14. Bölüm

281 21 32
                                    

Parmakları usulca yanağıma değdi. Ve gözyaşlarımı yavaşca sildi.

"Sen..." dedi mırıldanarak. "Sen çığlıksın." Gözlerimden birer damla yaş firar ederken elleri saçlarımda dolanıyordu.

"Sen," dedi tekrar. "Sen feryatsın." Buğulu gözlerimle yüzüne baktım.

Ellerini saçlarımdan yanaklarıma indirdi. Tekrar araladı dudaklarını. Ve tekrar "Sen," diye mırıldandı.
Gözyaşlarımı nazikçe sildi. Elinin tersi ile yüzümü okşarken tamamladı cümlesini.
"Sen Vaveylasın..."

Bir an bu yakınlığın yalnış olduğunu düşenerek kendimi geri çektim.

"Bu aralar fazla ağlıyorum." Dedim elimin tersi ile gözyaşlarımı silerek.

Ateş de oturuşunu toparlayıp dikleşti.

"Ee hep benden bahsettik." Diye mırıldandım.

Ateş gülümsedi.

"Öyle oldu. Ama şikayetçi değilim. Seni her geçen dakika biraz daha tanımak benim için bir lütuf."

Gülümsedim. Ve aklıma bir anda gelen soruyu sordum.

"Erkekler ağlar mı?" Diye sordum yapmış olduğu kahveden bir yudum daha olarak.

"Ağlar." Dedi hiç düşünmeden.

Burukça gülümsedi. "Sen ağladın mı?" Diye sordum zar zor.

"Ağladım." Dedi. Yalansız dolansız verdiği cevaba karşılık bende burukca gülümsedim.

"Erkekler," dedi duraksadı. Cümlesini toplarlıyordu kafasında. Her halinden barizdi bu. "Erkekler,en sevdiklerini kaybettiklerinde çok ağlarlar." Dedi.

Yutkundu."Sen kimi kaybettin?" Diye sordum. Alacağım cevaptan korkuyordum. "Annemi." Dedi gözünden bir damla yaş düşerek.

"B-Ben özür dilerim. Yani..." dedim.

"Özür dilemeni gerektirecek birşey yok." Dedi anında toparlanarak.

"Peki neden kaybettin anneni?" Diye sordum merakıma yenik düşerek

"Kalp krizi." Dedi Ateş zorlukla.

"Başın sağolsun. Ne denir bilemiyorum gerçekten." Dedim elimin tersi ile sol gözünden düşen gözyaşını silerek.

"Saol." Dedi burukça gülümseyerek.

O an içimden geldiği gibi davranmak istedim.

Hiçbir şeyi sorgulamadan sımsıkı sarıldım Ateş'e.

Ve ikimizin dudaklarındanda aynı mırıltı döküldü.

"Keşke sonsuza kadar birbirimize sarılı halde kalıp birbirimizin acısını dindirebilsek..."

Başımı boyun girintisinden çıkarıp o tapılası yakışıklılığa sahip yüzüne baktım.

Gülümsedik. Öyle bir güzel gülümsedik ki birbirimizin acısının bir nebze dindirebildiğimize yemin edebilirdim.

Ama kanıtlayamazdım...

Tekrar aralandı dudaklarımız "Keşke..." diye bir mırıltı döküldü dudaklarımızdan.

VAVEYLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin