45: İKİ KALBİN AŞKININ EVRENE KARŞILIĞI

3K 358 227
                                    

🎶

Florina • va va vis (kesinlikle dinleyin çevirisine bakın!)
Rody • Yok Sana Tamam

•İKİ KALBİN AŞKININ EVRENE KARŞILIĞI•

Dünden arta kalan bir tutam ümidimi yarına taşımak gibi boş bir çabaya giriştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dünden arta kalan bir tutam ümidimi yarına taşımak gibi boş bir çabaya giriştim. Nerede bir imkansızlık var,
ben orada bitmişim.
Anlıyorum bu defa anlamı yok;
ne kalışın, ne gidişin.


|DEVA ÖZÜ|

Bu dünyanın yaşamaya değer bir yer olduğunu... hayatımı kaybedince anladım. Sevdiklerimle birlikte geçirdiğim her anın kıymetini, hayatımı kaybedince anladım. Attığım her adımın, soluduğum her nefesin, geçip giden her günün önemini, hayatımı kaybedince anladım. Bıkmadan usanmadan her gün doğan güneşin muhteşemliğini... yağan yağmurların eşsizliğini... mükemmel çiçeklerin açışını... hayatımı kaybedince anladım. Yüzümde ki sivilce izlerinin, kilo alıp verdikçe bozulan bu bedenin, dökülüp giden saçların önemsizleştiğini, hayatımı kaybedince anladım. Kalbim kırıldıkça bir daha eskisi gibi olmaz diye korkarken aslında affetmenin ve bazen de vazgeçmenin gerekliliğini, hatta bunun iyileştirdiğini hayatımı kaybedince anladım.

Hayatımı kaybedince anladım... yaşadığımı ancak o zaman anladım.

Yani geç kaldım. Her şeyi dert edinirken kendime, hayatımı yaşamaya fırsat bulamadım. Geç kaldım. Sana, bana, bize geç kaldım...

İnsanoğlu zaten koşup dururdu da hiçbir yere zamanında yetişmezdi. Hep geç kalırdı ya... Bir sonra ki günü düşünürken, anları yaşamayı unuturdu ya... sürekli geç kalırdı. Farkında olmadan biterdi gün. Niye böyleydik biz? Yoksa bir şeyden mi kaçıyorduk? Peşimizi düşen hayattan mı çekiniyorduk?

Her yere düşüşümde yerden kalkıp başıma geleni çok umursamamayı seçmiştim. Sorun değildi; hiçbir şey. Geçip giderdi çünkü. Sen gülümse derdi annem. Deva ol. Ama aslında hep çok sorunmuş... göğsümde birikmiş... sonunda beni yutmuş... ölüp gitmek ne kadar zormuş... insan geri de bıraktıklarına da üzülürmüş... sende çok üzüldün değil mi, anne? Şansın olsa dönerdin değil mi?

Ruhum bedenime çekilirken yine geç kaldığımı hissediyordum. Onlara... en çok ona... çok üzülmeseydin keşke... o olmazsa yaşayamam dediğimiz için onsuz yaşattılar bizi... yapmasaydık öyle... ne çok zordu dünya böyle... seven sevdiğine kavuşsun diye; daha kaç sayfa yazılacaktı?

Ölüm ve ona bu kadar yaklaşmak korkutucuydu. Mutlak bir bilinmezliğin muhteşemliği ürperticiydi. Doğmamış bebekler için hayatın yaklaşımı da bu kadar korkutucu muydu acaba? Korkutucuydu muhakkak. O beden ilk yuvamızdı da bizi koparıp aldılar... Benim ilk yuvamı gömdüler. Ama o bana yaşa dedi.

Romeo Ölmek İstiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin