"Bu nasıl?" diye sordum koyu yeşil dantel elbiseyi üzerime tutarak. Sonra kendi kendime konuştum. "Yok ya... Bunu da beğenmedim."
Ateş gittikten sonra Ezgi'yi aramış ve müjdeli haberi vermiştim. Ateş'in ailemle görüşmesi üzerine 5 gün geçmişti. Kaldı 2 gün...
5 gündür çeşitli elbise denemiştim. Hepsine bir kulp takarak beğenmemiştim. En sonunda Ezgi evinde ne var ne yok tüm elbiselerini toplayıp bana getirmişti.
"Deniz! Miss gibi elbise. Bunun neresini beğenmedin?" Elimdeki elbiseyi yatağa bıraktım. "Fazla dantelli sanki?" diye mırıldandım sorar gibi.
"Bak şu gece mavisi elbiseyi bir dene. Bence sana çok yakışacak." Gösterdiği elbiseyi yataktan alıp inceledim. Fena sayılmazdı. "Deniz! Git ve dene lütfen!"
Oflayarak elbiseyi askısından çıkardım. "Pekii! Gidiyorum. Sende rahat rahat Onur'la flörtleş!"
Banyoya girdiğimde Ezgi'nin sesi duyuldu. "Geçtik kız biz o evreyi! Abim yakaladı birbirimizle konuşurken ama..."
Ezgi'nin şansı gerçekten harikaydı. Onur ile telefonda görüşürken Akın abi odasını basmış. 'Kimle konuşuyorsun?' diye sorunca da Ezgi 'Deniz.' diyerek aklına ilk gelen yalanı söylemiş. Akın abi inanmayarak telefonu elinden çekince telefondaki 'Sevgilim' yazısını görmüş ve Ezgi'ye 'O lavuk gelsin bir görüşelim.' demiş.
İki gün önce Onur,Akın abiyle görüşmüş. Akın abi ilişkilerine onay verince Ezgi derin bir nefes almıştı. Onur da ilişkilerini özgürce yaşamanın tadını çıkarıyordu tabii.
Elbiseyi üzerime geçirip saçlarımı düzelttikten sonra odadan çıktım. Boy aynasının önüne geçtiğimde yansımamı inceledim. Dizlerimin altına kadar uzanan balık model elbiseydi.
Bunu da sevmedim.
"Ben bunu da beğenmedim." diyerek Ezgi'ye döndüm. Telefonuna bakarak sırıtıyordu. Yanına gidip telefonunu elinden çektim. "Ya benimle ilgilenseneee!" diyerek son harfi uzatabildiğim kadar uzattım.
"Ya bana niye naz yapıyorsun? Ateş'e yapsana nazını. Bunu da mı beğenmedin?' diyerek sordu üzerimdeki elbiseyi göstererek.
"Beğenmedim! Hiçbir şey beğenemiyorum. Alışverişe gidelim. Lütfennn!"
"Daha iki gün var. Elbet buluruz bir şeyler. Şu kırmızı elbiseyi de dene bakalım. Bunu da beğenmezsen alışverişe çıkarız."
Gösterdiği kırmızı elbiseyi elime aldım. Straplez bir model düşünmüyordum ama yine de deneyecektim. Banyoya doğru ilerlerken derin bir iç çektim.
-
Kırmızı elbiseyi de beğenmeyince kendimizi en yakın avmye atmıştık. Kaç mağazaya girdik,kaç elbise değiştirdim hiç bilmiyordum. Hiçbir elbiseyi beğenmemiş hepsine kulp takmıştım. Yeşil elbise çok dekolteli,mor elbise çok kısaydı. Ayrıca turkuaz rengindeki elbisenin omuz kısmı çok dardı.Kısacası yorgunluktan geberiyordum!
Son mağazadan çıktığımızda kendimizi yemek bölümüne atmıştık. Stres mideme vurmuştu ve karnım zil çalıyordu. Menüyü silip süpürdükten sonra derin bir oh çekerek arkama yaslandım.
"Yemek iyi geldi." dedi Ezgi ağzını silerken. Onaylarcasına kafamı salladım.
"Çok acıkmıştım. Midem sırtıma yapışmıştı yemin ederim."
Ezgi güldü. "Alt katta bir mağaza daha var. Oraya da bakalım. Olmadı başka bir mağazaya gireriz."
Ezgi'yi onaylayarak ayağı kalktım. Çantalarımızı kolumuza geçirdikten sonra alt kattaki Ezgi'nin gösterdiği mağazaya girdik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Romanceİki zıt kutup, iki imkansız yol. Bir yol Deniz, bir yol Ateş... Ortası imkansızlık. Zıt kutuplar birleşir miydi? İki kişilik savaştı bu. Ama bu savaşta tek kişilik cesur yoktu. Ateş yaklaşırsa sönerdi, ya da yok ederdi. Deniz yaklaşırsa yok olurdu...