Tüm dersler hızla gelip geçerken son derse ara verilmesi için hocaya yalvaran gözlerle bakıyorduk.
"Son 5 dakika dayan Ekin dayan." Diye mırıldandı Ekin burnundan aldığı derin nefesi verirken.Duyanların hepsi kıkırdayınca hoca ses gelen gruba delici bakışlarını attı.
Kıkırdamalar anında kesilirken ben sadece göz devirmek ile yetinmiştim.
Türkan Hoca ara verip çantasını koluna geçirdi. Ardından amfiyi terk etmişti. Tabi herkes arkasından atlı koşturuyormuşcasına amfiden çıkmıştı.
"Vaktiniz var mı bir kahve içmeye?" Diye sordu Ateş.
Ezgi bana bakarak "olur mu?" Diye sorunca "olur." Diye mırıldandım.
Birlikte asansöre bindikten sonra kahvelerimizi alıp bahçedeki oturma alanlarına geçtik.
"Kahve çok iyi geldi vallahi." Diye mırıldandı Ezgi boynunu sağa sola hareket ettirdikten sonra.
"Afiyet olsun." Diye mırıldandı Ateş gülümseyerek. Kahvemden küçük bir yudum alarak boğazımın ıslanmasına izin verdim.
"Aslında benim size bir teklifim var." Diye mırıldandı Ateş.
"Nedir?" Diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Hani Sabah Ankara'da ki Rehabilatasyon Merkezi hakkında konuşmuştunuz." Dedi Ateş.
Konu Ezgi'nin de ilgisini çekmiş olacak ki elindeki kahve dolu karton bardağı masaya bırakarak ellerini birbirine kenetledi.
"Evet" diye mırıldandı Ezgi.
"Oraya giderseniz eğer,kalacağınız bir yer biliyorum." Dedi. Kısa bir es vererek devam etti.
"Bizim Ankara'da olduğumuz zamanlar kaldığımız evi buraya taşınırken satmadık. Dilerseniz orada kalabilirsiniz." Dedi."Ay çok güzel oluurr." Dedi Ezgi gülümseyerek.
Ezgi'ye gözlerimi belerterek baktığımda 'Ne var?' Dercesine omuz silkti.
"Ailen falan yani..." dememe kalmadan "Haberleri var." Dedi.
"Ben yani bilmiyorum. Teşekkür ederim düşünmen bile benim için yeterli." Diye kem küm ettim.
"Şimdi net bir cevap verme. Eve git güzelce düşün. Yarın konuşalım tekrar. Bu arada telefon numaranı alabilir miyim?" Diye sordu Ateş.
"Tabi." Diye mırıldandım. Ateş telefonunu cebinden çıkardıktan sonra numaraları seri bir şekilde söyledim.
"Bizde kalkalım o zaman. Yarın görüşürüz." Dedi Ezgi.
Ateş de "Görüşürüz." Dedikten sonra bizi bekleyen Adem abinin yanına gittik.
-
Eve vardığımızda evde kimse yoktu. Annemin olmamasına pek şaşırmıyordum. Beni görmeye tahammülü bile olmadığına adımın Deniz olduğu kadar emindim.
Odama çıktığımızda üzerimizi değiştirdik. Telefonuma gelen mesaj bildirimi ile çantamı alıp içinden telefonumu çıkardım.
"Kimden?" Diye sordu Ezgi.
"Birazdan evde olurum Güzel Kızım. Size güzel haberlerim var."
"Babamdan." Diye mırıldandım.
"Bize güzel haberleri varmış." Diye ekledim."Ay hayırdır inşallah." Dedi Ezgi.
"Gelince öğreniriz." Dedim. Telefonu eşorfmanımın cebine koyduktan sonra Ezgi ile birlikte Mutfağa indik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Romanceİki zıt kutup, iki imkansız yol. Bir yol Deniz, bir yol Ateş... Ortası imkansızlık. Zıt kutuplar birleşir miydi? İki kişilik savaştı bu. Ama bu savaşta tek kişilik cesur yoktu. Ateş yaklaşırsa sönerdi, ya da yok ederdi. Deniz yaklaşırsa yok olurdu...