Sabah alarmdan önce kalkmanın verdiği neşeyle yatakda doğruldum. Komodinin üzerindeki telefonumu elime alıp alarmı kapattıktan sonra Yer yatağında uyuyan Ezgi'ye baktım.
Bebekler gibi uyuyordu.
"Ezgii." Diye mırıldandım.
"Hıı?"
"Kalk saat 8 olmuş!" Dedim yapmacık bir panikle.
"Nee?!" Diyerek anında uyandı ve yataktan çıktı.
Şakayı sürdürmeyi planlıyordum ama bu hali öyle komikti ki daha fazla dayanamadım ve kahkaha attım.
Ezgi uyku mahmurluğu ile pis pis bana bakarak "Ya of Deniz yaa." Dedi.
"Saat kaç?" Diye sordu.
"7'yi 5 geçiyor." Diye mırıldandım.
Ezginin yardımları ile Banyodaki işlerimi hallettikten sonra Ezgi de kendi işlerini halletti.
Dolabımdan boğazlı siyah kazağımı ve siyah kot pantolonumu hızlıca çıkarıp üzerime geçirdim. Tabi ki yine Ezgi'nin yardımlarıyla...
Mutfağa geçtiğimizde Ezgi kahvaltıyı hazırlamaya girişti.
Telefonuma gelen mesaj bildirimi ile telefonu elime aldım. Babamdan gelmişti.
"Sabah erkenden toplantım vardı. Size iyi dersler."
"Teşekkürler babacım." Yazıp gönderdim.
"Ateş'den değil sanırım mesaj." Dedi Ezgi sırıtarak.
Yapmacık bi şekilde gülerek "Babamdan." Dedim.
Tekrar mesaj bildirimi gelince kapattığım telefonu tekrar elime aldım.
Bu seferki mesaj babamdan değil Ateş'dendi.
"Günaydın."
Kalbim pırpır ederken çok hızlı bir şekilde "Günaydın :)" yazdım.
"Aha bu seferki mesaj Ateş'den." Dedi Ezgi.
"Ya Ezgiii!" Dedim sitemle. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.
"Tamam tamam sustum." Dedi Ezgi Omlet dolu tabağımı önüme bırakırken kendine sandalye çekip oturdu.
-
Kahvaltıdan sonra Çantalarımızı alıp evden çıktık. Adem abi her zamanki gibi arabanın kaputuna yaslanmış bizi bekliyordu. Adem abinin yardımlarıyla arabaya bindim. Ezgi yanıma oturduktan sonra Adem abi de bagajı kapatıp arabaya bindi.
-
Fakülteye vardığımızda daha erkendi. O yüzden Bahçedeki kafeteryada oturduk. Havada hafif bir rüzgar vardı. Fakat pek üşüdüğüm söylenemezdi. Soğuk havada yüzümün uyuşması hoşuma gidiyordu.
Cebimden telefonu çıkarırken Ezgi bize kahve almak için masadan kalktı.
Hemen Ateş ile mesajlaşma bölümüne girdim.
"Kafeteryadayız. Fakültedeysen gel istersen." Yazdım.
"5 dakikalık yolum var. Daha fakülteye varamadım. Birazdan ordayım." Diye mesaj geldi dakikalar içinde.
Telefonu masaya bırakırken Ezgi de elinde iki karton bardakla masaya geldi. Teşekkür ederek bardağı önüme çektim. Ve sıcak sıvının boğazımı yumuşatmasına izin verdim.
Ateş görüş hizamıza girince Ezgi bana bakarak sırıtmıştı. 'Sus' dercesine bakış attığımda Ateş masadaydı.
"Günaydın." Diye mırıldandı Ateş.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Romanceİki zıt kutup, iki imkansız yol. Bir yol Deniz, bir yol Ateş... Ortası imkansızlık. Zıt kutuplar birleşir miydi? İki kişilik savaştı bu. Ama bu savaşta tek kişilik cesur yoktu. Ateş yaklaşırsa sönerdi, ya da yok ederdi. Deniz yaklaşırsa yok olurdu...