•ölüleri konuşturma sanatı•
iki insanın karşılaşma ihtimali, iki kar tanesinin karşılama ihtimali kadardır.
❄️
❄️
❄️
Koştura koştura geçtiğim kapıların ardından işlemleri halletmenin verdiği rahatlıkla derin bir nefes verdim. Uçağın kalkmasına daha bir dünya varken benden istendiği üzere arama yapmak için insanların daha az olduğu bir yere oturdum ve aramayı başlattım. Çok geçmeden ekranda dört çirkin adamın yüzü belirdi. İstemsiz bir şekilde kendimi gülerken buldum. Bu adamlar beni güldüren yegane varlıklardı.
"Selam millet! Nasılsınız?!" Derken koşturmalarını gülerek izliyordum. İlhan Berk'ten Can'a oradan da Fırat'a geçti telefon. Paketini açtığım şekerli leblebilerimi yerken konuşmayı başlatan Can'a kulak verdim.
"Yağız! Nerelerdesin oğlum? Ankara'ya iş için gidiyorum diyip gittin bir daha geri dönmek yok. Beni de al!" Diyen Can'a cevabı Özgür "Senin karın halı saha da maça zar zor izin veriyor lan!" Diyerek verdi. "Nereye gidiyorsun acaba?"
"Aynen." Dedi Fırat gülerek. "Adam iş için orada hem. Senin evde kalıp yeğenime bakman lazım Can Bey."
Can uzanıp Fırat'a saldırırken gülmeden edemedim. "Sizle de bir yerlere gideriz." Dediğimde "Ankara'ya taşınman hala çok can sıkıcı." Diye sitem etti İlhan Berk Bey. "Nereden çıktı Ankara? Yani İstanbul'un suyumu çıktı."
"Verdikleri teklif çok iyiydi, İlhan Berk. Sen de hak verdin." Dedim. "Büyütmeye gerek yok beyler. Sadece bir müddet... hem denemek istedim..."
"Biz büyütmeyiz de annen epey büyütmüş."
Oflayarak saçlarımı karıştırdım. "O en son ki görücü kıza ters gittiğim için olayları büyütüyor." Dedim. "Yoksa kızı alıp gitsem bir şey demeyecekti."
Hepsi bir ağızdan güldü. Can ekrana yaklaşıp "Abi aklın varsa geç evlen. Ne kadar geç o kadar iyi." Dedi. "Biz başları yaktık. Sen yakma!"
Özgür, Can'ı geriye çekiştirirken boğuşmaları beni güldürdü. "Yalan söylüyor, Yağız. Bakma sen ona. Her gece canım karım diye uyuyor, uyanıyor." Dedi.
"Sen nereden biliyorsun lan onu?" Dedi Can, Özgür'e. "O bizim mahremimiz!"
"Ben bilirim."
"Kızlar nasıl, İlhan Berk? Büyüdüler mi?" Diye sordum. Şaka gibiydi ama bu adamın ikiz kızları vardı.
"Ellerinden öperler amcası. Büyümezler mi? Şeker gibi oldular. Tam sevilmelikler." Dediğinde başımı sallayarak güldüm.
"Bebekleriniz burnumda tütüyor. Sizden çok onları özlüyorum." Dediğimde gülüştüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo Ölmek İstiyor
RomantikBen, odasını dağıtıp bir daha toplamayan o çocuktum. Elini prize sokan, süt kutusunu başına dikerek içen, annesinin terliğinden korkup kaçan kişiydim. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmaz, adımımı atardım. Ölümün beni bulamayacağına inancı tam...