşuma giden birkaç parçaları var." Dedim. Sonra vazgeçip "Hayır, aslında çok var." Diye düzelttim. "Abim var benim. Bana da o alıştırdı. Ona da başka bir abi alıştırdı ama severiz yani."

"Bunlar babamın koleksiyonuydu." Dedi Yârim. "Bana verdi."

"Hadi canım. Babam bana günahını vermez." Dediğimde bir an geri alabilmek için dilimi ısırdım. "Verir de yani... günahını ne yapayım değil mi? Hah, neyse... bir gün ben de dinleyebilir miyim? Böyle plağım hiç olmadı."

Yârim başını salladı. "Tabi ki. Olur." Dedi.

"Sen de sever misin?"

Yine başını sallıyorken düşünür gibi bir ifadesi vardı. "Seviyorum. What's next to the moon, rock 'n' roll train, back in black ve highway to hell benim favorilerim."

Yutkundum. Ha, siktir. Harika bir İngilizce telaffuz ile takılmadan saydığı tüm o şarkıları belki ezbere bilirdim. Kızım sen gerçek misin?

"Peki sen?"

"Ben... benim de öyle." Dedim. "Back in black benim hayatımın arka fonudur."

"Harika! Hayatımın arka planını düşünmemiştim." Daha geniş gülümsedi. "Led Zeppelin'in Whole lotta love de çok güzel." Dedi. "Ama YouTube da izleme. Tuhaf bir klibi var."

Ben de gülüyordum. Şimdi bizim ilk ortak noktamız bu iki müzik grubu mu? Yârim, bu sence de çok romantik değil mi? Olmasa bile iş görür. Bazen bir kızla konuşmak çok zor oluyordu. Yani kız güzel diye her özellik bahşedilmiyordu ki. Sohbet katili kızlar vardı. Ama bu kız... öyle değildi.

Romeo Ölmek İstiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin