25. Bölüm

218 17 35
                                    

"Deniz,uyan güzelim."

Bir ses tatlı uykumdan beni çekmişti. Gözlerimi araladım. "Ateş." Diye mırıldandım gülümseyerek.

"Günaydın." Dedi alnıma düşen saçları geriye atarak. Dün gece yaptığı örgü açılmıştı. Dizlerinin üstüne çökmüş beni izliyordu. Yavaşça doğruldum. "Hadi kahvaltı yapalım." Dedi ve doğruldu. Beni kucağına alacakken durdurdum.

"Ateş," diye mırıldandım. "Saçımı tekrar örer misin? Açılmış..." Ateş gülümsedi. Örerim. Dedi ve yatağa oturdu. Arkamı hafifçe döndüm.

"Dün geceki biraz gevşek olmuştu. Ondan açılmış sanırım. Yine gevşek öreceğim. Canın acısın istemiyorum." Diye mırıldandı Saçımın örgüsünü tamamen açarak. Saçımı tekrar üçe ayırdı ve örmeye başladı. Gözümü kapattım ve gülümsedim.

Örgü bitiminde saçımı lastik tokayla tutturup beni kendine çevirdi. "Teşekkür ederim." Diye mırıldandım ve yanağına bir öpücük kondurdum. Kendinden geçmiş gibi gözlerini kapatıp açtı. "Hıhım." Diyerek beni kucakladı.

Mutfağa girdiğimizde Ezgi meyve suyu dolu sürahiyi masaya bırakıyordu. "Ezgi oturur musun artık? Onca şey hazırlamışsın zahmet edip. Ben hazırlardım ne gerek vardı?" Diye sordu Ateş tebessüm edip beni sandalyeye oturtarak.

"Olur mu öyle şey? Erken kalkmıştım zaten." Dedi. Onur mutfaktan içeri girdiğinde Ezgi de ekmek tabağını masaya bırakıp sandalyesine oturmuştu. "Günaydın." Diye mırıldandı Onur uyku dolu sesle.

"Günaydın." Diye karşılık verdik hep bir ağızdan. "Uyuyamadın mı kardeşim hayırdır?" Diye sordu Ateş.

"Sayılır." Dedi Onur geçiştirir gibi. Sessiz sedasız kahvaltının ardından hepimiz salondaydık. Ateş mutfağı toparladıktan sonra hepimize birer kahve yapmıştı. Hafif hafif ağrıyan karnım ile yüzümü buruşturmuştum.

Ezgi ayaklanıp "Ben buradan bir arkadaşım ile buluşmak için dışarı çıkacaktım. Gelirken birşey lazım mı?" Diye sordu.

"Kim?" Diye sordum başımı kaldırıp ona bakarken. "Esma ile Öykü. Ortaokuldan hatırlarsın belki." Dedi.

"Ha şu ikizler." Dedim kafamı sallayarak. "Sende gitmek ister misin?" Diye mırıldandı Ateş kolumu okşayarak.

Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Peki o zaman ben çıkıyorum." Dedi Ezgi. Onur da bu cümlesinin ardından ayaklanmıştı.

"Ben bırakayım seni. Başına bir iş gelir falan. Hem bende dolanırım." Dedi Onur.

"Yok rahatsız olma. Konum attılar zaten." Diye mırıldandı Ezgi.

"Bırakırım işte uzatma." Dedi kapıya ilerleyerek.

"Öküz!" Dedi ve o da arkasından ilerledi kapıya doğru. Karnıma giren sancı ile yüzümü tekrar buruşturdum. O sırada Ateş bakışlarını bana çevirdi.

"İyi misin?" Diye sordu panikle. "İyiyim iyiyim. Sadece karnım ağrıyor biraz." Diye mırıldandım.

"Hımm,o zaman ben senin için Ihlamur yapayım. Sende güzel bir film açarsan izleriz." Diye mırıldandı ve göz kırptı.

Başımı sallarken ayağa kalkmıştı ve mutfağa girmişti. Bende en sevdiğim filmi açmak için televizyon kumandasını elime almıştım.

'Su ve Ateş' filmini dakikalar sonra bulmuştum. Filmi açıp ekranı dondurmuştum. Ateş içeri elinde kocaman bir tepsi ile girdi. Tepsiyi sehpaya bıraktıktan sonra yanıma oturdu.

Tepside envai çeşit yiyecek vardı. İki kase patlamış mısır,iki kupa Ihlamur bir paket çikolata ve ikişer kase fındık fıstık...

"Evet ne izliyoruz?" Diye sordu Ateş koltuğa yerleşerek. "Su ve Ateş filmini." Diye mırıldandım ona yaslanarak.

VAVEYLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin