Sabah 6.30 alarmı sesi ile gözlerimi araladım.
"Kuzuum kaalk." Ezgi'nin uyku mahmuru sesine gülümseyip yatakta doğrulmaya çalıştım. En azından eskisi kadar zorlanmıyordum doğrulmakta.
Ezgi de üstündeki yorgunluğu atmış olacak ki battaniyesini itekleyip ayağa kalktı. Gece tüm hazırlıkları tamamlamıştık. Valizimi Ezgi'nin yardımları ile toplamıştım.
Elimi yüzümü Yıkadıktan sonra yine Ezgi'nin yardımlarıyla kıyafetlerimi değiştirmiştim. Kareli Oduncu gömleğin içine beyaz kısa kollu ince bir tişört giymiştim. Altına da siyah bir kot pantolon. Ezgi gardıloptan siyah botlarımı da çıkarınca giymeme yardımcı oldu.
Yüzüme nemlendirici krem sürdükten sonra çok hafif yüzümü renklendirmiştim.
Ezgi ile birlikte aşağıda kahvaltımızı yaptıktan sonra Ezgi odama çıkıp Valizimi ve küçük Sırt çantamı aşağı indirmişti. O sırada Kapının çalmasıyla Ezgi kapıya yöneldi.
Siyah kazak ve siyah kot pantolon giymişti. Boynuna doladığı gri atkı onu daha çekici hale getirirken üzerindeki mont çok yakışmıştı. İşte Ateş tüm ihtişamı ile yine kapıdaydı.
"Günaydın kızlar," dedi Ateş tebessümle.
"Günaydın." Dedik Ezgi ile eş zamanlı.
"Hazırsan Çıkalım mı?" Diye sordu bana dönerek.
"Olur." Diye mırıldandım.
Ateş Valizlerimi arabaya taşırken Ezgi beni arabaya kadar götürdü.
Beni kucaklayıp ön koltuğa oturttuktan sonra Tekerlekli sandalyeyi katlayıp bagaja yerleştirdi.
Ezgi ile sarıldıktan sonra "Görüşürüz." Diye mırıldandım.
"Görüşürüz bitaneem." Dedi Ezgi gülümseyerek.
Kapımı kapattıktan sonra bize el salladı. Ateş ile aynı anda el sallayınca gülümsedim.
Araba hareket haline geçince kemerimi bağlayıp arkama yaslandım.
-
Yol boyunca muhabbet ede ede havaalanına gelmiştik. Gerekli işlemleri halledip uçağın kalkmasını bekliyorduk.
Ateş'in telefonu çalmasıyla Ateş elini cebine attı. Diğer elindeki küçük kağıtları ve kimliğini bana uzattı.
"Tutar mısın?" Diye sordu.
Elindekilere uzanıp elime aldım.
"Efendim?" Dedi ve bekledi. Karşı tarafı dinliyordu.
"Havaalanındayım." Dedi bir süre sonra.
"Hallettim onu ben." Dedi.
Gözüm elimdeki kimliğe kaydı.
Ateş Demir...
"Demir holding."
Ateş Demir ve Demir Holding
Taşlar şimdi yerine oturmaya başlıyordu.
"Tamam görüşürüz." Dedi. Telefonunu cebine koyduktan sonra elimdekileri uzattım.
"Demir holding?" Dedim sorarcasına.
Gülümsedi.
"Ateş Demir?" Dedim ve yutkundum.
"Birşey demeyecek misin?""Bizim de bir ortağa ihtiyacımız vardı." Dedi yalnızca.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Romanceİki zıt kutup, iki imkansız yol. Bir yol Deniz, bir yol Ateş... Ortası imkansızlık. Zıt kutuplar birleşir miydi? İki kişilik savaştı bu. Ama bu savaşta tek kişilik cesur yoktu. Ateş yaklaşırsa sönerdi, ya da yok ederdi. Deniz yaklaşırsa yok olurdu...