39. Bölüm

157 15 9
                                    

Kumların üzerine oturmuş birbirimize sarılı halde uçsuz bucaksız denizi izlemiştik gece yarısına kadar. Tabii bundan önce bir kaç selfie çekilmiştik.

Hatta Ateş,çekildiğimiz iki fotoğrafı instagramda paylaşmıştı. İlk karede kahkahalar atan bir çift varken ikinci karede kameraya bakan ve sadece tebessüm eden bir çift vardı. İki fotoğrafta da parmağımdaki yüzük ışıl ışıl görünüyordu. Ve Ateş gönderisinin altında bir not düşmüştü tabi ki...

"She said yes...💍♾🌊"

Tam kalbine beni etiketlemesine mest olurken farklı bir fotoğrafı bende Ateş'in telefonundan hesabımda paylaşmıştım. Bu fotoğrafta arkamızda uçsuz bucaksız bir deniz vardı ve elim Ateş'in kalbinin üzerindeydi. Ben de kalbimin üzerine Ateş'i etiketleyip altına not düştüm.

"Sometimes even a lifetime is given for a little moment..♾🔥" *

*= Bazen bir an için bir ömür bile verilir.

Gece yarısından sonra esnemekten bitap düşmüştüm. Ateş beni kucaklayarak otel odasına kadar taşımıştı. Sonrasında üstümüz başımız kum olduğu için üzerimizi değiştirip uyuyakalmıştık.

Ertesi gün erken saatlerde kalkıp,ilk önce nefis bir kahvaltı yapmıştık. Ardından Ateş'in evine geri dönmüştük. Evdeki eşyalarımı alıp tekrar yola çıktığımızda telefonumu açmaya karar vermiştim. En azından babamla görüşmeliydim.

Telefonumu çıkarıp kapalı olan telefonumu açtım. Saniyeler sonra yüzlerce mesaj bildirimi vardı. İnstagramdaki beğeni-yorum bildirimlerini hızlıca yana kaydırıp whatsappa girdim. Babamdan 30'a yakın mesaj vardı. Hızlıca mesajlara göz gezdirdim.

"Deniz,kızım eve geri dön."

"Konuşalım güzelce olur mu?"

"Neredesin söyle. Gelip alayım seni."

"Deniz aç kızım telefonunu."

Buna benzer bir çok mesaj ve arama bildirimleri vardı. Derin bir iç çektiğimde Ateş elimi kavrayıp öptü. "Sıkma canını. Eğer canını sıkarlarsa ara beni. Gelir alırım seni,tamam mı?"

"Konuşmam lazım... Kaçamam ki onlardan."

"Kaçma güzelim. Yıpratma kendini daha fazla tamam mı? Yeter gözyaşının aktığı." Elimin üzerini okşuyordu baş parmağıyla.

Başımı salladım. O sırada evin önüne gelmiştik. "Durumlardan haberdar et beni. Seni seviyorum."

"Seni çok seviyorum." dedim ve gülümsedim. Sırt çantamı tek koluma asıp kol çantamı elime aldım ve arabadan indim. Yavaş adımlarla bahçe kapısından içeri girdiğimde Adem abi çardakta sigarasını içiyordu. Beni görünce ayaklandı.

"Deniz hoşgeldin."

"Hoşbuldum,Adem abi. Rahatsız olma içeri geçeceğim. Babam burada mı?"

"Evet,evden çıkmadı henüz."

"Tamamdır. Kolay gelsin." diyerek evin kapısına yaklaştım. Cebimdeki anahtarı çıkarıp anahtar deliğine soktum. Yavaş adımlarla içeri yürüdüğümde anahtarı tekrar cebime koydum. Salonda başını ellerinin arasına almış babamı görmeyi beklemiyordum. Ayak sesimle başını kaldırdı ve beni gördü. Bir hışımla ayağı kalkıp yanıma geldi. Beni kollarının arasına alması bir oldu. "Deniz... Kızım...."

Kollarımı boynuna dolayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Çok özlemiştim. Babama sarılmayı çok özlemiştim. "Neden söylemediniz bana?" diye sordum hıçkırıklarımın arasında.

VAVEYLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin