3 gün sonra...
3 gün su gibi gelip geçmişti. 3 gün boyunca rehabilatasyon merkezine gidip ikişer saat ders görüyordum. Ateş çok yakın bir zamanda yürüyeceğimi söyleyip beni desteklerken Onur ile Ezgi de bana moral veriyordu. Üçü de hep arkamdaydı. Üçü de benim için çok değerliydi.
"Bugün Paralel Bar da yürümeye çalışalım olur mu?" Diye sordu Semra Hoca. Karnıma kramplar giriyordu.
Ateş'e çevirdim yüzümü. Gülümseyerek başını salladı. "Ben yardımcı olacağım." Dedi saçlarımı öperken.
"Ama..." diye mırıldandım. "Ya yürüyemezsem." İçim burkulmuştu. Yürüyemezsem...
"Şşh,kötü düşünmek yok." Dedi Ateş kızmış gibi yaparken. Kızmış gibi diyorum çünkü Ateş bana hiç içten kızmazdı.
"Evet,bence denemeliyiz." Dedi Semra Hoca.
O sırada odanın kapısı tıklatıldı ve içeri Esra Hanım girdi. Esra Hanım buranın müdiresiydi. "Merhaba,bölüyorum ama Semra'cığım bir kaç dakika gelir misin?" Diye sordu güler yüzle.
Kırklı yaşlarındaydı siyah saçları hafif dalgalıydı. Giyimine özen gösteren tatlı bir kadındı. Bugün de siyah kalem etek ve beyaz gömlek giymişti.
" Tabii," dedikten sonra ayaklandı. "Dilerseniz siz başlayın hemen geliyorum." Dedi bize dönerek ve odadan çıktı. Ateş ayaklanarak beni kucağına aldı ve paralel barın başına götürdü. Yavaşça beni yere bırakıp ayaklarımın üzerinde durmamı sağladı. Beni kendinden çok uzaklaştırmadan belimi tutup aramıza bir kaç santimlik mesafe bıraktı.
"Hadi güzelim..." diye fısıldadı. "At ilk adımını. Kaybolsun tüm imkansızlıklar. Küllerinden doğsun ihtimaller. Hadi bebeğim..."
Bir elimi kalbinin üzerine diğer elimi ise göğsünün üzerine bıraktım. O da beni belimden tutuyordu.
Ayağım çok ağır geliyordu bana. Sanki ayağımın üzerinde koca bir beton parçası vardı. Ama pes etmeyecektim. Bugün,kaybolacaktı tüm imkansızlıklar. Bizim için... Bizim için atacaktım ilk adımı.
Sol ayağımı hafifçe kaldırdım. Ateş gülümsedi. Gülümsemesinden cesaret alıp sweatine daha sıkı tutundum ve sol ayağımı bir kaç santim öteye bıraktım. Sağ ayağım daha iyi durumdaydı. Onu zorluk çekmeden kaldırdım. Ve sol ayağımın yanına bıraktım.
Başarmıştım...
O an tüm imkansızlıklar kayboldu. İhtimaller tıpkı bir zümrüdüanka gibi küllerinden doğdu. Bizim için...
"Başardın..." diye mırıldandı Ateş dudaklarını saçlarıma bastırarak.
"Başardık..." diye fısıldadım. Ellerimi göğsünden çekip yüzüne çıkardım. Sakallarına elimi sürttüm ve boynuna sarıldım.
"Başardık güzelim... Biz kazandık."
Gözlerimden bir damla yaş aktı. Ateş yüzümü boynundan çekip gözlerimin içine baktı ve gözyaşlarımın üzerinden öptü.
"Artık sadece mutluluktan ağlayacaksın." Dedi yanağıma şuh bir öpücük bırakarak.
Saçlarımı okşarken içeri Semra Hoca geldi. "Ah,yürüdün mü tatlım?" Diye sordu gülümseyerek.
Başımı salladım sevinçle. "O zaman paralel barın sonuna kadar yürüyelim beraber." Dedi. Ateş önümden ayrılmıyordu. "Ben halledebilirim." Dedi Ateş mırıltıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Romanceİki zıt kutup, iki imkansız yol. Bir yol Deniz, bir yol Ateş... Ortası imkansızlık. Zıt kutuplar birleşir miydi? İki kişilik savaştı bu. Ama bu savaşta tek kişilik cesur yoktu. Ateş yaklaşırsa sönerdi, ya da yok ederdi. Deniz yaklaşırsa yok olurdu...