İki zıt kutup, iki imkansız yol.
Bir yol Deniz, bir yol Ateş... Ortası imkansızlık. Zıt kutuplar birleşir miydi?
İki kişilik savaştı bu. Ama bu savaşta tek kişilik cesur yoktu. Ateş yaklaşırsa sönerdi, ya da yok ederdi. Deniz yaklaşırsa yok olurdu...
Öhöm öhöm,başlamadan önce minnak bir haber vermem gerekiyor. Bugün 23 Mayıs 2020. Ateş Demir'in 'Vaveylâ' evreninde doğumgünü. İyiki doğmuşsun Ateş. İyiki kalemime almışım seni. Yorumlar da Ateş'in doğumgününükutlayanherkese kucak dolusu sevgiler...
Kahvemi yavaş yavaş yudumlarken telefonuma gelen bildirimlere bakıyordum. Ateş de yanımda sessizce kahvesini içiyordu. Kahve fincanını tepsiye koyarken "Kardeşimdi." Diye mırıldandı.
Telefondan suratımı kaldırıp "Efendim?" Diye sordum.
"Az önce arayan kardeşimdi." Dedi keyifle sırıtarak. Anlık rahatlayarak "Kardeşinin olduğunu bilmiyordum." Diye mırıldandım.
"Lise son sınıf. Sınavlara hazırlanıyor. Sevimli cadı." Dedi gülümseyerek.
"Adı ne?" Diye sordum ona dönerek.
"Derin Su."
"Ateş ve Su... Çok uyumlu." Dedim.
"Annem koymuş adlarımızı. Babam da Derin ismini koymak istemiş kızına." Dedi burukca gülümseyerek.
"Hep annenden bahsediyoruz. Peki baban?" Diye sordum neredeyse fısıltıyla.
"Bahsedeceğim kadar değerli değil benim için." Dedi anında çene hatları sertleşerek.
"Neden peki?" Diye mırıldandım. "Yani özel değilse..."
"Annemin vefatından hemen sonra başka bir kadınla evlendi. Hazmedemedim. Su ile birlikte evi terkedecektim. Su'nun gönlü olmasada gelecekti benimle. Ama babam karşımıza dikildi. Ya sen tek gidersin. Ya da hiç gitmezsin dedi. Bende Su'yu bırakıp evi terkettim." Diye anlattı tane tane.
"Tek mi kalıyorsun?" Diye sordum.
"Onur ile." Dedi tebessüm ederek.
"Onur'un ailesi?" Dedim sorar gibi. "Onur'un ailesi yok. Yani Onur daha 3-5 yaşlarındayken vefat etmiş babası. Annesi de tekstil işi ile ilgileniyordu. Maddi durumları iyiydi. Benim de 5-6 yıllık birikimim vardı. Çok sıkılmıştı annesinin himayesinde kalmaktan. Bizde beraber ev tuttuk."
"Ezgi de ailesini çok küçükken kaybetmiş." Dedim dudak bükerek.
"Çok zor..." diye mırıldandı alt dudağını dişleri arasına alarak. Bir kaç saniye sonra dudağını serbest bıraktı. "Yaş kaç olursa olsun... O eksiklik çok zor..."
Gözleri dolmuştu. O da annesini özlüyormuydu? Herkes annesini özlerdi. Herkesin annesi bir taneydi. "Üzgünüm..." diye mırıldandım. "Keşke annen hayatta olsaydı."
"Keşke..." derken ikimizin de gözünden aynı anda birer damla gözyaşı süzüldü.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.