"Hayırdır müneccim,tek seferde buldun mu banyoyu?" Diye sordu Onur koridordan geçip tekli koltuğa oturan Ezgi'ye bakarken."Sanane!" Diye tısladı Ezgi. Onur sırıtarak başını hafifçe salladı.
Ateş 'hayırdır?' Der gibi bana göz kırparken 'bilmiyorum.'dercesine dudak büzdüm. "Açsanız yemek yiyelim?" Dedi Ateş sorar gibi.
"Olur valla. Dırdır dinlemekten aç kaldım ulan." Dedi Onur ayağa kalkarken.
"Dirdir dinlimiktin iç kildim ilin. Sanki ben seni aç bıraktım! Yeseydin!" Ezgi Onur'un söylediği cümleyi sesini incelterek söyleyip sitem etti.
"Ezgi Soyer," dedi Onur katı sesiyle. "15 gün kadar susma hakkını kullanabilir misin? Lütfen!" Ardından önümüzden geçip mutfağa ilerledi.
"Onur Alptekin," dedi Ezgi ayaklanarak. "Susup susmayacağımı sana sormayacağım!" Ardından o da Onur gibi mutfağa geçti. Şimdi Ateş'in beni kucağına alıp mutfağa götürmesi gerekiyordu,fakat Onur ve Ezgi'nin imâ dolu bakışlarına katlanmak istemiyordum. Özellikle Ezgi'nin...
Ateş ayaklanıp bana doğru eğilirken kollarını tutup geri çekildim. "Ateş,aç değilim. Ben yemesem olur mu?" Diye sordum mırıltıyla. Ateş gözlerini kısıp gözlerimin içine baktı. Birşey söylemedi ve önümde diz çöktü.
"Neyden endişeleniyorsun?" Diye sordu fısıltıyla. "Hiç." Dedim aynı tonda. Elinin tersini yüzümde gezdirmeye başlayınca mayıştım.
"Onur'dan utanmana gerek yok Deniz. Tamam biraz sert yapılı ama takmayacaktır bile mutfağa benim kucağımda girmene.""Utanıyorum." Dedim alt dudağıma dişlerimi geçirerek. "Utanma." Dedi ve göz kırptı. Ateş ayağa kalkıp beni kucağına aldı ve mutfağa ilerledi.
Ezgi ile Onur hâlâ didiştikleri için bizi farketmemişlerdi. Fark ettilerse bile pek umursadıkları söylenemezdi.
"Arıza!"
"Ukala!"
"Arıza!"
"Ukala!"
"Hem Ukalasın hem de.. hemde çok iticisin!" Diye haykırdı Ezgi.
"Hem Arıza hem geveze!" Onur'un da çığırması üzerine Ateş ile birbirimize bakakaldık.
"Hey hey hey!" Diye el attı Ateş birdenbire. İkisi de susmuştu. "Sakin olun gençler." Dediğinde bende derin bir nefes almıştım.
"Pardon kardeşim. Pardon Deniz." Dedi Onur ve kafasını tabağına çevirdi.
"Pardon Deniz'im. Pardon Ateş." Dedi Ezgi ve o da bakışlarını tabağına çevirdi. Ateş de derin bir nefes alıp tabağındaki yemekle ilgilenmeye başladı. İkisi de birden bire süt dökmüş kedi gibi oluvermişlerdi. Sırıtarak yemeğe başlamıştım. İçimden bir ses bu tatilin çok zor geçeceğini söylüyordu...
-
Yemeğin geri kalanı sessiz sakin geçtikten sonra Onur tabağını lavaboya bırakıp "Eline sağlık kardeşim." Dedi. O sırada Ezgi de tabağını bardağını eline aldı ve lavaboya yöneldi. "Afiyet olsun." Dedi Ateş sakince.
Onlar içeri geçerken Ateş de masayı toparladı. Kirli tabakları bulaşık makinesine yerleştirip bulaşık makinesini çalıştırdı.
"Geçelim mi içeriye?" Diye sordu Ateş önümde diz çökerek. O kadar tatlı duruyordu ki... Ben gülümseyince o da gülümsedi ve elinin tersi ile yüzümü okşadı.
"Olur." Diye mırıldandığımda Ateş beni kucaklayarak Salona götürdü. Koltuğa oturduğumda sırtımı arkaya yasladım. Ateş de yanıma oturdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Romanceİki zıt kutup, iki imkansız yol. Bir yol Deniz, bir yol Ateş... Ortası imkansızlık. Zıt kutuplar birleşir miydi? İki kişilik savaştı bu. Ama bu savaşta tek kişilik cesur yoktu. Ateş yaklaşırsa sönerdi, ya da yok ederdi. Deniz yaklaşırsa yok olurdu...